Arama

Zekeriya Erdim
Nisan 29, 2021
Hangi kapı hiçbir zaman kapanmaz?
Sesli dinlemek için tıklayınız.

İnsanlık tarihinin en eski dönemlerinden beri, bütün dinlerde ve toplumlarda, "uzlet" geleneği vardır. Ülkelere, bölgelere, mezheplere, meşreplere, asırlara, nesillere göre değişen bazı farklılıklar olmakla birlikte; ana hatlarıyla, aynı yahut benzer amaçlar için uygulanır.

Özet olarak; "günahlardan arınarak temizlenmek, nefsi terbiye ederek kontrol altına almak, iç murakabe ve muhasebe yaparak belirli bir ruh olgunluğuna ulaşmak için sosyal çevreden uzaklaşıp inzivaya çekilmek" anlamına gelir. Bu süre içinde; dünyevi işlerden uzak durulur, bedeni arzulara gem vurulur, tefekküre dalınır, namaz kılınır, oruç tutulur, dua ve zikir yapılır, tövbe edilir.

Sonunda elde edilmek istenen şey; cümle kötülerden ve kötülüklerden uzaklaşmaktır. Aradaki engelleri kaldırarak; Hakk'a ve hakikate yaklaşmak, var oluş gayesine ve misyonuna ulaşmaktır.

Biz buna; yaratılışımızda var olan ve akıl, ruh, beden üçgenine kodlanan "fabrika ayarlarına geri dönmek" de diyebiliriz. Belirli aralıklarla tekrar edilmesi gereken, "iç bakım ve onarım" süreci olduğunu söyleyebiliriz.

İlim ve irfan ehlinin beyanına göre; uzleti unutup hayatımızdan çıkarmak da, bir kenara çekilip sürekli inziva içinde kalmak da doğru değildir. İfrata ve tefrite düşmeden; kendimizi toparlayıp yeniden toplum içine dönmemiz ve kulluk, halifelik görevlerimizi devam ettirmemiz gerekir.

Bilindiği gibi, Hz. Muhammed (sav) de Peygamberlik hayatından önceki günlerinde; cahiliye dönemi küfrünün ve şirkinin oluşturduğu gayrı insani, gayrı ahlaki ortamdan uzaklaşmak için, zaman zaman Hira mağarasına gidip inzivaya çekilmiştir. Belirli bir iç olgunluğa eriştikten sonra; kendisine ilk vahiy de orada gelmiştir.

Ancak, hemen arkasından; her türlü çileyi, cefayı, tehdidi, tehlikeyi göze alarak Allah'ın dinini tebliğ ve temsil etme görevi başlar. Ta ki, Rabbi O'na; "Bugün dininizi tamamladım" deyinceye kadar.

Ayrıca, hayatı boyunca, zaman zaman uzlete çekilme uygulamasını devam ettirdiği biliniyor. Özellikle Ramazan'ın son on gününde, i'tikâfa girdiği rivayet ediliyor.

Geçtiğimiz günlerde, salgından korunma tedbirleri kapsamında "toplu kapanma" kararı verilmesi; insanlarda, benzeri bir çağrışım yaptı. Bazı dostlar, vaziyetten vazife çıkararak; "zorunlu i'tikâf dönemine giriyoruz" mealinde mesajlar attı.

Öte yandan; Canan Karatay Hoca'nın bir duası, sosyal medya mecralarında çokça paylaşıldı. Anlaşılan, ruh halimizin hassas noktalarına dokunan bir yanı vardı.

Mealen; "Camiler teravihe, Mekke ve Medine ziyarete, haneler misafire kapandı; bir tek senin kapın kaldı. Onu da sen bize kapatma Allah'ım" diyordu. Bir yandan yakınıyor, bir yandan yakarıyor; hal-i pür melalimize dikkat çekiyordu.

Evet, zaman; kişisel, kurumsal, toplumsal, evrensel murakabe ve muhasebe zamanı. Ramazan'ın rahmet ve bereket ikliminden de istifade ederek; aşk ile şevk ile bir dahi, yeniden "Allah'ın ipine sarılma" anı.

Namaz, müminin miracı; uzlet, inziva, i'tikâf da Hira mağarasıdır. Allah'ın kapısı her zaman, her yerde, herkese açık olup; kim çalarsa, "buyur kulum" cevabını alır.

Hz. Mevlana'nın "Gel, ne olursan ol yine gel" çağırısı da bu bakış açısı ile ele alınıp değerlendirilmelidir. Kul; en asi, en günahkâr haliyle bile Rabbinin kapısını çalabileceğini bilmelidir.

Yeter ki; halis niyetli ve hidayete açık olsun. Hem en güçlü ve kudretli, hem de en şefkatli ve merhametli olan Allah'ın huzuruna çıkıp; kaybettiği kimliğini geri alsın.

Biz, anneler ve babalar olarak; evlatlarımızla ilgili sıkıntılar çekeriz. Hatta bazıları hayırsız olurlar, mağdur ve mahzun durumlara düşeriz.

Ancak, hiçbir zaman; onlara hanemizin ve gönlümüzün kapılarını kapatmayız. En zalim ve en günahkâr oldukları zamanlarda bile; yardan düşürmez, yabana atmayız.

Allah'ın kullarına olan şefkati ve merhameti; annelerinkiyle, babalarınkiyle kıyaslanamayacak kadar büyüktür. O'na sığınmayan akıl başa, kalp döşe, taşınamayacak kadar ağır bir yüktür.

Ümit ve temenni ederiz ki; içinde bulunduğumuz sıkıntılı günleri, gelecek zamanlar için fırsata dönüştürelim. Akıp giden rahmet ve bereket ırmağında aklımızı, ruhumuzu, bedenimizi yıkayıp arındırarak; daha temiz ve daha güçlü bir şekilde hayata dönelim.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN