Arama

Mustafa Özcan
Nisan 13, 2024
Suriye'ye ihanet edenler, Filistin'i yüzüstü bırakanlar!

Bayram münasebetiyle hem bayramı tebrik etmek hem de gergin atmosferi yumuşatmak ve yatıştırmak amacıyla Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock İranlı mevkidaşı Emir Abdullahiyan'ı arıyor ve sakin olmalarını ve kontrolü kaybetmemelerini telkin ediyor. Buna karşılık Emir Abdullahiyan İsrail'in Viyana Sözleşmesi'nin umdelerini ihlal ettiğini yani uluslararası diplomatik kuralları; diplomatik mevki ve şahsiyetlerin dokunulmazlıklarını çiğnediğini hatırlatıyor.

Burada iki husus var. Neden Almanlar bu kadar İsrail'in arkasını kolluyorlar? Bu hususta niye bu kadar hassaslar? Amerikalılarla eşdeğer olarak hassasiyet gösteriyorlar. İsrail'e tarihten devretme bir vefa borçları mı var? Akıl, sır erdirmek mümkün değil. Kur'an buyruğuyla Yahudiler bir mümin hakkında ne ahit ne de bir antlaşma gözetirler. Allah ile sözleşmelerini bozan bir milletin herhangi bir insan topluluğuna verdiği sözü tutmaları beklenemez! Bu açıdan BM sözleşmelerini fiiliyatta tanımıyorlar. Gazze'de katliam işlerken Şam'da da diplomatik dokunulmazlığa haiz mekanlara dokunabiliyorlar.

Burada yanlışın ikinci ayağını da İran işliyor. O kadar kendilerinden emin bir şekilde İran'a karşılık vereceklerini duyurdular ki biz de inandık! Bu sefer sektirmezler, şakaları yok... Şam rejimi gibi kuyruğunu kıstırmaz bilakis dik tutarlar diye bekliyorduk! Heyhat! Ne de olsa bu hesap değil bir onur ve şeref meselesiydi. Bununla birlikte günler geçtikçe mesele tavsadı ve havanda su dövdüklerini anladık. İran'ın yine hesaplaşmayı bir başka mevsime veya bahara ertelediğini tahmin ettik. Halbuki bu durumda misillemede yüzde yüz haklı olacaklardı. Peki, neden kuyruğunu dik tutmak yerine ayaklarının arasına alıyorlar? Zira hesapçı bir karakterleri var. İran hesapçı İsrail ise cüretkar ve kararlı! İran hesapçı olduğundan bedel ödemek yerine sürekli hesaplaşmayı erteleme cihetine gidiyor. Böylece daha avantajlı bir durum yakalamak için zaman kazandığını düşünüyor olmalı. Ya o avantajlı durum hiç gelmezse? İran'ın hesapları neye, İsrail'in cüreti neye dayanıyor? Dikkat ederseniz İsrail açıktan İran'ın hedeflerini İran içlerinde vurmuyor, oraya kadar yaymıyor! Yaysa bile bunu açıktan değil örtülü olarak yapıyor! Tahran'ı değil Şam'ı vuruyor! Cesaretin arkasındaki sır burada yatıyor. Zira İran Suriye'de işgalci pozisyonda bulunuyor. İran bu nedenle karşılık verse İsrail kaçamak akınlar yerine doğrudan akınlara geçecek ve Suriye'yi İran'a dar edecek. Bu takdirde İran ya Suriye'den çekilecek ya da İsrail ile açık bir savaşa girmek zorunda kalacak. Her iki seçenek de işine gelmiyor. Bu nedenle de tribünlere oynuyor! Kaçamak akınlara karşı şamar oğlanı gibi davranıyor!

Suriye'de açık bir hesaplaşma halinde Batılı güçler İsrail'i kollar mı yoksa yalnız başına mı bırakırlar ve başının çaresine baksın mı derler? Kendi döküğünü tamir etsin diye mi mukabele ederler? İsrail'i cüretkar kılan husus budur. Savaşın coğrafyasının genişlemesi İran'ın arkasının açılması demektir. Bu yüzden de İran esip gürlese de gereğini yapamıyor. İran karanlıkta dövüşü sever. Hava aydınlanınca pozisyonu açığa çıkar.

İran sonuçta ne kendisini ne de dostlarını savunabiliyor. Şarku'l Avsat eski yazarlarından Muhyiddin Lazikani, Han Yunus belgelerinden bahsediyor. Yediot Aharonot ya da ynetnews'in ele geçirdiği belgelere göre Hizbullah ve İran söz verdiği halde Hamas'ın arkasında durmuyor ve sözünü tutmuyor. Kısaca kalleşlik ederek yalnız bırakıyor! Gazze ile İsrail arasında bir savaş çıkması halinde kuzey cephesini hareketlendirecekleri sözünü vermiş vadesi gelince de sözünün arkasında durmamış! Acem oyunu dedikleri şey bu olsa gerek! Hamas savaşsın ama Hizbullah rezerv olarak kalsın hesabındalar! Gazze ile birlikte hareket etme senaryosuna Fethü Celil Çatışması adını vermişler. Lakin 7 Ekim tarihinde Aksa Tufanı başladıktan sonra İran ile Hizbullah sözlerini unutmuş. Hatta İsrail Şam'daki diplomatik mevzilerini vursa bile suskun kalmayı çıkarlarına uygun bulmuşlar. Yahya Sinvar Hizbullah'tan kuzey cephesini açacaklarına dair bizzat teminat almış. Birleşik Alanlar teorisine göre Hamas Hizbullah'ın kurusıkı sözlerine güvenmiş. Sınama düzeyinde Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah selefi Humeyni gibi acı kaseden içmiş. Böylece İsrail Hamas'ı tek başına yakalamış ve Gazze'ye çullanmış. Orantısız güç kullanarak Gazze ile Han Yunus'u yerle bir etmiş ve Gazze Şeridi'ni yaşanmaz hale getirmiş! Hayat belirtilerini ve damarlarını kurutmuştur. İran ile Hizbullah'ın ihaneti karşısında bedelini Filistinliler ödemiştir. Bu arada Hamas da hesap hatası yapmıştır. Birleşik kaplar veya ortak alanın bir parçası Suriye direnişidir. Onu bırakıp Esat'ın yanında duran İran'la gönül birliği etmiştir. Zor zamanda İran onu yalnız bırakmıştır. Nitekim onların karakteri ihanet ve yüzüstü bırakmaktır. İran'a inananlar inanmaya devam etsinler, nasıl olsa bir gün gerçeklerin ortayla çıkma gibi bir huyu vardır. Bunların Suriye halkına ihanet ettikleri ve Filistin halkını yüzüstü bıraktıkları bir gün bütün çıplaklığıyla anlaşılacaktır. İran muhipleri bunu da bir yere not etsinler.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN