Kabe baskını ve bürhe
Kabe baskını üzerinden tam 46 yıl geçti. Hala konu etrafında elemeler devam ediyor. 21 Kasım 1979 tarihine denk gelen hicri 1 Muharrem 1400 gününde Kabe baskını yapıldı. Olay haftalarca devam etti. Cüheyman El Uteybi ile Muhammed Kahtani isimleri olayın elebaşları olarak kayda geçti. Kabe baskınını onlar organize etmişlerdi. Suudi Arabistan'ın sahih dini anlayıştan saptığını ileri sürüyor ve mehdiyet iddia ediyorlardı. Haremeyn'e ev sahipliği yapan ülkenin yoldan çıktığını ve kutsal görevi taşıyamaz hale geldiğini savunarak Kabe'yi basmışlar ve bu itibarla İslam dünyasının ve ülkenin ayağa kalkacağını beklemişler ya da ummuşlardı. Umdukları gibi olmadı. Zor da olsa isyan bastırıldı. Olaya katılanlar idam edildi. Cüheyman el Uteybi baskıncılar tarafından Mehdi olarak telakki ediliyordu. Olayın kurgusuna göre Mehdi yeni bir asrın başında Kabe'de huruç ediyordu. İnsanlar bu çağrıya belli belirsiz kulak kabarttılar lakin yabancı güçlerin de yardımıyla baskın akamete uğratıldı. Yine de Suudi Arabistan rejimi için nazik bir konu oldu. Meşruiyetleri sorgulanıyordu. Olay geçse de izleri ve tortuları kaldı.
Kabe baskını Mehdi meselesi noktasında büyük bir yaygaranın kopmasına neden oldu. Mehdi meselesinin inkarına basamak yapıldı ve bu yönde bir dalga oluşturdu. Olgu, inkara dayanak yapıldı.
Kimi alimler ise bu meselenin olgular üzerinden kötüye kullanılmasına aldırmadan Mehdi meselesinin sahih sünnetle sabit olduğunu söylemeye devam ettiler. Selefi akımdan Abdulaziz Bin Baz veya Nasirüddin Elbani gibiler bunlar arasındaydı. Geleneğe bağlı alimlerden ve Ezher şeyhlerinden Tunus asıllı Muhammed Hıdr Hüseyin de Kabe baskınından sonra tartışmaların artması üzerine meseleyi halli fasl etmenin derdine düştü ve konu etrafında görüşlerini aksettirdi. İslam Hukuku Bütün Zamanlar İçin Geçerlidir (Eş Şeriaütü'l İslamiye Salihatün Likülli Zamanin) adlı çalışmasında Mehdi hadislerinin sıhhatine dair bir makaleye veya bölüme yer vermiştir. Olayların sevkiyle öve seyriyle birlikte dinde sabit olan hususların etkilenmeyeceğini ifade etmiştir. Lakin hem Mehdi meselesi tartışmaların odağından inmemiş ve hem de rejim bundan sorumlu tuttuğu sahve/İslami uyanışa karşı cephe almış ve savaş açmıştır.
Kabe baskını Suudi Arabistan'ın dini anlayışında kırılma meydana getirmiş ve dönüm noktası olmuştur. Öncesini sonrasından ayırmıştır. Muhammed Bin Selman'ın ifade ettiği gibi Kabe baskınını baz alan Suudi Arabistan ailesi sahve meselesine yüzünü dönmüştür. İslami uyanışın yerini terfih ya da bizim tabirimizle eğlence kültürü ya da Osmanlı'daki ifadesiyle Lale devri almıştır. Muhammed Haşimi Hamidi gibiler de buna temas etmektedir. Ardından da Suudi Arabistan bizdeki kırmızı kitapta olduğu gibi sahveyi düşman kamp ve akımlar arasına yerleştirmiştir. Bu akımın elebaşlarını da hapse atmış ve terörist unsurlar veya fietü dalle/ sapik güruh olarak tasvir ve takdim etmiştir. Müslüman Kardeşler ve Sururiye gibi akımları terör listesine almıştır.
Kabe baskının mütemmim bir unsuru olarak Cüheyman Bin Uteybi'nin rolü tartışılmış ve bürhe kavramı ortaya atılmıştır. Bürhe döneminden sonra asıl beklenen ve maksut olan ismin zuhur edeceği ve bu zuhurun da sanıldığı gibi Kabe'de olmayacağı bilakis dışında olacağı ileri sürülmüştür. Cüheyman ile Mehdi arasında bağlantı kurulmuş Cüheyman'ın 'el aiz el evvel' yani ilk sığınıcı olduğu varsayılmış, bürhe döneminden sonra da süreci ikinci sığınıcı yani 'el aiz es sani'nin tamamlayacağı yorumları yapılmıştır. Ortada müteşabih bir durum vardır. Bürhe 40 yılı ve küsuratını akla getirmektedir. Zaman beklentileri sınamaktadır.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.