Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Mart 5, 2024
Abdestli olmak: Huşû içinde bir namazın anahtarı
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Bundan önceki yazımızda namazda huşûnun ne kadar önemli olduğuna, ayet ve hadisler penceresinden bakmıştık. Bugünkü yazımızda ise huşû içinde bir namaz kılmak için gereken şartların neler olduğunu ele almaya çalışacağız.

Yazımıza, bir Asr-ı saadet hatırası aktararak devam edelim:

Peygamber Efendimiz (sav), ashabıyla birlikte mescitte otururken Medineli sahabilerden Hallâd b. Râfi' içeri girdi; alelacele namaz kıldıktan sonra Peygamberimize yaklaşarak selâm verdi ve yanlarına oturmak istedi. Ancak Hallâd'ın namaz kılışını göz ucuyla takip eden Resûl-i Ekrem (sav), selâmını aldıktan sonra ona "Kalk, namazını yeniden kıl, çünkü sen namaz kılmış olmadın!" buyurdu. Belli ki, onun namazı bu şekilde kılmasını Resulullah doğru bulmamıştı… Hallâd kalkıp namazını tekrar aynı şekilde kıldı ve Hz. Peygamber'in yanına gelerek yine selâm verdi. Peygamberimiz de yine önce onun selâmını aldı ve sonra yine, "Kalk ve namazını yeniden kıl, çünkü sen namaz kılmış olmadın!" buyurdu. Bu olay aynı şekilde üç defa tekrarlanınca Hallâd şöyle dedi, "Seni hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki, bundan daha güzelini yapamıyorum. Bana (doğrusunu) öğretir misin Yâ Resulallah?" Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sav) usulüne uygun olarak kılınması gereken namazı şöylece tarif etti:

"Namaz kılacağın zaman tekbir getir ve sonra Kur'an'dan sana kolay gelen yerlerden oku. Ardından rükûya git ve yeterli olduğuna kanaat getirinceye kadar orada dur. Sonra kalk ve tam olarak belini doğrult. Peşinden secdeye git ve yeterli olduğuna kanaat getirinceye kadar secdede dur… (Secdeden) kalktığında da (belini) iyice doğrultarak otur ve yeterli olduğuna kanaat getirinceye kadar dur. Sonra (tekrar) secdeye var ve yeterli olduğuna kanaat getirinceye kadar bekle. İşte böylece namazın bütününü bu şekilde kıl."

Bu olay, müminin farkında olmadan namaz gibi son derece önemli bir ibadeti şartlarına riayet etmeden yerine getirebileceği, yaptığı işin namaz gibi görünse de aslında namaz kılmış olmayacağını ortaya koyan önemli bilgiler ihtiva etmektedir. İşte bu gibi hadis-i şeriflerden aldıkları bilgilerle İslam dininin ibadetlerle ilgili hükümlerini belirleyip bunları insanlara aktaran müctehid âlimler, "ta'dîl-i erkân" denilen kavram ile namazda uyulması gereken kurallar bütününü de belirlemişlerdir. Müctehidler, bu kuralların, namaz ibadetinin sahih bir şekilde eda edilebilmesi ve makbul bir ibadet olarak kulun sevap hanesine yazılması için mutlaka yerine getirilmesi gereken şartlar olduğunu ifade etmişlerdir. Bu itibarla denilebilir ki, bir fıkıh terimi olan "ta'dîl-i erkân"a riayet etmek, namazı huşû ile kılmak için bir ön şarttır. Namazın şeklî yönü olmasına rağmen bu ön şarta riayetsizlik, namazın huşû ile kılınmasında en büyük engeldir…

Peki huşû içinde namaz kılabilmek için başka şartlar nelerdir?

Yine fıkhî kaidelerden yola çıkarak zikredeceğimiz aşağıdaki hususların, bu konuda önemli bir yer tuttuğunu söyleyebiliriz. Bu hususların ilki, "Namazın Dışındaki Şartlar" başlığı altında zikredeceğimiz bilgilerdir. Namazın dışındaki farzlar olarak da bilinen bu şartları maddeler halinde sırasıyla ele alacağız.

1-Hadesten Tahâret: Bu kavram, kısaca kişinin maddi ve manevi anlamda kirlilik halinden uzak, tertemiz bir durumda olması, namaza başlarken abdestli bulunması anlamına gelmektedir. Hadesten taharet, aynı zamanda cünüplükten ve kadınlar için özel durumlar olan hayız ve nifastan dolayı alınan gusül abdestini; yine tuvalet ihtiyacı giderildikten sonra alınacak abdest ile, kişinin bedenen ve ruhen temizlik halini sağlayarak namaza durması şartını ifade eder. Bir hadis-i şerifte, "Namazın anahtarı temizliktir" buyrularak, abdestin namaz gibi önemli bir ibadette "anahtar" görevine sahip oluşuna dikkat çekilmektedir. İslam âlimlerinin şu tavsiyesi de son derece dikkat çekicidir: "Kişi abdestini ne kadar huzurla alırsa namazını da o kadar huzurla kılar."

Konuyla ilgili olarak şu ifadelerle sözlerimizi tamamlamak isteriz. Allah Teâlâ, Bakara suresinin 222. ayetinde "temizliğe özen gösteren kullarını sevdiğini" bildirirken Sevgili Peygamberimiz de "Temizlik, imanın yarısıdır" buyurmaktadır. Bu itibarla diyebiliriz ki İslam dininde temiz olmak ve temizliğe özen göstermek, genel anlamda zaten kişinin hayatında son derece önemliyken bu halin, Allah'ın huzuruna çıkarken de devam etmesi ve yerine getirilmesi "farz olan" bir ön şart olarak bildirilmesi, İslam dininin, temizliğe ve özellikle namaz ibadetinde işgal ettiği öneme dikkat çekmektedir. Kişinin "abdesti sıkışık bir vaziyette namaza durmasının mekruh" oluşu, onun huzur ve huşû içinde bir namaz kılması önündeki engellerden biri olduğu unutulmamalıdır…

Namazın dışındaki diğer şartları ele alarak işlemeye devam edeceğiz. Gelecek yazıda buluşmak dileğiyle sağlıcakla kalınız…

Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN