Arama

Mustafa Özcan
Mart 10, 2020
Musul’dan İstanbul’a

Raid Salah'ın yardımcısı Kemal Hatip Selahaddin Eyyübi'nin vefatının sene-i devriyesinde vermiş olduğu hutbede (6/3/2020) İslam aleminin içinde bulunduğu son durumunu anlatmıştır. Özellikle de Mescid-i Aksa'nın kurtuluşunun ya güney cephesinden ya da kuzey cephesi üzerinden gerçekleşeceğini lakin bugün güney cephesini temsil eden Mısır'ın Camp David anlaşmasıyla bağlandığını, atıl hale getirildiğini kuzey cephesinin yani Suriye'nin de İran tarafından etkisiz bırakıldığını ifade etmektedir.

Esasında bütün komşu ülkeler güvenlik anlaşmaları üzerinden İsrail'e hizmet eder hale gelmişlerdir. Mısır 1979 yılından beri, Suriye rejimi ise 1973 yılından beri yani mütareke anlaşmasıyla fedailere göz açtırmayacağını İsrail'e taahhüt etmiştir ve bu taahhüdüne de uygulamada da bu taahhüdüne sadık kalmıştır. Arafat ile arkadaşları ise 1994 yılından itibaren İsrail'in taşeronu haline gelmişlerdir. Güvenlik koordinasyonu anlaşmalarıyla birlikte Filistin yönetimi İsrail'e hizmet etmekte ve potansiyel olarak ona zarar verebilecek fedaileri israile ihbar etmektedir. Bir zamanlar İzak Rabin'in Arafat 'bizim taşeronumuzdur 'ifadesi fiilen tahakkuk etmiş ve güvenlik koordinasyon anlaşmasıyla hayata geçirilmiştir. Şimdi bu işbirlikçi rejimi Mahmut Abbas ve arkadaşları sürdürmektedir.

Kemal Hatip ilgili hutbesinde Haçlı seferlerinin Anadolu'yu yararak Şam diyarına ulaştığını ve onlara ilk karşı çıkan yöneticinin Musul Atabeyi İmadüddin Zengi olduğunu ifade etmektedir. Atabeyler Büyük Selçukluların uzantısı konumundadırlar. Bununla birlikte İmadüddin Zengi Batiniler tarafından öldürülmüştür. O dönemde Batiniler İsmaili fırkasına verilen genel isimdir. Kemal Hatip günümüzde Batinilerin On İki İmamcı (İsna Aşeri) Şiilere tekabül ettiğini ve bunların İslam aleminin ayağına sürekli çelme attıklarını ifade etmektedir.

Anadolu üzerinden 1090 yılında Şam'a sarkan Haçlılar Fatimilerin gevşek tutumu nedeniyle Kudüs'ü ele geçirmişlerdir. Kudüs'ü silah sıkmadan Haçlılara terk ederler ve Fatimilere ait kolluk güçleri Haçlılar gelmeden sıvışırlar, şehri terk ederler. Böylece savunmasız ahali Haçlıların eline düşer. Haçlı savleti karşısında halk çaresiz kalır ve Mescid-i Aksa ve avlusuna doldurdukları 90 bin kadar ahaliyi kılıçtan geçirirler ve Mescid-i Aksa kan revan içinde kalır. Mescid-i Aksa ve avlusu neredeyse atların dizlerine kadar kana bulanır. Burada Fatimiler İslam ümmetine kalleşlik etmişlerdir. Ardından Batini fırkalar Filistin'i kurtarmak için cihat hamlesini başlatan İmadüddin Zengi'yi öldürürler. Adeta Batiniler Haçlıların kılıcı hükmünde ve tampon gücüdürler. 1501 yılından itibaren de Safeviliğin etkisine giren İran İslam düşmanların işlevsel gücü olmuştur. Tarih tekerrürden ibarettir ve 1967 yılında Hafız Esat Suriye savunma bakanıdır. İsrail'in saldırısından bir süre önce Suriye güçleri Golan Tepelerini tahliye ederler. Ortada bir muvazaa vardır ve İsrail güçlerinin girmesine 24 saat kala Golan Tepelerinin düştüğü ilan edilir! Halbuki, bir saçma ve kurşun atmadan Esat komutasındaki Suriye askerleri geri çekilmiştir. Suriye'yi yönetme karşılığında dönemin savunma bakanı Hafız Esat Rıfat Esat'ı aracı yaparak Golan Tepelerini İsrail'e satmıştır. Kimileri bu satıştan simsarlık payı olarak Esat ailesinin 100 milyon dolar kimileri de yarım milyar dolar aldığı kanaatindedir. Rakamlar değişse de ihanet değişmez. Fatimilerin Kudüs'te yaptıklarını Esat ailesi Golan Tepeleri'nde yapmıştır. Meymun Kaddah'ın izinden giden Beşşar Esat da Suriye'yi İran ile Rusya'ya peşkeş çekmiştir. Böylece güney cephesini hareketsiz hale getiren Camp David anlaşmasından sonra kuzey cephesini de günümüzün Batini zümreleri atıl ve hareketsiz hale getirmiştir. Osmanlı sonrası Türkiye cephesi de atıl hale getirilmiştir.

Kemal Hatip İmadüddin Zengi'nin tamamlayamadığı süreci oğlu Nureddin Zengi'nin olgunlaştırdığını, ardından Selahaddin Eyyübi süreci kemale erdirdiğini ve tamamladığını ifade etmiştir. Selahaddin Eyyübi'nin vefat yıl dönümüne denk gelen hutbesinde Kemal Hatip günümüzde Musul Atabeyliğinin yerini Türkiye'nin aldığını veya alma aşamasında olduğunu ifade etmektedir. Musul Atabeyliği ile Büyük Selçuklu ilişkisi ne ise Osmanlı ile Türkiye münasebeti de o'dur. Kemal Hatip ayrca Selahaddin Eyyübi döneminde manevi havanın da olgunlaştığını Gazali ve Abdulkadir-i Geylani ekollerinin manevi havayı cihat için kıvama getirdiklerini hatırlatmıştır.

Selahaddin Eyyübi döneminde Musul'la başlayan süreç ve hat Antakya, Halep ve Kahire üzerinden yine Şam'ı dolaşarak hedefine yani Kudüs'e ulaşmıştır. Bugün ise Musul yerine İstanbul hattı üzerinden İdlip ve güneye doğru akarak ve sarkarak Kudüs'e kadar ulaşacaktır. Selahaddin Eyyübi'nin hakimiyeti Yemen'e kadar ulaşmıştır. Günümüzde de İslam birliği bu bölgeyi yeniden kuşatacak ve kanatları altına alacaktır. Kemal Hatip Suriye ile Mısır cephelerinin nötr ve etkisiz hale getirildiğini yerlerini Türkiye'nin aldığını kaydetmektedir (https://www.youtube.com/watch?v=gR-gL3Hxwdk). Böylece Şam ile Mısır'ın kayıp rolü Türkiye'ye geçmiş oldu. Kemal Hatip Arap liderlerini 'ilc-uluç/yerel gavurlar' olarak tanımlıyor. Bu ifadeyi daha önce Saddam Hüseyin'in propaganda bakanı Muhammed es Sahaf Amerikalı işgalciler için kullanmıştır.. Hazreti Ömer de 'uluc' ifadesini vaktiyle Persler için kullanmıştır. Vahşi eşeklere ve acemlerin gayri Müslimlerine ilc/uluc denmektedir.

Moritanyalı büyük alim Muhammed Hasan Vild ed Dedo da Kemal Hatip gibi düşünüyor sadece Mısır ile Suriye'nin değil bütün Arapların davayı sattıklarını söylüyor ve yerlerine Türkiye'nin geçtiğini ifade ediyor. Suriye'de Türkiye'nin hak tarafı temsil ettiğini ve Mehmetçik'ten ölenlerin şehit olduğunu karşı taraftan ölenlerin ise heder olduklarını ifade etmektedir.

Ed Dedo Suriye'deki durumu şu ayetin ışığında kavramak gerektiğini telkin ediyor: Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: 'Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla' diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN