Arama

Prof. Uğur Derman
Ağustos 14, 2017
Hat san’atının kullanılma sâhaları - 4
Sesli dinlemek için tıklayınız.

7. HİLYELER:

İslâm anlayışı, putlaştırılabilecek kimselerin tasvirlerinden şiddetle kaçınmıştır. Onun için -bir kaç asılsız minyatür dışında- Hz. Muhammed'in resmini çizmeğe hiç kimse lüzum ve cesaret duymamıştır. Hâlbuki -zamanımızda pek moda olduğu şekilde- hayalî bir resim çizmektense sahih târiflerden hareketle İslâm Peygamberi'ni anlatmak, her inananın gönlünde beliren şekliyle onu tasavvur ederek bağlanmasına imkân vermektedir. Bu ise, putları yıkan bir îman anlayışına elbette daha uygun gelecektir.

Hz. Muhammed'in zamanına yetişen inanılır kimselerin ifâdeleri muteber kaynak eserlerde yer almaktadır. Hz. Ali'nin rivâyeti olarak en fazla yazılagelen metnin tertip şekline göre tercümesi şöyledir:

Hz. Ali (Allah ondan razı olsun), Hz. Peygamber'i (Allah'ın salât ve selâmı onun üzerinde olsun) vasfettiği zaman şöyle buyurdu: Hz. Peygamber'in boyu ne çok kısa, ne de çok uzundu, orta boyluydu. Ne kıvırcık kısa, ne de düz uzun saçlıydı; saçı, kıvırcıkla düz arasında idi. Değirmi yüzlü, duru beyaz tenli, iri ve siyah gözlü, uzun kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzluydu. Göğsü ortadan karnına kadar kılsızdı. İki avucu ve tabanları dolgundu. Yürüdüğü zaman sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla ilerlerdi. Sağına ve soluna baktığında, bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında "nübüvvet mührü" vardı. Bu, onun sonuncu peygamber oluşunun nişânesi idi. O, insanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısı idi. Kendilerini ansızın görenler, onun heybeti karşısında sarsıntı geçirirler, fakat üstün vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise onu her şeyden çok severlerdi. Onun üstünlüklerini ve güzelliklerini tanıtmağa çalışan kimse: "Ben gerek ondan önce ve gerekse ondan sonra, Resûlullah gibi bir kimse görmedim..." demek sûretiyle onu tanıtmak husûsundaki aczini ve yetersizliğini îtiraf ederdi. Allah'ın salât ve selâmı onun üzerine olsun. (Hattatın imzası ve yazıldığı tarih)

"Süs, ziynet" mânâsına gelen hilye kelimesi, hilye-i şerîfe, hilye-i saadet veya hilye-i nebevî terkipleriyle daha tamamlayıcı bir mahiyet kazanmaktadır. Eskiden beri göğüs cebinde bir saygı nişânesi olarak taşınmak için, nesih hattı ile küçük çapta yazılan bu metin, XVIII. yüzyılın son çeyreğinde ilk defa Hâfız Osman Efendi eliyle -bugünün grafik uygulayıcılarını bile hayran eden- cazip bir tarzda sunulmuştur (Resim 1).


Resim 1: Hâfız Osman'ın (1642-1698) kendi buluşu olan hilye biçimi.


Resim 2: Hilye bölümlerinin şema üzerinden îzâhı.

Şimdi de hilyenin en yaygın olan şekline göre bölümlerini tanıyalım:

1. Baş makam :Buraya mutlaka Besmele yazılır.

2. Göbek: Hilye metninin büyük bir bölümü buraya sığdırılır. Dâirevî olduğu gibi, beyzî (oval), hattâ murabba (dörtgen) şeklinde de tertip edilebilir.

3. Hilâl: Sıvama altın veya altın üstüne tezyînî motifler ile kaplanan bu kısmın her hilyeye mutlaka yapılması şart değildir, sadece göbek olarak da bırakılabilir. Hz. Peygamber, bu âlemi nûruyla aydınlattığı için, güneş ve aya benzetilmiş, dolayısiyle hilyenin göbek kısmında güneş, bunu çepeçevre saran bölümde de hilâl teşekkül ettirilmiştir. Hilyede tezyînat bakımından en zengin yer, hilâlin dışında kalan ve kare şeklinde tamamlanan sâhadır. Bu sâhaya sırasıyla ilk dört halîfenin isimleri:

4. Hz. Ebûbekir,

5. Hz. Ömer,

6. Hz. Osman,

7. Hz. Ali

yerleştirilir. Bu makamlara bâzan Hz. Muhammed'in taşıdığı diğer dört isim de (Ahmed, Mahmud, Hâmid, Hamîd) yazılabilir. Dört halîfenin yerinde, cennetle müjdelenmiş on sahâbenin, yâni aşere-i mübeşşerenin isimlerine rastlanan hilyeler de mevcuttur.

8. Âyet : Buraya İslâm Peygamberi'yle ilgili bir âyet konulur. En çok görülen, "Biz seni âlemlere ancak rahmet olsun diye gönderdik" (Kur'ân, XXI, 107) meâlinde olanıdır. "Hiç şüphesiz, sen büyük bir ahlâk üzerindesin" (Kur'ân, LXVIII, 4) ve "Muhammed'in Allah resûlü olduğuna Allah'ın şehâdeti yeter" (Kur'ân, XLVIII, 28-29) âyetlerinden biri de ilk yazdığımız âyetin yerine bu kısma konulmaktadır.

9. Etek: Hilye metninin devamı ve duâ kısmına denir. En sona hilyeyi yazan hattat da imzâsını ve yazdığı tarihi ilâve eder. Etek kısmının iki tarafında kalan boşluklara koltuk denilir ve buralarda tezyînî motifler yer alır.

10. Koltuk: Etek kısmının iki tarafında kalan boşluklara koltuk denilir ve buralarda da tezyînî motifler devam eder.

11-12. Koltuk: Esere görünüş rahatlığını vermek için, diğer levhalarda olduğu gibi iç pervaz ve dış pervaz kısımları da ilâve edilir.


Resim 3: Sultan Abdülmecid'in (1823-1861) kaleminden farklı bir hilye biçimi.


Resim 4: Aziz Efendi'den (1871-1934) farklı bir hilye biçimi.


Resim 5: Mustafa Hilmi Efendi'nin (ö. ?) farklı bir hilye tasarımı.

Bu malûmat umumîdir, değişik tarzda birçok hilyeler de görülür (Resim 3-4-5). En ziyâde sülüs-nesih, muhakkak- sülüs-nesih, ta'lîk (Resim 6) hatları ile yazılmış örneklerine rastlanan hilyelerin bilhassa geçen asırda geniş duvarlara asılabilecek derecede büyük boyları yazılmıştır. Bu takdirde kullanılan hat çeşitleri de celîleşir, yâni irileşir (Resim 7).


Resim 6: Yesârîzâde'nin (ö. 1849) ta'lîk hattıyla hilyesi.


Resim 7: Hacı Nuri Korman'ın (1868-1951) celî boyda bir hilyesi.

Mûteber kaynaklardan alınan Arapça metinlere göre bir kaç çeşit hilye tertiplenmiştir. Fakat en ziyâde Hz. Ali rivâyeti olan metin tercih edilmişdir (Resim 8-9). Müzehhipler de en değişik tezhip hünerlerini hilyelerde göstermeğe gayret etmişlerdir. Kendilerinden bahsedilen Ulu Peygamber'in şânına lâyık bir tarzda, bol sarı ve yeşil altın kullanılarak tezhiplenen -hattâ yazıları da altın ile zer-endûd usûlü hazırlanan- hilyelerin Mekke ve Medine minyatürlü örneklerine de tesadüf olunur.


Resim 8: Şevkı (1828-1887) ve talebesi Filibeli Hacı Ârif Efendi'nin (1829-1909) klasik tarzda müşterek hilyesi.


Resim 9: Hâmid Aytaç'ın (1891-1982) klasiğe bağlı bir hilyesi.

Eskiden büyük eb'âdlı kâğıd az bulunduğundan, hilyeler önceleri tahta üstüne yapıştırılırdı. Bu yüzden, o devirde yazılmış olanların çoğu ağaç kurtları tarafından delik deşik edilmiştir. Büyük tabaka kâğıdlar çoğalınca hilyeler de bu tasalluttan kurtulmuşlardır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN