Mustafa Özcan
25.06.2025
Mustafa Özcan
İran rejimi revize edilmeli
Tüm Yazıları

İran rejimi revize edilmeli

Baştan beri Şii merkezli olan ve Şii temeller üzerine kurulu ve İslam dünyasıyla çatışmacı, zıtlaşmacı bir anlayışı temsil eden İran rejimi ya da devrimi yol ayrımına gelip çatmıştır. Kendisini gözden geçirmeli ve kendisine yeni bir yol tutturmalıdır. Yaşayabilmesi için İslam alemine açılmalı ve dayanmalı ve aradaki kırgınlıkları aşması gerekiyor. Arap Baharı'ndan sonra yaptığı gibi ihtilasla (hırsızlama bir biçimde) ülke devşirme dönemi kapanmıştır. Doğru yeni tercihlerle hem huzur verir ve hem huzur bulur. Hegemonyacı yaklaşım enerjisini heder etmiştir. Uzlaşma ve kaynaşma yerine zıtlaşma tarzını benimsemesi kesinlikle kendi tercihidir. Dayatılan bir şey değil, benimsenen bir yoldur. Devrimden sonra yeni İran rejimi tarihi vizyona göre şekillenmiştir. Sadece Sünnileri tavlamak için vahdet ve birlik edebiyatı yapılmıştır.

Gerçekte Sünniler dışlanmış ve kimi liderleri idam edilmiştir. Devrimin ilk dönemlerinde Humeyni'nin emriyle Kürt alimlerinden Ahmet Müftizade ile Nasır Sübhani idam edilmiştir. Bu da ilişkilerin tabiatını zehirlemiştir. Halbuki la şarkiyye la garbiyye/ne doğu ne de batı sloganının tetimmesi gibi la şiiyye la sünniyye: vahdet-i İslamiyye/Ne Şii Ne Sünni İslam birliği sloganı üretilmiş ve kullanılmıştır. Halbuki yeni rejim Şiilik üzerine kurulmuştur. Merkeze Şiiliği almıştır. Zamanla halkıyla da kavgalı hale gelmiştir.

Şimdi bundan dönülmesinin vakti gelmiştir.

Gelinen noktada tam bir Şii hakimiyeti tesis edilmiştir. Bölgeye de devrim ihracı bu esas üzerine şekillenmiştir. Sünniler İran'ın ikinci sınıf veya en alttakilerini temsil etmektedir. Bunun devrimden sonra benimsenen yol haritasıyla yakından alakası vardır.

Devrimin üzerine oturan rejim baştan beri yanlış dizayn edilmiş ve kurgulanmıştır. Şiiliğin dışına kapalı olmuş ve Şiilik bir tekel olarak belirmiştir. Mehmet Ali Güller gibi kimi isimler, Sünniler bu rejimin darbelerini yedikleri halde direndikleri için onları mezhepçi kabul etmektedir. Katmerli haksızlık. Kimileri de hissiz duygusuz Arap rejimleri Sünni rejimler olarak telakki etmekte ya da terviç etmektedir.

Hangisi İran gibi anayasasında mezhebini yazıyor ya da Sünniliği benimsediğini söylüyor? Hiç…Hangisi Sünnilik vurgusunda bulunuyor veya Sünnilik mezheplerinden birisine tabi olduğunu yazıyor? Uygulamada Sünniliği öne çıkartıyor? Sünnileri bağrına basıyor?

Yok öyle bir şey!

Filistinli hatip, Kemal Hatip'in ifadesiyle bilhassa Şii kesimler Sünni nefretini körüklemek ve kötülemek için Arap rejimlerini Sünni olarak gösteriyor ve tanımlıyorlar! Buna yalanın sunturlusu derler. Bu rejimler İran'a nispet etmek için ne Sünniliğe ne de İslam'ı referans alıyorlar. Bu rejimler İngilizlerin diktiği Amerikalıların gözettiği ve beslediği eyyamcı rejimlerdir. Kesinlikle Filistin de dahil hiçbir ortak ve kutsal davaları yoktur. Onlar Sünniliği istismar etmiyor bilakis bastırıyorlar! Suriye'de Esat karşıtı hareketlere de destek vermemişler yer yer İran ile aynı vizyonu paylaşmışlardır. Algı ile İran İslam, Arap rejimleri de Sünni telakki edilmektedir. İran'ın İslam nispeti yalan olduğu gibi Arap rejimlerinin de Sünniliği aynı şekilde yalandır, temelsizdir. Düzmecedir.

Gelinen süreçte sosyolojik olarak İran'da ne İslam ne de mezhep kalmıştır. Hem mezhebi zeminleri hem de dini zeminleri kaymıştır, solmuştur. İran değişme zorunluluğuyla karşı karşıyadır. Bu onu normalleşmeye götürecektir. Ancak İslam dünyasın dayanarak ayağa kalkabilir ve varlığını sürdürebilir. İslam dünyası ile uzlaşması ve barışması elzemdir. Bunun için de rejimini revize etmeli ve gerçek anlamda İslam'a yönelmelidir. Şaibelerin karattığı anlayışa değil berrak İslam anlayışına adanmalıdır.

Şiilik bağlantısı onun İslam olmasına engel teşkil etmektedir. Bunun için hem Şiilik hem de Pers vurgusunu gözden geçirmelidir. Suriyeli eski muhaliflerden Ahmet Ramazan bu süreçte veliyye fakihin yani Hamaney'in görevden alınarak yerine başka birinin atanmasının uygun olacağını varsaymaktadır. Bu mevcut yapının İslam'ı gölgelemesine izin verilmemelidir.

Bu yetmez. Sistemin tamamen değişmesi lazım. En azından rejim Mehdi Bazargan ile İbrahim Yezdi çizgisine oturmalı ve dönmelidir. Veya o çizgiyi benimsemelidir. Anayasa, veliyi fakih doktrini değişmeli ve Şiilik vurgusu kaldırılmalıdır. Yeni İran herkesi kucaklamalıdır. Çıkış yolu budur. Bu yol onu İslam dünyası ile kaynaşmaya götürecektir. İran devriminde en kötü seçenek Humeyni seçeneği olmuş ve bölgeyi ateşe vermiş ve ortaçağ kavgalarını yeniden diriltmiştir. İsrail'i sütre olarak kullanmıştır. Ortadoğu sahnesini yangın yerine çevirmiştir.

Bugünkü haliyle İran rejimi körpe değil köhne hale gelmiş ve dayanacak gücü kalmamıştır. İran'daki Belüci Sünni kitlenin önemli isimlerinden Dr. Abdurrahim Molla kesinlikle İran'ın İslam ibaresi taşımasına rağmen İslam dairesiyle alakası kalmadığını ifade etmektedir (https://www.youtube. com/watch?v=WCgEjFKBzQE&t=57s). Günahları yüzünden köklerine bu kadar yabancılaşmıştır. Molla ellerinde 600 civarında Şiinin doğru yolu bulduğunu ifade etmektedir. Bu nedenle de kitleler halinde Sünniliğe geçiş-dönüş yaşandığını Hıristiyan olan Şiilerin bile tekrar Sünniliğe ve gerçek İslam'a döndüklerini ifade etmiştir. Safeviler döneminde zorla Şiiliğe sokulan kitleler bugün asıllarına dönüyorlar. Ahvazlı Arapların yarısını teşkil eden yaklaşık 4 milyon kişinin de Sünniliğe benimsediğini haber vermektedir.

Ya İran rejimini hadiselerin sevkiyle köklerinden sökülecek ya da kendini revize ederek yolunu düzeltecektir. Gerçeklerin yalanla yaşama şansı yoktur.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları