Arama

Prof. Dr. Teoman Duralı
Eylül 11, 2020
Rastlantı – zorunluluk

Bütün bunlar söylendikten sonra, geriye karşılığı bulunması zorunlu şu sorular kalıyor: Açıklamada dile getirilen genetik yapı kalıcı mı? Başka bir deyişle, genetik olaylar hakkında geleceğe yönelik sağlam, güvenilir tahminlerde bulunulabilir mi? Bulunulabilirse, güvenilirliğin, sağlamlığın ölçüsü, derecesi ne?

  1. Rastlantı

Biyolojinin bilim teorisine ilişkin bu canalıcı soruların cevabını, desoksiribonükleik asidi yapıca Watsonla birlikte belirlemiş olan Crick, şöyle vermiştir: "... Genetik kod genelgeçerdir. Çünkü şimdiki durumda herhangi bir değişme ölümcül; hiç olmazsa ayıklanmayı korkunç derecede arttıracak sonuçlara yol açabilir. Bunun da nedeni, büyük ihtimâlle, virüslerin dışında, bütün canlılarda kodun, ulak RNAsidin okunmasıyla, son derece gelişmiş pek çok amino asit zincirini belirlemesinde yatar. Öylece, kodun değişikliğe uğramasından ötürü ortaya çıkmış 'yanlışlık'ları düzeltmekle 'yükümlü' birçok zamandaş (İng simultaneous) mutasyondan yoksun kalan bu zincirlerde herhangi bir değişmenin olagelmesi, büyük sakıncalar doğurabilir... Buysa, kodun niçin değişmediğini bize bildirir. Onun, bütün canlılarda aynı olduğunu kanıtlamak için de, yaşamanın bir canlıdan, daha doğrusu, bireyleri kendi aralarında eşleşen bir tek topluluktan, neşet ettiğini kabul etmek gerekir. Bu noktada aşırı biçimiyle teori, kodonlar ile amino asitler arasındaki ilişkinin tamamıyla rastlantı sonucunda ortaya çıktığını imâ etmektedir."[i]

İmdi değişmezliğin, başka bir deyişle zorunluluğun tam anlamıyla genelgeçer olmadığı anlaşılıyor. Bu bakımdan günümüz canlılar biliminin teorik kesiminde en çok tartışılan sorunlardan biri, canlının bireyoluş ile soyoluşu sırasında rastlantının konumudur. Crick'in sözünü ettiği teoriyi rastlantıya yer vermeksizin yorumlamak gerçekten zordur. Çünkü, DNAsitte bir harfın, daha doğrusu kodonun, başka birinin yerini almasıyla meydana gelen mutasyonlar, şimdilik önceden kestirilemiyorlar. Nitekim günümüzün fizikleri arasında önemli yer tutan kuvantum mekaniğinde benzer hâllere Werner Heisenberg 'belirsizlik durumu' (Alm Unbestimmtheitszustand) demiştir. Şu var ki, moleküler biyolojideki rastlantılı, kuraldışı hâllerin, kuvantum mekaniğindeki 'belirsizlik durumu'ndan birçok bakımdan ayrıldığı da derhâl belirtilmelidir. Crick'in yanısıra, Jacques Monod'nun da bu 'nokta'yı, sorunun daha aydınlatılması yönünden nasıl gördüğüne yeniden bakmak yararlı olacak: "Son derece 'muhâfazakâr' olan canlı sistemlerinin evrimini ilk kımıldatan temel (Fr elementaire) olaylar, ufak boyutludurlar. Söz konusu olayların, teleonomi aracılığıyla açıklanabilecek beceriler (Fr-İng-Isp performances) üzerinde etkileri bulunmadığı gibi, kendileri de zâten rastlantı verisidirler... Ancak, bir kere DNAsidin yapısına kaydolmağagörsünler; bu eşsiz, özce önceden kestirilemez sapma (İng accidence), artık şaşmamacasına aktarılıp çevrilecek; başka sözlerle: Ânında milyonlarca, milyarlarca nusha hâlinde çoğalıp kuşaktan kuşağa geçecek. Demek salt rastlantı dünyasından çıkıp zorunluluklar âlemine giriverecek. Ayıklanma işlemi bundan böyle kendini büyük boyutlu, organisma safhasında göstermeğe koyulacak."[ii]

  1. Zorunluluk

Yine günümüzde canlının molekül seviyesinde araştırmalarını yürüten bir kısım başka bilimadamına bakılırsa, yukarıda Crick ile Monod'ya dayanılarak açıklanan rastlantılı durum, mutlak diye kabul edilmemeli. Bugün açıklanamayan, ge- rekçelenemeyen birtakım işleyişlerin sırrı, ileride pekâlâ çözülebilir de ondan. Nihâyet bu, sözü edilen bilim adamlarınca geniş çapta teknik imkânlara bağlıymış.

Günümüzde canlının, molekül seviyesindeki bireysel, dolayısıyla uzun vadedeki türsel oluşması, rastlantılaramı kalmıştır; yoksa zorunlu, şaşmaz bir doğa yasasına uygun olarakmı işlemektedir sorusu tartışıladursun; canlının nelerden, hangi oranda, ne ölçüde meydana geldiği artık neredeyse kesinlikle biliniyor. Canlılarda kimyevî maddelerin oranı şaşırtıcı raddededir. Bunların arasında önde gelen madde sudur. Tipik bir memelinin ağırlığının yüzde altmış beşi sudur. Bunda da çeşitli uzvî/organik ile uzvî-olmayan maddeler bulunur. Bunlardan da en önemlileri, yağ, şeker, protein ile nükleik asitlerdir. Sayılan maddelerden kimi eriyik, kimisi de erimez hâldedir. Mecâz yoluyla söylenirse: Canlının alınyazısı, genlerini meydana getiren, sık tekrarladığımız üzre, desoksiribonükleik ile ribonükleik aside kayıtlıdır.

Bununla birlikte, hiçbir molekülün, bu arada adı çok sık anılan DNA dev molekülünün bile, kendi canlı değil. Canlılık belirli bir karmaşıklık derecesini tutturmuş kimyevî sistemlerin davranma tarzıdır. Sistem böylece kendini meydana getiren unsurların her birinin tek başına sunduğundan daha başka türlü bir özellik gösterir. Bu özellik, sistemi kuran tek tek unsurların biraraya gelip dizilişinden doğar.[3] Görüldüğü gibi, bundan böyle yaşama yahut öbür adıyla canlılık 'yaşama kuvvetleri'ne, vis vitalislere bağlamanın anlamı kalmamıştır. Canlının, cansıza oranla oluş sırasında daha ince, daha karmaşık bir örgütlenmesi var demekki. Yoksa ikisini oluşturan temel kimyevî maddeler ile süreçler esâsta aynıdır. Ancak, bu konuda da yanılmağa gelmez; şöyle ki: Oluşmasında temel kuruluşu ile çatılışınca cansız maddeden ayrı tutulamayan canlı, gelişmesi, üremesi, ölmesi yönünden doğada belli ölçüde özgün bir görünüm sunar. Belli ölçüde; çünkü: Gelişmesinin, üremesi ile ölmesinin altında da yine fizik-kimya süreçlerinin yattığı gerçekliğini asla unutmamak gerek.

(Ş. Teoman Duralı'nın, Dergah Yayınları'nca yayınlanan 'Hayatın Anatomisi – Canlılar Bilimi Felsefesi – Evrim ve Ötesi' isimli kitabından alıntılanmıştır.)

Ş. Teoman Duralı


[i] Francis Harry Compton Crick: "The Origin of the Genetic Code", 369. — 370. syflr.; "Journal of Molecular Biology'de.

[ii] Jacques Monod: "Le Hasard et la Necessite: Essasi sur la Philosophie Naturelle de la Biologie Moderne",

135. s.

[3] Bkz: Richard E. Dickerson ve Irving Geis: "The Structure and Action of Proteins", 98. s.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN