Arama

Zekeriya Erdim
Ocak 18, 2021
Niçin Boğaziçi?
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Kişilerin ve kurumların, ülkelerin ve toplumların; yaşanmışlıklarının toplam hasılatından meydana gelen hikâyeleri olur. Var oluş süreçleri devam ettirilirken; bu sosyal, kültürel, tarihi zemin üzerinde durulur.

Ayrıca, bazı olaylar ve durumlar; bizim için "doku örneği" gibidir. Parçalar üzerinde yapılan doğru tahliller ve değerlendirmeler; bütünün ne olduğu ya da olmadığı hakkında fikir verir.

İşte bu çerçeveden bakarak; bir önceki yazımızda, Boğaziçi eylemlerinin güncel "kalkışma" denemelerinden biri olduğunu ve giderek geniş cepheli "cambazlar ittifakı" haline geldiğini yahut getirildiğini belirtmiştik. Arkasından, "Niçin Boğaziçi?" sorusunun sorulması ve cevabının verilmesi gerektiğinden söz etmiştik.

Bu yazımızda, bu sorunun cevabını vermeye çalışacağız. Muhtemelen, arka plandaki algıyı ve kurguyu çözümleyip; daha doğru bir kanaate ulaşacağız.

Bir başka ifadeyle; söz konusu üniversitenin mezunlarının ve mensuplarının her fırsatta altını çizdikleri bir buçuk asırlık "kurumsal miras" ve dillere destan "akademik gelenek" meselesi kısmen aydınlanacak. Böylece; bazı kişilerin ve kurumların bir kaşık suda fırtınalar koparmaya çalışmalarının sebebi, hikmeti anlaşılmış olacak.

KURULUŞ AMACI VE HİKÂYESİ

Osmanlı'nın "gerileme" dönemlerinde, hasta adamın ölümünü bekleyen ve mirasını paylaşma hazırlıkları içine giren emperyalist güçler; sosyal, kültürel, dini, ahlaki, siyasal, ekonomik, bilimsel, teknolojik, askeri, diplomatik cephelerden kuşatıp işgal etmeye ve "sömürge ülkesi" haline getirmeye yönelik adımlar attılar. Bu cümleden olmak üzere, özellikle Tanzimat ve Islahat fermanlarından sonra; İmparatorluğun çeşitli bölgelerinde, "ileri karakol" görevi yapacak "yabancı misyon okulları" açtılar.

Amerikan Misyoner Örgütü ABCFM; Türkiye'yi, "Asya'nın anahtarı" olarak görüyordu. Onun için; İstanbul'a kök salıp, Anadolu'ya dalını-budağını uzatacak kurumsal bir altyapı oluşturmayı çok çok önemsiyordu.

Ayırt edici özellik, "Hıristiyanlık" olacaktı. İncil'den ve onun yol gösterici öğretilerinden ilham alınacaktı.

Bu "kutsal görev", kilisenin himayesinde ve özel olarak yetiştirilen "misyoner rahip" Cyrus Hamlin'e verilmişti. Mali destek için, Amerikalı tüccar Christopher Rheinlander Robert projeye ortak edilmişti.

Önce, 1840'da, İstanbul'daki ilk Amerikan okulu olan ve 22 yıl eğitim verdikten sonra Merzifon'a taşınan Bebek İlahiyat Okulu'nu; sonra, 1863'de, 1971 yılında bir bölümünü Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüştürdükleri Robert Kolej'i açtılar. Mekân olarak; Bizans ordusunun yenilmesinde ve İstanbul'un fethedilmesinde stratejik rolü bulunan Rumeli Hisarı'nın üstünü seçtiler.

Kolej'in kurucusu Cyrus Hamlin'in, kendisinden sonra nöbeti devralan damadı George Washburn'un, kurumu ziyaret eden yabancı seyyahların ve eski öğrencilerinden bazılarının beyanlarına göre; bu tercihin özel bir anlamı vardı. Hıristiyan Âleminin yenilgisini zafere dönüştürmek için; Bizans'ı düştüğü yerden kaldıracaklardı.

Hazırlık çalışmaları sırasında, misyoner Hamlin, koleje adını verdiği Fransız Yahudisi Robert'e; "Müslümanlar İstanbul'u fethetmek için buraya hisar yaptılar, ben de okul yapacağım" diyerek kuruluş amacını tanımlamıştı. Dönemin idarecilerinden, inşaat izni alabilmek için; Amerika'nın Avrupa Donanma Komutanı Amiral David Farragut'un İstanbul'a gelmesini ve ilgilileri "Bu izni vermezseniz, Akdeniz'e Yunanistan lehine zırhlı gemiler gönderirim" diye tehdit etmesini sağlamıştı.

Okulun inşaatı başladığında, ilk köşe taşı indirilirken bir konuşma yapan Yunan hatip, Kolej binasını Rumeli Hisarı ile karşılaştırarak; "Bu bina, o surlardan daha yüksek, onlara hükmedecek. Gücü manevidir ve ebedidir, o surların yıkılıp gittiğini görecek" demişti. Amerikan misyonerlerinden Seward ise, sonraki yıllarda Robert Kolej'de yaptığı bir konuşmada; Rumeli Hisarı'ndan, "Amerika'nın keşfinden kırk yıl önce Hıristiyan ordusunun yenilmesini ve Müslüman despotizminin kurulmasını sağlayan kuleler" diye söz etmişti.

KURUM KİMLİĞİ YELPAZESİ

Kurumu, 1971 yılına kadar yabancılar yönettiler. İdareci ve eğitimci kadrosunu; kuruluş amacına sadık kimselerden tercih ettiler.

Binalara, bölümlere; misyoner kurucuların, yöneticilerin ve bağışçıların isimleri verildi. Amerikan misyonunun, Osmanlı coğrafyasındaki en önemli merkezi haline getirildi.

Öte yandan, misyoner Dodd'un beyanına göre; "Türk hâkimiyetinin alaşağı edilmesi için yapılan gizli planlar, Robert Kolej'den mezun olan coşkulu genç devrimciler tarafından" hayata geçiriliyordu. Nitekim, Bulgar isyanına liderlik yapanların ve daha sonra Bulgaristan'da Başbakanlık makamına gelenlerin çoğunun Robert Kolej mezunu oldukları biliniyordu.

"Türkiye'de ve Dünyada Casuslar" adlı kitabın yazarı Aytunç Altındal, kitabında Robert Kolej'e de yer vermişti. "Osmanlı'daki Amerikalı, İngiliz ve Rum casusların yuvası olduğunu; birçok casusun, bu okulda, öğretim üyesi kisvesi altında görev aldığını" belirtmişti.

Ayrıca, Robert Kolej mezunu gazeteci yazar Engin Ardıç'ın beyanına göre; öğretim üyeleri arasında, çok sayıda İngiliz ve Amerikan ajanı vardı. Kurum kimliğini ve kültürünü; özel harekâtçılar, istihbaratçılar, komandolar, gerillacılar oluşturuyorlardı.

Bu bilgileri, ünlü istihbaratçı Mehmet Eymür de doğrulamıştı. Kendi internet sitesinde, Robert Kolej'de görev yapan ajanların isimlerini ve özgeçmişlerini yayınlamıştı.

Yılardır; Üniversite, Kolej'in kültürel varisi olarak görüldü. Aynı çizginin devamı olması, kuruluş felsefesine sadık kalması için çok yönlü mücadeleler verildi.

Boğaziçi Üniversitesi'nde eylem yapanlar ve onları destekleyenler, işte bu tarihi mirasa sahip çıkıyorlar. Bir buçuk asırlık geçmişten ve gelenekten söz ederek; Türkiye'deki Amerikan misyonunun, taşeronluk görevini icra ediyorlar.

Bu arada, Robert Kolej yahut Boğaziçi mezunu ve mensubu olup da "yerli ve milli" olanları, kalanları tenzih ederiz. Amacımızın kişileri takbih etmek değil, kurum kimliğine ve kültürüne dikkat çekmek olduğunu belirtmek isteriz.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN