Arama

Mustafa Özcan
Mart 16, 2020
Suriye devriminin kelebek etkisi!

Baba Hafız Esat'ın gedikli savunma bakanı olan Mustafa Tlass Paris'e yerleşen oğlu Firas'a söylemiş olmalı: Muhalifler Suriye rejimini deviremezler zira arkasında dünya düzeni var. Bu benim yıllar önce attığım bir tweet mesajını doğrular mahiyettedir: Suriye rejimini kazdık altından dünya düzeni çıktı! Onuncu (10) yılına basan ve küresel bir çekişme alanı haline gelen Suriye meselesi bu tespitleri doğrulamaktadır. Suriye dünya düzeninin aktörleri açısından hem bir kaldıraç hem de bir indirme aracıdır. Allah'ın isimlerinden rafi ve hafid isminin tecelli ettiği meydanlardan birisidir. Allah dilediğini aziz dilediğini de zelil kılar. Süreçten koptuğumuzda bazen bu sonuçları fark edemeyiz. Halbuki gözümüzün önünde cereyan etmektedir. Nitekim ayette bu husus teyit edilmektedir: De ki: "Ey mülkün gerçek sahibi olan Allahım! Mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltirsin, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Hiç kuşku yok ki sen her şeye kādirsin." (Al-i İmran: 26).

Suriye'de 10 yıllık çekişme süresi içinde görünür ve görünmez gelişmeler yaşandı. Bu görünür ve görünmez gelişmeleri Üssü's Sira Fi'ş Şam adlı twitter hesabı şöyle özetlemiş: Suriye Devrimi İngiltere'yi AB haziresinden veya çitinden çıkardı. İran'ı ABD ile birlikte çekişmeli hale getirdi. Rus silah borsasını veya piyasasını ve pazarını vurdu ve Türkiye'yi bölgesel bir güç haline getirdi. İslam'ın sırtında bir tufeyli ve asalak konumunda olan IŞİD, Kaide gibi örgütleri sonsuza dek denklem dışına çıkardı ve yere serdi, sahadan sildi attı. Karşı devrimci güçleri ( Mısır, Suudi Arabistan, BAE gibi) zorladı ve yordu. Batılı değerlerin değerini kaybettiğini ilan etti, gözler önüne serdi ve Batı'nın insani değerler iddiasını yerle bir etti. Çöpe attı. Küresel anlamda enerji savaşlarını tetikledi. Velhasıl Suriye meselesi dünyayı altüst etti. Demek ki Suriye devrimi konusunda sabırsız davrandık, etkilerini anlayamadık ama küresel bir sarsıntıya neden olduğu kesin. Burada İngiltere'nin AB'den ayrılma sürecini ifade eden Brexit dışında görünmez bir etkiden bahsedilemez. Ötekilerin etkisi hepsi görülür nitelikte. Obama döneminde ABD ile İran zımni olarak Suriye'de ortak durumundaydılar. Daha doğrusu Samir el Hileyvi adlı Suriyeli yorumcunun(birlikte katıldığımız Hades programında( 13 00 13 50 15 Mart 2020 AlHadath ) belirttiği gibi esasında Obama idaresi İran ardından Rusya'yı da Suriye'ye buyur etmiştir. Trump geldikten sonra Rusya ile Suriye mutabakatı devam etmiş ama nükleer anlaşmanın tek taraflı rafa kaldırılması ile Trump ile İran'ın bölgesel ortaklığı sarsılmıştır. Samir el Hileyvi'nin ifadesiyle Obama'nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Ben Rhodes gibiler Suriye üzerinde İran ile Obama idaresi arasında bir muvazaa hali yaşandığını ifade etmişlerdir. Yine Rhodes'in Hatıratından öğrendiğimize göre Obama'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeleri hep gergin bir havada seyretmiştir. Oysa ki karşı ağırlığın temsilcisi olan Zarif itirafında o dönem John Kerry ile eşinden daha fazla görüştüğünü itiraf etmiştir. Böylece nükleer anlaşmayı ve zaten zımni olarak yürürlükte olan bölgesel mutabakatı resmiyete dökmüşlerdir.

Tarih tekerrürden ibarettir zira 1957 yılında Amerikalı ortaklarımız Adnan Menderes ile birlikte hareket etmek yerine Nasır ile birlikte hareket etmeyi yeğleyerek Birleşik Arap Cumhuriyeti adı altında Suriye'nin önce Mısır'ın ardından da azınlıkların kucağına düşmesine vesile ve önayak olmuşlardır. Yani ABD'nin Suriye halkına ihaneti müsecceldir. Ardından da bu süreç darbeler ve Baas yoluyla Suriye'nin azınlıkların eline düşmesine vesile olmuştur. Nasır ile birlikte Suriye'yi azınlıkların eline düşüren ABD bu defa da Suriye'de İsrail yanlısı azınlık Esat rejimini korumak için önce İran ardından da Putin'i seferber etmiştir.

27 Şubat sonrası Türk drone uçaklarının devreye girmesiyle birlikte savaşın seyri değişmiş ve Rus menşeli uçaklar kolay hedef olmuş ve ayrıca Rus imalatı hava savunma sistemleri İHA ve SİHA'lar sayesinde etkisiz hale getirilmiş ve devre dışı bırakılmıştır. Rus savaş aygıtları savaş sahnesinde rezil duruma düşmüşlerdir. Bu da mikro savaş teknolojisiyle birlikte Rusya'nın pabucunu dama atmış ve silah satış pazarına kesat getirmiştir. Şam önce İran'ı sonra da Rusya'yı bitirme noktasına getirecektir. Türkiye ise bu süreçte savaş deneyimiyle yükselme dönemine şahit olmaktadır. Türkiye'nin yükselme sahnesi Şam'dır. Türkiye'nin Afrin ve ardından İdlip'teki askeri başarıları dostu sevindirmiş düşmanı da üzmüştür. Abdullah Muhaysini'nin dediği gibi Türkler İslam düşmanlarına karşı Allah'ın çekilmiş kılıcıdır. Şam fatihleri Ebu Ubeyde bin Cerrah gibilerle birlikte Halit Bin Velid'in çoğul haldir. Türkiye Şam mücadelesinin ilk on yılında bölgesel bir güç oldu ise kalan birkaç yıl içinde de küresel güç haline gelecektir. Şam zamana yayılan kelebek etkisiyle birlikte dünya düzenini bizim lehimize kemirmekte ve aşındırmaktadır. Allah'ın düşmanlarını Şam'a çekmekte ve orada işini bitirmektedir. Suriye nedeniyle İran içeride ve dışarıda bitmiş vaziyettedir daha doğrusu Şii hilali projesi ilk on yılda sona ermiştir. Sırasıyla yeni Çar Putin Rusyası ile Siyonizm de bu süreçte tacını tahtını kaybedecektir. Şam devriminin bereketlerinden birisi de kene gibi İslam bünyesine yapışmış fikri ve örgütsel sülükleri, asalakları vücudundan temizleyip atmasıdır. IŞİD ile Kaide gibi asalak fikirler ve örgütler Şam devrimine musallat olmuşlar lakin kısa sürede denklem dışı kalmışlar ve çözülmüşlerdir. Yine 2013 tarihi itibarıyla Fransız Devriminden sonra kıta Avrupa'sının kraliyet güçleri gibi hareket eden ve halkın iradesini çelmek isteyen Körfez emirlikleri de 2020 yılına gelindiğinde takattan ve çaptan düşmüşlerdir. Tek nefes hale gelmişlerdir. Mısır, BAE ve Suudi Arabistan rejimleri arzi ve semavi afetlerin kıskacında adeta can çekişmektedir. Mısır rejimi bölgesel maceralara atılırken Nil Nehri üzerindeki Rönesans Barajı nedeniyle Etiyopya ile Sudan arasında sıkışıp kalmıştır. Esat rejimi gibi bunların da foyası ortaya çıkmıştır.

Suriye bataklığına gömülen değerlerden birisi de Batılı değerlerdir. En son bunun kırıntıları Meriç Nehri boyunca Yunanistan kıyılarına vurmuş, sularına gömülmüştür. İnsan haklarından dem vuran Batılı ülkelerin süngüleri ve iddiaları düşmüş ve yerle bir olmuştur. Suriyeli gizli savaş suçları tanığı Sezar (Caesar ) Amerikan Kongresinde Amerikalıların ikiyüzlülüğünü yüzlerine vurmuştur. Trajedilerine seyirci kaldıklarını yüzlerine vurmuştur. ABD Rusya'yı davet etmeden evvel Suriyeli muhaliflere silah ambargosu koyduğu gibi aynı zamanda ardından da bizzat püskürtülmeleri için ittifaklara girmiştir. Batı'nın değerleri Suriye'de çökmüş veya mihenge vurulmuş ve sahte çıkmıştır.

2011 yılında Arap Baharır üzgarının yaladığı liderlerin hepsi aramızdan ayrıldı. Kaddafi, Ali Abdullah Salih, Zeynelabidin Bin Ali ve en son Mübarek kanlı ya da kansız bir bicimde aramızdan ayrıldılar.

Esat'ın gidişi dünya düzeninin gidişi olacaktır. Beklediğimize ve sabrımıza değecektir. İşte o andan itibaren Müslümanlar yeni dünya düzenini kurmaya başlayacaklar. Kudüs'ün Yahudilere değil Müslümanlara merkez üssü olduğu bir dünya düzeni. Hazreti Peygamber Şam için 'ukru daru'l Müslimin fi ahir zaman' buyurmaktadır. Mescid-i Aksa ribat alanı Şam ise ahir zamanda Guta'sı ile birlikte Müslümanların otağı olacaktır. Çoğu gitti azı kaldı. 'Şam halkı helak olursa ümmetimde hayır gelmez' gibi hadisler bu mazlum halkın durumunu ve misyonunu yansıtmakta ve ortaya koymaktadır.

Bugünkü dünya düzeni adalete inanmıyor. Hakka hukuka inanmıyor. Sadece güce tapınıyor. Suriye'de adalete inanan bir düzen kurulacak ve bu düzen bütün dünyayı etkisi altına alacaktır. Bu suretle Arap Baharı da hem madden hem de manen zafere ulaşacaktır. Bu mağlupların zaferi olacaktır. Aşamalı sonuçları ortadadır. Nihai sonuçlarını da bekliyoruz.

Kelebek etkisini hiç böyle düşünmemiştik, değil mi?

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN