Arama

Somuncu Baba'nın sırlarla dolu yaşamı

Yaşadığımız toprakların her karışı bereketle bezenmiştir. Tarihiyle, üzerinde yaşamış medeniyetleriyle, şehitlerinin kanıyla ve manevi mimarlarıyla… Her adımda alimlerin, ulu insanların selamıyla karşılaşırız. Kimi zaman bir türbe karşımıza çıkar, kimi zaman ise gönül ateşinin pişirdiği ekmeklerin hayır kokusunda bir tabela... Somuncu Baba, Anadolu'nun manevi mimarlarındandır. Mütevazi bir hayat yaşamayı tercih etse de ünü kendisinden önce gittiği yere ulaşır. İsmi günümüzde gelenek olarak yaşatılmaya devam eder. Hacı Bayram-ı Veli gibi nice alimlerin hocası olan Somuncu Baba'nın sırlarla dolu yaşamını sizler için derledik.

  • 3
  • 13
“SOMUNLAR, MÜMİNLER!”
“SOMUNLAR, MÜMİNLER!”

Fıtri olan yeteneği sayesinde bu zattan kısa zamanda zahiri ve batıni ilimleri öğrendi. Hakikat-ı Muhammediye olarak Bursa'ya geldi. Sarı Abdullah Efendi, Alâeddin Erdebîlî'nin Somuncu Baba'ya hilâfet verip Anadolu'ya gönderirken yanındakilere, "Diyâr-ı Acem'de emanet olarak bulunan esrâr-ı ilâhiyye onunla birlikte diyâr-ı Rûm'a intikal etti." dediğini rivayet eder.

Kaynaklarda yer alan ifadelerden Somuncu Baba'nın Bursa'ya geldiği ilk yıllarda pek ön plana çıkmadığı ve kendini halktan gizlemeyi tercih ettiği anlaşılmaktadır. Bu dönemde onun eşeğiyle ormandan odun getirip bu odunlarla ekmek pişirdiği ve ekmekleri sırtına yüklenerek sokak sokak dolaşıp "somunlar, müminler!" diyerek halka dağıttığı rivayet edilir. Kendisine Etmekçi Koca veya Somuncu Baba lakabının verilmesi de bundan dolayıdır.

  • 4
  • 13
ULU CAMİ’NİN İLK HUTBESİNİ OKUDU
ULU CAMİ’NİN İLK HUTBESİNİ OKUDU

1399 yılında, Yıldırım Bayezid'in Niğbolu Zaferi'nin nişanesi olarak Bursa'da inşa ettirdiği Ulu Cami'nin bir Cuma günü ibadete açılışı sebebiyle ilk hutbe, Yıldırım Bayezid'in damadı Emir Sultan'a teklif edilmişti.

Ancak hutbeye çıkamaya cesaret edemeyen Emir Sultan, cemaatin merak ve hayret içerisinde kendisini bekliyor olması karşısında, "Gavs-ı Âzam şu esnada aramızda bulunuyor. O varken imamet ve vaizliğin bize teklifi münasip değildir. İşte, böyle muhteşem bir mabedin açılış hutbesini okumaya layık zat oradadır…" diyerek camide toplanan oldukça büyük bir kalabalık içerisinden Somuncu Baba'yı gösteriyordu.

Bu davet üzerine yerinden kalkarak minbere doğru ilerleyen Somuncu Baba, Emir Sultan'ın yanından geçmiş ve kulağına eğilerek "Ne yaptın, beni nihayet ele mi verdin Emir'im?" dediği duyulmuş fakat yine de hutbeyi okumuştu.

Bu öylesine bir hutbe okuyuştu ki dinleyenlerin hepsi hayran kalmıştı. Hele Fatiha suresinin tam yedi türlü tefsir ve izahı cemaati iyice şaşırtmış ve düşündürmüştü. Bu olaydan sonra Molla Fenârî'nin kendisine mürid olduğu rivayet edilir.

Hatta yine cemaatin arasında bulunan zamanın büyük ilim adamı Molla Fenarî, hutbeden sonra heyecanını gizleyemeyerek mihrabın önüne gelmiş ve şöyle demişti:

"Somuncu Baba bize ululuğunu göstermiştir. Fatiha suresinin ilk tefsirini cemaatten herkes anladı. İkinci tesiri, buradakilerin bazıları çözümleyebildi ve bazılarına nüfuz edebildi. Üçüncüyü ise pek az kimse anladı. Dördüncü ve sonrasındaki tefsirler bizim idrakimizin dışındadır…"

  • 7
  • 13
“SIRRIM İFŞA OLDU, DİLE DÜŞTÜM”
“SIRRIM İFŞA OLDU, DİLE DÜŞTÜM”

Bu olayın ardından sırrının açığa çıkması, halk ve iktidar nezdinde tanınan bir şahsiyet haline gelmesi, kendisine yönelik ilginin gitgide artması, halkın arasına karışıp sakin bir hayat sürmeyi daha çok tercih eden Somuncu Baba'yı bunalttı ve çareyi Bursa'dan ayrılmakta buldu. "Sırrım ifşa oldu, dile düştüm, buralarda durucu değilim…" diyerek öğrencilerinden bazılarıyla birlikte Aksaray'a göç etti, orada fakir ve kimsesizlerle yaşayarak ömür sürdü.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN