Arama

Mustafa Özcan
Ocak 21, 2019
Güvenli bölge siyasal çözüme rezerv edildi

Cumhuriyetçi Parti'den Amerikalı Senatör Lindsey Graham Türkiye'ye geldi. Üst düzeyde kabul gördü ve güvenli bölge meselesini yetkililerle enine boyuna ele aldı. Bolton'un yapmak istediğini o yaptı ve misyonunu bihakkın yerine getirdi. Fiilen Bolton'a vekâlet etmiş oldu, boşluğunu doldurdu. Basına yansıdıklarından anladığımız kadarıyla güvenli bölge ile ilgili vizyonunun mahiyeti şu: Güvenli bölge Türkiye'nin güvenlik kaygılarını gidermeye çalışacak, ihtiyaçlarına hitap edecek. İkinci olarak, DEAŞ ve İran nüfuz ve yayılmasına karşı da dalga kıran ve cephe olacak. Türkiye'nin milli kaygıları konusunda PYD'nin PKK'nın uzantısı, taşeronu olduğunu kabul ediyor ve iki ülke arasında kara kedi rolü oynadığını doğruluyor. Bu belayı Türkiye'nin başına Obama idaresinin sardığını da açıkça ifade ediyor. 'Bu kâbus Obama idaresinin ürünüdür' diyor. Yeni nesil Lawrance'lerden biri olarak anılan McGurk bu dönemin ürünlerinden birisiydi. Graham iki ülke ilişkilerinin önünü açmak için Obama idaresinin kalıntılarından birisi olan bu sakil PYD mirasının ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çiziyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Moskova ziyareti öncesi bunlar ince ayar mesajlar.

PYD konusunda ara formül öneriyor. Şöyle ki Türkiye'nin güvenlik kaygısı olarak PYD tehdidinin izale edilmesini isterken DEAŞ'a karşı ortaklığın da vefası gereği ödüllendirilmese bile gözetilmesi gerektiğini ifade ediyor. Belli ki yeni Amerikan vizyonunda Türkiye'nin kaygıları öne çıkıyor, ağır basıyor. PYD baş ağrısından kurtulmak için de ara formüller aranıyor. Önceki tekliflerde güvenli bölgede PYD veya SDG güçlerinin de yer alması tezi işleniyordu. Yeni vizyonda Graham, 'amacımız çıkardığımız problemi düzeltmektir' diyor. Obama idaresi döneminde de ikrar ettiği gibi PYD PKK'nın kollarından biri daha doğrusu Suriye kolundan ibarettir. Ankara'da bu görüşünü tekrarlamış ve en azından YPG'nin siyasi kolunun PKK ile bağlantılı olduğunu kabul etmiştir.

Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Abdurrahman Mustafa, Lindsey Graham'la görüşmesinde PYD kurmaylarının talimatlarını Kandil'den PKK liderlerinden aldığını ifade etmiştir. Ötesinde de Abdurrahman Mustafa ABD'nin çekilmeyi Türkiye ile koordine etmesi gerektiğinin altını çizmiştir. PYD pürüzüne rağmen Ankara ile Washington arasında Suriye'nin geleceğine dair ortak bir vizyon ve potansiyel anlayış birliği vardır. Bu da siyasi çözümdür. Moskova siyasi çözümü oldubitti ile Esat üzerinden kotarmaya, üretmeye, yürütmeye çalışıyor, ABD ise siyasi çözümde masada eli olması için sahada da var olmanın gerekliliğine inanıyor. Bu durum Rusya'yı ve hırslarını da gemleyecektir. İran'a karşı Tanaf Askeri Üssündeki varlığını sürdürse de Türkiye ile birlikte kuzeyde de var olmak istiyor. Bu hususta Lindsey Graham'ın sözleri kuşkuya mahal bırakmayacak derecede açıktı. Kısaca siyasi çözüme kadar kuzeyde kurulması tasarlanan tampon veya güvenli bölgenin ayakta kalmasını öngörüyor. Kısaca barış görüşmeleri sona erinceye kadar ABD bölgeyi Türkiye ile birlikte rezerv olarak elinde tutmayı tasarlıyor. Graham'ın açıklamalarından anlaşılan budur. Lindsey Graham hem Muhammed Bin Selman hem de Beşşar Esat konusunda oldukça hassas. Esat'ın savaş suçu işlediğini düşünüyor. Bu yönde Ankara'da verdiği mesajlarından bir demet şöyle: "PKK, ABD nazarında bir terör örgütü. YPG'nin siyasi kolu PKK ile bağlantılı. Kanıtlar açık ve net. Müttefik Türkiye için açtığımız problemi çözmeliyiz. Bizimle DEAŞ'a karşı savaşanlara da bir şeyler borçluyuz. İlerlemek için şansımız var, hatalarımızı düzeltmek için zamanımız tükeniyor, bu yüzden buradayım. Obama YPG'yi silahlandırarak Türkiye için kâbus oluşturdu, Trump, bu sorunu Türkiye'nin kucağına bırakmadan çözmenin bir yolunu bulmalı.

General Dunford'un YPG'nin Türkiye'den uzaklaştırılması, ağır silahların alınması konusunda Türk askerleriyle çalıştığı bir plan var. Münbiç yol haritası uygulanırsa, Fırat'ın doğusunda tampon bölge olur. Trump'ın çekilme sürecini yavaşlatarak Münbiç yol haritasına odaklanmasını umuyorum. Münbiç Cenevre'ye gidişin ilk basamağı. Güvenli bölge Türkiye'nin güvenliği için kurulacak. Münbiç konusu çözülmeden güvenli bölge gerçekleşemeyecek. Bizim ABD olarak yapmamız gereken, Münbiç yol haritasını hayata geçirmek. Bunlar da ortak devriye, YPG'nin Münbiç'ten uzaklaştırılması, sonrasında Fırat'ın doğusuna uzanan bir tampon bölge. Münbiç düşerse oradaki problem arka bahçemize gelir. Şayet Münbiç başarılı olursa bu düşmana karşı bir zafer olur.

Ben ve birçok Amerikan Kongre üyesi Esad'ın bir savaş suçlusu olduğunu düşünüyoruz. Amaç çatışmayı sonlandırmak, Cenevre'ye giderek, yeni bir anlaşma sağlamak, anayasanın yazımı ve sonrasında seçimleri gerçekleştirmek. İşte hedefimiz bu…"

Anlaşıldığı üzere ABD'nin amacı Türkiye'nin kaygılarına cevap veya karşılık vermekten ziyade savaş sonrası kurulacak masada yerini almak ve bunun için kozlar elde etmek. İşin bir parçası ya da bahanesi Türkiye'nin kaygıları olsa da gerçek amaç Suriye'nin geleceğini şekillendirme pazarlıklarında masaya güçlü bir biçimde oturmak. Doğrusu siyasi çözüm noktasında Ankara'nın yaklaşımları Moskova'dan Washington'a daha yakın. Son kertede bu vizyon ya da yol haritası Suriyeli muhaliflerin yaklaşımlarını da yansıtıyor ve aksettiriyor. ABD, PYD ile ortaklığı terk etse Suriye'de daha yapıcı bir pozisyona bürünecek ve kartları da güçlenecek.

Suriye'de ve bölgede İran ve Rusya nüfuzuyla mücadele etmenin yolu doğru noktadan başlamaktan geçiyor! ABD'nin Türkiye'den 8 yıl sonra birden tampon veya güvenli bölge projesini keşfetmesi, hatırlaması boşuna değil!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN