Emevi Camii'nde kurtuluş günü hutbesi
Ruh hastası ve zeka özürlü olan eski Şam rejimi devrileli bir yıl oldu. Bu arada yeni rejim de toparlanmaya çalışıyor. İlk yılını nispeten kazasız belasız atlattı. Elbette kusursuz rejim olmaz. Bediüzzaman, Münazarat adlı eserinde yüzde elli ve fevkinde başarı gösteren rejimlerin makbul sayılabileceğini söylemiştir. Başarı zati amillerin dışında harici amillere de bağlıdır. Ona göre İslami rejim veya rejimler en azından halkın la akal yüzde 80'inin saadetini temin etmelidir. Kendi karnesi de yüzde 50'nin altına düşmemelidir. Yeni rejimin de bazen yanlışları oluyor. Bunun mücbir sebepleri de söz konusu.
Abdurrahman Yusuf el-Karadavi'nin Birleşik Arap Emirliklerine teslim edilmesi gibi. Yine sayıları az da olsa eski rejimi hatırlatan zorla kaybedilen (tağyib el kasri) unsurlardan bahsetmek mümkün. Bazen de Ahmet Şara hakkında taraftarlarınca mübalağalı ve abartılı ifadeler kullanılıyor. Zamanla bunlardan kurtulacaklarını umut ediyoruz. Her şeyden evvel halkın zaferi, Allah'ın bir ihsanıdır. İsrail de Gazze-Lübnan hattında meşgul olduğu bir anda Suriye'deki değişime gafil avlanmıştır. Haklı olarak yeni rejim İsrail'le sürtüşmekten kaçınıyor. İran dışında kimyasına uymayan rejimlerle de temas hattı arıyor. Elbette herkese kafa tutacak hali ve gücü yok. Sorumluluk güçle orantılıdır.
1973-1974 güvenlik anlaşmasıyla birlikte Kunaytra-Golan hattı stabil hale gelmişti. Devrimden sonra İsrail, askeri akınlarıyla ön almaya ve Suriye rejimini bu suretle İbrahim anlaşmasına ram etmeye çalışıyor. Lakin beklenmedik bir hadise yaşandı. İsrail, Beytü'l Cin (Cin yuvası) olarak anılan mevkiye saldırması üzerine sivil bir direniş ile karşılaştı. Siviller karşılık verdi ve İsrail saflarında dağılma ve kayıplar oldu. Dengesi bozuldu ve bu olay, İsrail'i frenlemeye adaydır. Bu tarz bir olay 1973 yılından beri ilk defa yaşanıyor. Eski Şam rejimi güvenlik anlaşmasıyla fedailere karşı İsrail'in güvenliğini temin ediyordu. Beytü'l Cin püskürtmesi eski rüyaları veya beklentileri uyandırdı. Vaktiyle Mısır ve Ürdün-Suriye cephesinde halk direniş hareketleri faaliyet yürütüyordu. Söz gelimi Mısır'da Şeyh Hafız Selame, 1973 Mısır-İsrail savaşında Süveyş kentinin savunulmasında silahlı halk direniş hareketine öncülük ve komutanlık yapmıştı. Cevat Rıfat Atilhan gibi bir milis komutanıydı.
Keza İsrail'in kuruluş yılında Abdülkadir el Hüseyni, İsrail birliklerine karşı büyük yararlılık göstermiştir. Bazı değerlendirmelere göre Arap rejimlerine bağlı ordular destek vermiş olsaydı Abdülkadir el Hüseyni yol alacaktı. İsrail'in sırtını yere getirebilir ve alevini başlamadan söndürebilirdi. Oğlu Faysal Hüseyni ise siyasi mücadeleye ağırlık vermiş ve bu uğurda Beytü'ş Şark (Şark Evi) diye bir merkez kurmuştur.
Ahmet Şara farklı bir çizgiden gelse bile 'telahuku efkar/fikirlerin ve mücadelelerin birbirini izlemesi, el ele vermesi' kuralı gereği İhvan'ın bıraktığı yerden devam etmiştir. Bu zaferin zemininde İhvan vardır. Bununla birlikte yeni dönemde inisiyatif başka hareketlere geçmiştir. Bunu da yerinde karşılamak gerekir. Suriye devinimi başladığında İsam Attar gibi İhvan'ın tarihi liderleri ile birlikte muhalifler Pendik'te bir otelde toplanmışlardı. İsam Attar ilginin merkezinde idi. Manevi çocuklarının zaferini göremeden aramızdan ayrıldı. Kızı Hadia El-Attar babasından günümüze ışık tutan bir değerlendirme aktarıyor:"
Babamın yazdığı sözler, Allah rahmet eylesin 30/11/2011 (itibarıyla),14 yıl önce bugün. Bu tarihi günlerde Suriye ve bazı Arap ülkelerinde yaşananlar ve kaderin döngüleri bana büyük Alman şairi Schiller'in sözlerini hatırlatıyor:
»Das Alte stürzt, es ändert sich die Zeit, und neues Leben blüht aus den Ruinen«
»Eski çöker, zaman değişir, ve yıkıntılardan yeni hayat çiçek açar«
«Eski kurur da kurur, zaman değişir ve yıkıntılar altında yeni bir hayat çiçek açar ve çiçek açar.»
Ve erkek ya da kadın tüm gençlerimizi, Suriye'de ve Arap ülkelerinde eski, sefil, acı dolu hayatlarımızın yıkıntıları altında çiçeklenen bu yeni hayatın bir parçası ve mimarı olmaya davet ediyorum. Herkese her seviyede özgür, verimli bir yaşam, çiçek açan ve meyve veren bir gelecek diliyorum..."
O göremedi ama tasvir ettiği geleceğin en azından bir parçasını biz gördük. Kader yeni döngüsünde ilerliyor. Bölgesel olarak Suriye'de, küresel olarak da Gazze üzerinden bütün dünyada! Süreç bazen gerileme halinde görülse de o daima ilerleme halindedir.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.