Arama

Osmanlı'da çocuk olmak

Çocuk, her devirde ailenin en mühim ve en üzerine düşülen ferdidir. Zira ebeveynler çoğunlukla bütün hayatlarını çocukları için harcarlar, söz gelimi, yemez yedirir, giymez giydirirler... Bu yaklaşım, aynı zamanda geleceğin teminatı olarak görülen çocuğa ne derece kıymet verildiğinin de bir göstergesidir. Malum olduğu üzere 23 Nisan çocuklara armağan edilen özel bir gündür. Peki, bu özel gün dolayısıyla tarihimizde çocuğa verilen öneme dair bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Osmanlı döneminde doğumundan itibaren bir Osmanlı çocuğunun nasıl yetiştirildiğini biliyor musunuz? İşte bir Osmanlı çocuğunun hayatından izler...

  • 13
  • 15
Batılı yazarları hayrete düşüren Osmanlı çocukları
Batılı yazarları hayrete düşüren Osmanlı çocukları

"Eğer bir seyyah (gezgin) yazın öğleden sonra, Boğaziçi'nin her iki sahilinde sık sık görülen güzel yerlerden birine doğru gidecek olursa, pek bariz bir merakla gözlerini dikmemek şartıyla etrafına bakınca çınar ağaçlarının gölgelendirdiği ve gezmeye gelenlerin hararetini teskin eden çeşme sularının serinlik verdiği bir set üstündeki köslerin harem kadınları tarafından işgal edilmiş olduğu görülür. Bunların içindeki genç annenin son (en küçük) yavrusunu zarif bir mahcubiyet içinde okşadığı ve daha büyük çocuklarına bakmak vazifesini de kendi annesine bıraktığı görülür. Bu çocuklar arasında gürültülü oyunlardan, hızlı koşmacalardan, çığlıklardan, itişip kakışmalardan ve hele küfürlerle, tokat ve yumruk darbelerinden eser bile görülemez. Bunlar İslâm terbiyesiyle ıslah edilmiş oldukları için, o kadar sakin sakin eğlenirler ki, sesleri bile güç duyulur. Büyükanneleri kendi zamanına ait menkıbeleri anlatır; hayat tecrübelerini öğretir ve atasözleriyle bitirdiği kıssaları hafiften nida gibi dinlenir."

  • 14
  • 15
Çocuklar için kurulan "ıslahhaneler" ve "dar'ül-eytamlar"
Çocuklar için kurulan ıslahhaneler ve dar’ül-eytamlar

Osmanlı kimsesiz çocukların da üzerine titrerdi. Sokaklarda yaşayan çocukların devletin himayesine alınması amacıyla 1862'te Islahhaneler kurulmuştu. Islahhaneler özellikle Balkanlarda Tatarlar ve Çerkezler gibi göçmen çocukları için düşünülmüştü. Bunun yanında "Yetimler yurdu, yetimhâne" anlamına gelen dâr'ül-eytamlar 1914'ten sonra açılmaya başlandı. Ahmed Şükrü Bey'in 1334 (1918) yılı bütçesi dolayısıyla verdiği bilgiye göre bu müesseselerin kuruluş amacı, I. Dünya Savaşı sırasında Türkiye'yi terk eden İngiliz, Fransız ve İtalyanların boşalttıkları yurt ve mekteplerdeki sahipsiz kalan çocukları himaye altına almaktı. Boşaltılan mektep, yurt vb. binalara el konularak bunlar dâr'ül-eytam haline getirildi ve savaşlar sebebiyle kimsesiz kalan çocuklar da İstanbul'da ve diğer bazı şehirlerde açılan bu müesseselere yerleştirildi.

  • 15
  • 15

Osmanlı medeniyeti çocukların fizyololojik ve psikolojik gelişimini her türlü desteklerken 19. yüzyıllarda Avrupa'da çocukların köle olarak kullanıldığı ve pazarlarda satıldığı biliniyordu. Atası, babası kim olursa olsun ve üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, çocuk her zaman çocuktur. Onlar bir ailenin, Osmanlı ailesinin en küçük ama belki de en önemli ferdidir. Zira medeniyetimiz onları, geleceğin teminatı olarak görmüştür.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN