Dengeyi tutturamayan hocalar!
Libya'nın Maliki Müftüsü Sadık Giryani son sıralardaki paylaşımlarıyla doğrusu beni şaşırtıyor. Daha önce birçok konuda kendisini referans olarak vermiştim. Lakin son paylaşımlarıyla beni şaşırttı. Dengesini yitirmiş olabileceğinden kaygı duyuyor ve endişe ediyordum. İsrail ile İran arasındaki savaşta mutedil bir çizgi tutturabilirdi. Gerekçeleriyle birlikte İran'ı destekleyebilirdi. Sabıkalarına bakmadan galiz ifadelerle mutlak tercihle onun yanında durmamızı telkin ediyor. Ben ise ihtiyatlı olma taraftarıyım. İran'ın elbette kendisini savunma hakkı saklı. Kimse tersini söyleyemez. Bunun ötesinde Müslümanlardan destek alabilmesi için önce yaptıklarının hesabını vermeli. Bunun için de bir gözden geçirmeye ve manevi devrime ihtiyacı var. İran'ın yeri İslam dünyasıdır. Lakin bu atmosfer düşmanca bir zeminde ilerlemez. Ters teper ve öyle olmuştur.
İslam aleminin salih ve faydalı bir uzvu ve organı olması lazım. Halbuki şimdiye kadar sadece İslam alemiyle çekişmiş ve vuruşmuştur. Korkarım yeni süreçte Şii unsurlarla Körfez ülkelerinin de başını belaya sokacaktır. Suriye ve bölgede yaptıkları adeta dumanı tüten silahı hatırlatıyor. Şu anda 2006 safhasında değiliz. 2011 ve sonrasındayız. İran kesinlikle Mısır'da faaliyet gösteren Cemaat-ı İslamiye örneğindeki gibi kendini gözden geçirmeli ve nerede yanlış yaptığının muhasebesini yapmalıdır. Telafi yoluna gitmelidir. Geçmişine sünger çekmelidir. Yoksa bu fasıl uzayıp gider. İslami literatüründe şöyle bir ifade vardır: Kim zalime yardım ederse onun zulmüne maruz kalır ya da Allah kendisine zalimi musallat eder. İran-İsrail çekişmesini bu zeminde değerlendirmeliyiz. Etme bulma dünyası. Bu değerlendirme münhasıran rejim için geçerlidir. Kimse İsrail'i haklı bulmuyor. Kimse İran'ın kendini savunma hakkını da reddetmiyor. Herkes bunu teslim ediyor. Lakin İslam aleminden aktif veya edebi destek aramak, istemek 'hem kel hem fodul' ifadesi kapsamına girer. Sadık Giryani'nin ifadesinden yadırgadığım husus şudur: Hazret diyor ki 'bu savaşta İran ile dayanışmayanların akıbetlerinden ve dinden dönmelerinden ve irtidatlarından endişe ederim.' Adam müftü olmuş ama reşit olamamış. Anlaşılan bu meseleye kendisini fazla kaptırmış. Bu çıkarımlarından dolayı kendi adıma ve onun adına üzüldüm. Lakin Müslümanların İran'ı desteklemesi görevleri arasında değildir. O zaman adalet ile zulüm birbirine karışır. Son sıralarda Giryani, Hizbullah ve İran-Hamas eksenine demirlemiş görünüyor. Bu da hoş karşılanabilir. Lakin İran eksenini desteklemeyenleri mürted zümresine dahil olmalarından endişe etmesi yadırgatıcıdır (https://www.youtube.com/watch?v=kvbfR8JSz28). Bu haddini aşan bir tavırdır. Bu da dengesizliğini ortaya koyuyor. Hoca fakih ama bilge değil.
Umman Müftüsü Halili de aynı yolun yolcusu. İslam dünyasının önde gelen dinî otoritelerinden biri kabul edilen Umman Baş Müftüsü Ahmed bin Hamad El Halili, İran'ın İsrail'e yönelik misilleme niteliğindeki sert tepkisini destekleyen bir açıklamada bulundu. El Halili açıklamasında, "İran'ın kararlı ve dik duruşu, zulme karşı gösterilen direnişin simgesi hâline gelmiştir. Bu duruş kalbimizi ısıttı ve Allah'ın izniyle Siyonistlerin Kutsal Topraklar üzerindeki işgalinin sona ereceği umudunu yeniden yeşertti," ifadelerini kullandı.
Müftü Halili zaferlerinden dolayı İran ve halkını tebrik etmiştir. Suriyeli eski muhalifler ise Müftü Halili'den Esat döneminde lehlerinde bir destek görmediklerini söylüyor. Müftü Halili acaba hangi adaletin peşinde?
Faslı Mahzen hocası Ahmet Reysuni ise 'Müslümanların görevi, saldırganlığa karşı İran'ı desteklemektir..." diyor. Soru, cevaba göre kurgulanmış. Demesi gereken şu idi: Müslüman iki saldırgan arasında kaldığında ne yapmalı ve nasıl davranmalıdır?
Meşhur hatip Mahmut Hasenat'ın dediği gibi Filistin meselesine el atması İran'ın eksilerini artı yapmaz. Şimdiye kadar neredeydi acaba? Vakit nakittir. İsrail karşısında hep gecikmeli ve hatta geç davranmıştır. Şimdi bir telafi yolu var mıdır?
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.