Mustafa Özcan
25.11.2025
Mustafa Özcan
Bırakın ortak değerimiz olarak kalsın
Tüm Yazıları

Bırakın ortak değerimiz olarak kalsın

Bazen kendi kendimi muhasebe ediyorum. Akımlar, mezhep ve meşrepler karşısında toptancı davranmaktan kaçınmaya çalışıyorum. Doğrusu da budur. Sonrasında hayal kırıklığına uğruyorum. Karşı tarafın yıkıcı davranmaya devam ettiğini ve esefle bunu sistematik bir biçimde sürdürdüğünü görüyorum. Zira nefret kültürünü ayakta tutmak istiyorlar. Nefretten besleniyorlar: Şiileri kastediyorum. Hazreti Fatıma'nın vefat yıl dönümü münasebetiyle yine çarpıtmalara başvurdular. Sünniler ve kimi Şiiler ilk üç asırda boyunca Hazreti Ömer'in Hazreti Fatıma ile Hazreti Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm ile evli olduğu bilgisinin şöhret bulduğunu kabul ederler.

Nitekim Ahmet Katip gibi Şii ekolden gelen insaflı isimler Hazreti Fatıma'nın Hazreti Ömer tarafından saldırıya uğradığını ve Muhsin adındaki çocuğuna düşük yaptığı rivayetini efsane olarak değerlendiriyorlar. Muariz kimi Şii çevrelerde ise güya Hazreti Ömer'in Hazreti Fatıma'yı itmesi üzerine kapı pervazına sıkıştığı ve bu suretle düşük yaptığı anlatılır. Halbuki Sünni kaynaklar tam tersine Hazreti Ömer'in Hazreti Fatıma'nın kızı Ümmü Gülsüm ile evlendiğini doğruluyorlar (https://www.youtube.com/watch?v=gvRMrE_9AXI).

Yerli yersiz düşmanlık değirmenine su taşımamak gerekir. Bu durumda Sünniler arasında kimi Nasibiler olsa da asıl Nasibiler Şiiler arasında kümelenmiştir. Bunlar Hazreti Fatıma üzerinden ümmet arasına kin ve ikilik ve nifak sokanlar olsa gerektir. İran kaynakları nefret ateşini körüklemek ve canlı tutmak için Hazreti Fatıma'nın (R. Anha) darp sonucu şehit olduğunu savunuyor. Muhammed Hüseyin Fadlallah ve Ahmet Katip gibilerinin tekzip ettiği bu rivayet hala İran basını tarafından terviç edilmektedir. Şii algıya göre evine yapılan saldırı, doğmamış çocuğunun düşürülmesi ve fiziksel saldırılar da dahil olmak üzere bir dizi trajik olayın ardından 18 yaşında vefat etmiştir.

Vefat tarihi hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bir rivayete göre (Sünniler arasında daha yaygın olan), Hz. Peygamber'in vefatından 75 gün sonra, 13 Cemaziyülevvel'de vefat etmiştir. Şii geleneğinde daha yaygın olan bir rivayet ise, Hz. Peygamber'in vefatından 95 gün sonra, hicri 11. yılda, 3 Cemaziyülevvel'de vefat (tahrifatçı Şiilere göre şehit edilmiştir) etmiştir. Mehr Haber Ajansı konuyu haber yapmış ve tarihi efsaneleri güncellemiştir (https://en.mehrnews.com/news/239083/Lady-Fatima-al-Zahra-Islam-s-most-revered-woman ). Maksat nefret kültürü ayakta kalsın!

Şiilik efsaneler üzerinde yükselir. Hazreti Fatıma'nın Muhsin adlı çocuğuna düşük yapması ya da Hazreti Hüseyin'in Şah Banu ile evlenmesi gibi!

Mehr Haber Ajansı'na göre yine Hz. Zehra (a.s.) hayatının son gününde, hastalıkla boğuşurken, İmam Ali'den (a.s.) üç vasiyetini yerine getirmesini ister ve İmam Ali'den şunları ister:

1. Ey Ali, cenaze namazımı bizzat sen kılacaksın.

2. Beni gücendirenlerin cenazeme katılmasına izin vermeyeceksin.

3. Cenazem geceleyin defnedilmeli.

Bu nefretin devam etmesi için Hazreti Fatıma ile ilgili hadisler bağlamından koparılarak tersyüz edilmiştir. Hazreti Peygamber 'Fatıma'yı üzen beni üzmüş ve rencide etmiş olur. Fatıma benden bir parçadır' buyuruyor. Bu hadis Şii kaynaklarda tahvir edilerek, bozularak Hazreti Fatıma'yı hissi veya fiziki olarak yaralayan beni yaralamış olur şekline sokulmuştur. Sanki gaybi olarak Hazreti Peygamber Hazreti Ömer'in saldırısına işaret ediyor! Hadis bu kalıba sokuluyor! İşin esası şudur: Ebu Cehil'in iman etmiş oğlu İkrime Hazreti Ali'ye kız kardeşlerini vermek ve nikahlamak ister. Hazreti Ali bunun için Hazreti Peygamberden izin istemeye gider. Bunun üzerine Hazreti Peygamber: "Hazreti Fatıma benden bir parçadır; onu üzen beni üzer" buyurmuştur. 'Dininden dolayı fitneye düşmesinden çekinirim' buyurmuştur. Hazreti Ali de diğer evliliklerini Hazreti Fatıma'dan sonra yapmıştır. Hazreti Ali ve Hazreti Hasan mizvaç oluşlarıyla bilinir. Yani birçok evlilik yapmışlardır. Bu rivayetleri ters yüz etmek ve değiştirmek ümmet birliğine ve beraberliğine hizmet etmez. İnsaf dairesine de sığmaz!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları