Osmanlı'nın mizah ustası İncili Çavuş
İncili Çavuş, Osmanlı döneminde yaşayan hikmetli mizah kültürünün önemli simalarından biriydi. Hazır cevap, hoş sohbet ve nüktedan kişiliğiyle hem saray ve çevresinde hem de halk kesiminde oldukça sevilen bir şahsiyetti. Halkın beklenti ve isteklerini padişaha fıkralarıyla ileten İncili Çavuş, kimi zaman devlet adamlarını hatta padişahı dahi nükteye bulanmış iğneleyici sözleriyle eleştirdi. İşte fıkralarında toplumsal ve insani değerlere yer veren İncili Çavuş'un hayatına ve mizahi yönüne dair detaylar...
Fıkra ve nükteleriyle tanınan saray musahibi İncili Çavuş, Selçuklu devrinin mizah üstadı Nasreddin Hoca'nın Osmanlı dönemindeki misyonunu yüklendi.
Selçuklu'nun zor dönemlerinde yaptığı nüktelerle insanları güldürürken düşündürmeye sevk eden Nasreddin Hoca gibi İncili Çavuş da Osmanlı'nın buhranlı dönemlerinde halkın yüzünü güldürmeyi başarabildi.
Hayatı hakkında kısıtlı bilgiler olan İncili Çavuş'un asıl adı Mustafa'ydı. Doğum tarihi hakkında kesin bir yargıya varılamasa da 16. yüzyılda yaşadığı tahmin edilmekte.
(x)Tarihte toplumu dönüştürme ve kültürel hegemonya aracı olarak mizah dergileri
Doğum yerinin Diyarbakir'ın İngi yahut İrincil köyü, Sivas, Ardanuç, Tomarza veya Adapazarı'nın Karasu ilçesi olduğu da söylentiler arasındadır. Hayatı ve mesleği hakkındaki bilgilerde de değişik rivayetler bulunmakta ve şahsiyeti başka isimlerle karışmaktadır.
Rivayetler dışında İncili Çavuş'un genellikle benimsenen biyografisi, Naîmâ tarihinde yer alır. Buna göre Naima'nın IV. Murad devrinde elçi olarak İran'a gönderildiğinden bahsettiği Mustafa Çavuş, İncili Çavuş olarak kabul edilir.
(x)Peygamber Efendimiz zamanından Osmanlı'ya meddahlığın serüveni
İncili Çavuş, iyi bir devlet adamı ve diplomat olarak Osmanlı Devleti'nin çeşitli memuriyetlerinde bulundu. Çavuş, iyi bir diplomat olmasının yanında nesiller boyunca adının anılması nüktedan kişiliğine borçluydu. Hazırcevaplılığı, nükteleri ve fıkraları ile asırlardır tanınan bir isim olarak tarih sahnesindeki yerini aldı.
Devlet görevleri esnasında İncili'nin güzel konuşması, zekası, engin kültürü padişahın dikkatini çekti ve saraya alındı. Sultan Birinci Ahmed zamanında sarayda bulunduğu düşünülen İncili, bu devirde Divan-ı Hümayun çavuşluğuna kadar yükseldi.
İncili aynı zamanda Birinci Ahmed döneminde İran'a elçi olarak gönderildi. İran'a gönderilen İncili Çavuş, Bağdat'ın işgali dolayısıyla gerginleşen Türk-İran ilişkilerini yumuşatmak için Şah I. Abbas'la müzakereci olarak karşı karşıya geldi.
Müzakereler esnasında zekâsı ve açık sözlülüğüyle şahı ikna ederek Osmanlılar lehine barış yapmayı sağladı. Ancak Osmanlı askerinin yorgunluk, hastalık ve gıdasızlık gibi sebepler ileri sürerek Serdar Hâfız Ahmed Paşa'ya baskı yapması ve Bağdat kuşatmasının kaldırılması üzerine IV. Murad'ın hükümdarlığının ilk yıllarına rastlayan bu barış gerçekleşemedi.
Bu sefer sırasında Anadolu'yu karış karış gezen İncili, İran'dan döndüğünde yeni padişah olan Sultan Dördüncü Murad'ın musahibi olarak tekrar sarayda görev aldı. Genç yaşta sarayda bulunan İncili, nükteleri, aklı, zekası ve hoş sohbetiyle tüm eşrafın gönlünü kazandı.
İncili yaşamı boyunca karşısına çıkan zorlukları, meseleleri nükte ile halletmeye çalıştı. Muhatabına verdiği cevaplarla hem eğlendirmiş hem de düşündürmüştü.