Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Şubat 22, 2024
“İkâmet-i salât” ne demek?
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Önceki yazımızda, son sözlerimizi, "Kur'an-ı Kerim'in tamamı incelendiği zaman şu hakikat görülecektir: Allah Teâlâ, hem "dua" hem de "bağ" ve "bağlantı" anlamına gelir "salât" kelimesini hep "ikamet" kelimesiyle birlikte kullanmaktadır." ifadeleriyle tamamlamıştık.

Evet, birkaç yönden mucize vasfına sahip olan Kur'an-ı Kerim'in, ilim-irfan-hikmet yönleriyle de mucizeler taşıdığına dair çok örnekler vardır. Bunlardan biri de namaz ibadeti için Kur'an-ı Kerim'de ayet-i kerimelerin içinde "ekımi's-salâte…"; "ekîmu's-salâte..."; yukîmu's-salâte…"; yukîmûne's-salâte…" şeklinde hep "ikamet-i salât" kavramının bulunmasıdır, kanaatindeyiz. Zira bu kavramı oluşturan kelimelere bakıldığında hem ikâmet hem de salât; ikisinin de derin manalar taşıdığına ve namaz ibadetinin aslında çok manidar bir "Allah-kul iletişimi" olduğuna şahit olunmaktadır.

"İkâmet-i salât" ne demektir?

Sözlüklere bakıldığında ikâmet, "bir şeyin hakkını vererek yapmak, olması gereken şekliyle yerine getirmek, doğrultmak, devam ettirmek, sürekli olarak bir yerde durmak" gibi anlamlara gelmektedir. Bunun yanında ikâmet, bir terim olarak "farz namazların başlamak üzere olduğunu duyurmak" demektir. Ancak ikamet'in anlamlarından birini teşkil eden "süreklilik" ve "devamlılık" belki en çok şöhret bulan manalarıdır ve kişinin mesken tuttuğu yeri (ikametgâh) ifade etmektedir. Kanaatimizce "salât'ın ikamesi", bir süreklilik ve devamlılık anlamı barındırmaktadır. Peki, salât ne demektir?

Dilimize Farsçadan geçen kelimelerden biri olan namaz, "tâzim için eğilmek, kulluk etmek, ibadette bulunmak" anlamlarına gelmektedir. Namaz kelimesinin ise Arapça'daki karşılığı Salât kelimesidir ki, bu kelime sözlüklerde "dua etmek, ibadet etmek, bağışlanma dilemek, yalvarmak" mânalarına gelir. Ancak zengin bir dil olan Arapça'da, "salât" kelimesinin harflerini oluşturan "sıla" "bağ, bağlantı, irtibat" gibi anlamlara gelmektedir; ve bugün "iletişim" kelimesinin karşılığı olarak modern Arapça'da kullanılan "ittisâl, ittisâlât, tevâsul, muvâsalât", hepsi bize salât kelimesinin aynı zamanda "bağ kurmak, bağlantı oluşturmak, iletişim sağlamak" gibi anlamları taşıdığını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla Allah Teâlâ'nın emri olan "ikâmeti's-salât", müminlerden istenen, "düzenli, devamlı ve sürekli bir iletişim'dir" diyebiliriz.

Her ne kadar tekbirle başlayıp selâmla son bulan ve; belirli hareket ve sözlerden oluşan hareketleri ifade eden bir ibadet görünümündeki namaz, her bir bölümündeki -ki bunlara rükün denilmektedir- sözlerle ifade edilen okumalar ve dualar taşıdığı için kusursuz bir "iletişim" özelliğine sahiptir. Bu nedenle namaz kılan anlamındaki "musalli", iletişim kuran ve devam ettiren; namaz kılınan yer anlamındaki "musalla" ise bu iletişimin kurulduğu ve devam ettirildiği yerdir. Bu anlam zenginliği içinde Sevgili Peygamberimizin (sav) "Yeryüzü bana mescid kılındı." hadis-i şerifine tekrar baktığımızda, müslüman için Allah Teâlâ'yla irtibat ve iletişim kurması için hiçbir engelin söz konusu olmadığını, diğer din mensupları gibi, ibadet için mabetlere (kilise, havra vb.) gitme mecburiyetinin olmadığını daha iyi anlamak mümkündür.

Müslüman bir kul için temiz vasfına sahip herhangi bir yer, üzerinde namaz kılınabilecek yerdir. Aldığı tekbir ile Allah Teâlâ ile iletişim kuran her bir kul için süreç başlamıştır. Selam ile son bulacak bu muhteşem buluşma, kula Miraç mucizesinde yaşanan manevi güzelliklerden nice manevi lezzet ve hazlar yaşayabileceği bir ortam oluşturacaktır. Yeter ki, kurulan bağlantı sağlam ve sürekli olsun… İşte namaz böylesine önemli ve değerli bir ibadettir ve bu önemli ibadetin kişiye sağlayacağı büyük faydaların farkında olunmalıdır… Tekraren diyebiliriz ki, namaz kul ile Rabbi arasında bir "sürekli iletişim" kaynağıdır ve böyle olmalıdır. Zira namaz, aslında kulluğu hatırlayıştır. Namaz zikrullah'tır. Namaz tesbihattır. Namaz vuslattır, Namaz arınmadır ve namaz derin bir huzurdur… Bütün bunlar, Rabbinden kuluna birer mükafat ve nimettir… Yeter ki kılınan namazlar, bu ödülleri kazanmayı hak eden namazlar olsun…

Müminlerin namazları hangi özellikleri taşımalıdır?

Müminlerin namazlarının hangi özellikleri taşıdığı konusunda ilgili ayetler incelendiğinde ortaya çıkan sonuç, yukarıda ikameti's-salât konusunda yazılanları tasdik eden ve pekiştiren niteliktedir.

Kur'an-ı Kerim'deki ayetlerde müminlerin namazlarına dair takdir edilen ve övülen vasıflarda üç özellik ortaya çıkmaktadır. Bunlar, Huşû, Muhafaza (özen gösterme) ve Devamlılık'tır. Ayetler açık ve net bilgiler ihtiva etmektedir.

"Hiç şüphesiz müminler gerçek kurtuluşa erenlerdir. Onlar namazlarında huşû sahibi kimselerdir." (Mü'minun, 1-2)

"Onlar, namazlarını muhafaza eden (kılmaya özen gösteren) kimselerdir." (Mü'minun, 1-2)

"Onlar ki, namazlarında devamlılık gösteren kimselerdir." (Meâric, 22-23)

Sahip olunacak bu üç özellik, mümini Rabbi katında Miraç vasfını kazanacak namazlar eda etmeye muvaffak kılacak özelliklerdir. Bunlar gerçekleşmeden, kurulacak iletişim, sağlam ve sağlıklı bir iletişim olmaktan mahrumdur. İşte belki bu sebeple namazın, kişisel ve toplumsal anlamda etkilerini görmek imkanımız olmamaktadır. Bu şekilde kılınan namazların ardında edilen dualar da kabule şâyân dualar olmamaktadır, vesselâm…

Konuya devam edeceğiz inşaallah… İdrak edeceğimiz Berât Kandili'nin, sizler, ülkemiz ve İslam alemi için hayır, selamet ve kurtuluş vesilesi olması niyazıyla…

Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN