Arama

Mustafa Özcan
Haziran 10, 2019
İsrail din devleti midir?

İsrail bir Yahudi devletidir ama bir Musevi devleti değildir ve istese de olamaz. Sebebi, kuruluş felsefesinde ve düzeninde yatmaktadır. Irkçılığa dayanan bir ulus devletidir ve ulus devletine vasfına nazaran ideolojisine ya da felsefesine Siyonizm denmiştir. Gayesi semavi değil arzidir. Gökle değil yerle bağlantılıdır. Kur'an'da yer alan 'Hablun minallahi ve hablu'm minessasi/Allah'ın ipi, beşerin ipi' ifadesi buna tanık ve natıktır. Dini anlamda ise bir uzlaşma devletidir. Kısaca dini kesimlerle laiklerin birlikte yaşam üzerine kurdukları, anlaştıkları bir devlettir. Modus vivendi tarzı, anlayışı üzerine kaim, kurulu bir devlettir. "Modus vivendi "yaşam tarzı" veya "yaşam tarzı" anlamına gelen Latince bir cümledir. Genellikle, çatışan grup ve partilerin barış içinde bir arada yaşamalarını sağlayan bir düzenleme veya anlaşma anlamına gelir. Devletin rejimi Yahudiliğe dayanmaktadır, Musevilik ise özerk bir alana tekabül eder. Bu alamda İsrail devleti hecin yani çift yapılı, senevi ve düalist karakterli bir devlettir. Musevi hale gelmesi asla mümkün değildir. Zira kuruluşu arızalıdır ve Museviliğe göre Siyonizm bir bidat akımını temsil etmekte ve devlet bidat yani dinde sonradan oluşturulan, uydurulan bir anlayış üzerine veya tarz üzerine şekillenmiştir.

İsrail Başbakanı Netanyahu, Eğitim Bakanı Naftali Bennett ile Adalet Bakanı Ayelet Şaked'i görevden almıştı. Adalet Bakanlığı için yeni görevlendirme İsrail'in yapısını ve karakterini ortaya koyan turnusol kağıdı oldu. Bu post dincilerle laiklerin çekişme alanı haline geldi. Sonunda Netanyahu umulmayanı yaptı ve bu boş makama eşcinsel birisini atadı. Halbuki, dinci kanadın umudu veya İsrail'i aynı zamanda bir Musevi devleti haline getirmek isteyenlerin umudu farklı idi. Onlara göre artık Kral Şeriatına ya da Davud yasalarına geçilmesinin vakti gelmişti ve adalet bakanlığı postu da bunu yapacak birisine devredilmeli idi. İsrailli siyasetçi ve aynı zamanda Tkuma Lideri ve Birleşik Sağ blokundan (URWP) Knesset üyesi Bezalel Yoel Smotrich artık açıkça İsrail'in bir Musevi devletine dönüştürülmesi gereğinden söz edebiliyor. Muhalefet partileri ve özellikle yeni yeni yıldızı parlayan Mavi ile Beyaz Partisi Başkanı Yair Lapid bunun bir irtica girişimi ve çağrısı olduğunu söylemektedir. Kimsenin buna izin vermeyeceğini ve İsrail'in halacha ile yönetilen bir devlete dönüşemeyeceğini söylemiştir. İşçi Partisi milletvekili Shelly Yachimovich de halacha yasalarının recm yani taşlama cezası anlamına geldiğini ve boşama hakkını erkeklere verdiğini ya da tek yanlı olarak serkeşlik halinde erkeklere kadınları boşama hakkı tanıdığını hatırlatmaktadır. İsrail toplumunun buna hazır ve yatkın olmadığını da sözlerine ilave etmektedir. Keza halacha'nın eşcinselliği yasakladığını da hatırlatmaktadır. İsrail'in çifte cinsiyetli bir devlet olması gibi toplumu da eşcinsel eğilimlidir. Veya hatırı sayılır düzeyde bir eşcinsel topluluğu barındırmakta ve onlara ev sahipliği yapmaktadır. İsrail hem kurulduğu dönemden daha ziyade dini anlamda mutaassıptır hem de o oranda dinden uzaktır. İsrail iki zıt istikamette seyreden ve birbiriyle çarpışmaya doğru yuvarlanan iki kitleyi temsil etmektedir. Tezat ama doğru. Sol eğilimli Meretz Partisi Başkanı Tamar Zandberg de maskenin düştüğünü ve kelin göründüğünü ve halacha ya da Davud yasalarına dönüşü istemenin çılgınca, akılsız bir vizyon (insane vision) olduğunu savunmuştur ve Smotrich gibi çılgınların, kaçıkların seçim sistem ve süreçlerinden dışlanmalarını, uzak tutulmasını talep etmiştir. Onlara göre İsrail bir Yahudi devleti olduğu kadar aynı zamanda bir demokratik devlettir. Bunlarla zoru olan İsrail'de politika yapmamalıdır.

Bununla birlikte Netanyahu da dahil olmak üzere İsrail'in kurucu ataları bu ülkeyi yeteri kadar Yahudileştirmeye çaba harcadılarsa da Musevileştirmek için kıllarını kıpırdatmadılar. Sadece dinci bloklara veya cemaatlere daha fazla taviz verdiler, önlerini açtılar. Filistin'de yayılma politikasını fiiliyata geçirmeyi onlara havale ettiler. Batı'nın Sünni dünyayı terbiye ve tenkil etmeyi İran'a havale etmesi gibi. Dinci kanadın önünü açmak sadece Filistinlilerle İsrail devleti arasında tezadı artırmadı aynı zamanda Yahudilerin kendi arasında da uyumsuzluğu ve belirsizliği artırdı. Dinci cemaatleri desteklemek iki uçlu bir silah. Nitekim Rabin bunun kurbanı olmuştur. Dinci ve laik hatların kızışması yıkıcı etkiler doğurmaktadır. Bir ucu Filistinlilere dokunsa da diğer ucu doğrudan İsrail ve kuruluş düzenini hedef almaktadır. İsrail'de dini alan genişledikçe çatallaşma ve kutuplaşma da artıyor. Laik kesim her iki anmamda da geriliyor. Nitekim, 1967 6 Gün Savaşı'ndan sonra İsrail bir taraftan sağın yükselişine diğer taraftan dincilerin yükselişine tanık olmuş ve bunlar adeta İsrail'i kuran sol aklı veya sol akımı kuruttu ve bertaraf ettiler.

İsrail eğreti olarak kurulmuştur ve tuğlalarını oynattığınızda yapısı elinizde kalabilir. Dini cemaatlerin yükselişi bu yapıyı aşındırmaktadır. En son bunun testi adalet bakanlığı koltuğuna yeni atamayla birlikte yaşanmıştır.

Bezalel Smotrich ülkenin Davud günlerine geri dönmesini ve yasa olarak Tevrat'ı veya ondan mülhem dini yasaları benimsemesi gerektiğini savunuyor. Dini öğreti ve yasaların yürürlükteki sisteme göre daha üstün olduğunu ifade etmektedir. Smotrich İsrail adalet sisteminin Yahudi yasalarını benimsemesi gerektiğini savunmaktadır. Netanyahu ise, ülkeyi yeniden seçimlere götürmeye zorlayan dini sağa içerledi ve kısmen cephe aldı ve bu nedenle de adalet bakanlığı koltuğunu bir eşcinsele teslim etti. Böylece birlikte yükselen dini sağ ile seküler sağın sanıldığı kadar da bir bütün olmadıklarını ve ayrışma çizgisine sürüklendiklerini gördük. Bu bölünmeyi daha ileri götürenler var. Eski Mossad başkanları dini kanadın daha fazla egemen hale gelmesiyle İsrail'in parçalanabileceğini ya da Batı'nın desteğinden mahrum olarak yok olabileceğini öngörüyorlar. İsrail için tehlike çanları çalıyor. Son İsrail seçimleri İsrail sağı içindeki bölünmeyi de ortaya koydu. Kur'an, haklarında 'Besuhum beynehum şedit' ifadesini kullanır. Aralarında çekişme çetindir. Kısaca Bezalel Smotrich ve kafadarları Tevrat'a dayalı adalet sistemini canlandırmak ve ihya etmek istiyorlar. Bunun yolu da adalet bakanlığını ele geçirmekten geçiyor. Lakin karşılarına 'dinci' görünen Netanyahu çıktı! Bu süreci başlatmak için Smotrich kendisini Ayelet Şaked (Shaked)'den boşalan adalet bakanlığı koltuğuna 17 Eylül'de yenilenecek seçimlere kadar geçici olarak atamasını istemekte idi. Davud adına bu koltuğa talip olmuştur. Smotrich haham mahkemelerine yüksek statü tanınmasını ve İsrail'in 'halacha state' yani şeriat devleti haline getirilmesini talep etmektedir.

Netanyahu ise bu posta beklenmedik bir biçimde Tevrat şeriatçısı Bezalel Smotrich yerine dincilere nispet olsun diye eşcinsel Amir Ohana'yı atadı. Şimdilik vekaleten bu görevi sürdürecek Ohana, bugüne dek İsrail'in eşcinsel olduğunu açıklamış ilk bakanı oldu. 43 yaşındaki Ohana, Başbakan Netanyahu'ya sadık bir isim olarak tanınıyor. Ohana ayrıca eşcinsel haklarını savunan bir aktivist. Eşcinsellerin evliliklerine yasal statü verilmesini de destekliyor. İsrail'de, yurtdışında yapılan evlilikler dışında eşcinsel evlilikler tanınmıyor. Ülkede Ortodoks Yahudi gruplar eşcinsellere sıcak bakmıyor ancak İsrail'de eşcinselleri koruyan güçlü yasalar da var.

İsrail, kurulduğu gibi bidat üzerinde yani modus vivendi çizgisinde ilerleyecek, yoluna devam edecek ya da bölünecek ve kendi içinde yok olacak.

Bakanlık düzeyinde ilk eşcinsel atamanın yapıldığı İsrail'de aynı günlerde onur yürüyüşü yapıldı. 200 bin kişinin katıldığı bu yürüyüşe eşcinseller gövde gösterisi yaptı ve on binlerce eşcinsel sokaklara döküldü. İsrail çatışma ve savaşlarla anılan imajını düzeltmek için 2005 yılında başlatılan bir kampanya çerçevesinde her yıl Onur Yürüyüşü Haftası düzenliyor.

İsrail'in önünde sadece iki seçenek bulunuyor. Ya İsrail Buhtunsasır döneminde olduğu gibi dışarıdan akınlarla yok olacak ya da Hazreti Süleyman sonrasında oğulları arasında olduğu gibi kendi içinde kanatlara ayrışarak ve dağılacak.

İsrail'deki kurucu iradenin ve tarihi uzlaşmanın tarafları yani dincilerle laikler arasında boşluk çok derin, muvasala yani dolgu yolu ile doldurma ve kavuşturma imkanı bulunmuyor. Ya birlikte yaşayacaklar ya da yenişmek, birbirine galebe çalmak isterken birlikte yok olacaklar.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN