Arama

İşgal altındaki İstanbul'da bayram

100 yıl önce İstanbul işgal altındayken Kurban Bayramı'nda tatiller kısa tutulmuş, bayramın üçüncü ve dördüncü günleri devlet daireleri açılmıştı. Öyle ki ertesi yılki bayramda işgal güçleri kutlamalara dahi müdahale etmişti.

  • 3
  • 9
OSMANLI'DA KURBAN BAYRAMI NASIL İDRAK EDİLİRDİ?
OSMANLI’DA KURBAN BAYRAMI NASIL İDRAK EDİLİRDİ?

İstanbul başta olmak üzere her şehirde arife günü hamamlar sabaha kadar açık olurdu. Genelde hamam işi son güne bırakıldığı için hamamlarda iğne atsan yere düşmezdi. Şekerci dükkânları da geç vakte kadar çalışırdı.
Bayram sabahı gün ağarmadan davulcular namaz için halkı uyandırırdı. Aile reisleri erkek çocuklarını da alarak camiye gider ve sabah namazını kılarlardı. Namazdan sonra genelde birbirini tanıyan insanlar bayramlaştıktan sonra mezarlığın yolu tutulurdu. Mezarlıkta ölmüş büyüklere dualar edildikten sonra herkes evine giderdi. Büyüklerin ellerini öpen çocuklar, daha sonra yeni elbiseleri ile komşuları dolaşırlardı. Bu ziyaretlerde el öpen çocuklara bayram harçlığı ve mendil verilirdi.
Mahalle bekçileri ve Ramazan davulcuları ev ev dolaşarak bahşişlerini toplarlardı. Eğer mendil ve kumaş verilirse bu bir sırığa bağlanırdı. Bunların ardından tulumbacılar, daha sonra da çöpçüler ziyarete gelirdi.

Memurlar bayramlaşmak için kendi çalıştıkları yerin amiri olanların evlerine giderlerdi. Ancak bu durum çok masraflı olduğu için Tanzimat'tan sonra 1845'te bir karar alınarak bu uygulamaya son verilmişti. Bu tarihten sonra memurlar amirleriyle iş yerlerinde bayramlaştılar. Bayramın bitmesinden sonra resmi dairelerdeki memurlar iş yerlerinde önce kendi aralarında bayramlaşır, ardından da bayram tebriği için önce müdürlerinin, daha sonra da müdürleriyle birlikte bakanlarının yanına giderlerdi. Bu işler bittikten sonra farklı dairelerin memurları birbirlerini ziyaret ederek kendi aralarında bayramlaşırlardı.
Resmi bayramlaşmalar ise bayramdan önce başlardı.

Tanzimat'tan sonra çeşitli günlerde olduğu gibi bayramlarda da bir mektup veya telgraf ile bayram tebriği başlamıştı. Memurlar, amirlerinin ve padişahın bayramını mektup veya telgraf ile kutlarlar ve sadakatlerini arz ederlerdi. Bayram tebriği gönderenlerin bir listesi yapılarak padişaha sunulurdu. Daha sonra bunlara tebriklerinden duyulan memnuniyeti belirten cevap yazısı gönderilirdi. Bayram tebriğini yalnız Müslümanlar yapmazdı. Ermeni patriğinden Keldani patriğine, Ortodoks metropolitlerden Karadağ prensine kadar herkes padişaha bayram tebriği için yazı yazardı.

  • 6
  • 9
İŞGAL İSTANBUL'UNDA BAYRAM
İŞGAL İSTANBUL’UNDA BAYRAM

Bayramdan önce subaylara ve memurlara birer maaş ikramiye dağıtılırdı. Devlet hazinesi zor durumda olduğu dönemlerde bazen bu ikramiye yarım maaşa düşürülmüş, bazen de hiç verilmemişti. 1914-1918 arasındaki Birinci Dünya Savaşı yılları, memurların ikramiyelerini hiç alamadığı veya yarım aldığı dönemdi.
Yine devletin zor durumda olduğu zamanlarda bayram tatilleri kısa tutulmuştu. 1919 Kurban Bayramı'nda İstanbul işgal altında bulunduğu için bayramın üçüncü ve dördüncü günleri devlet daireleri açılmış ve bütün memurlar işlerinin başında bulunmuştu.
Ertesi yılki bayramda ise işgal güçleri kutlamalara müdahale etmişlerdi. Tuzla'nın Müslüman mahallesinde bayramın ilânı için silah atılınca İngilizler tarafından arama yapılıp, silahlarla birlikte halkın bazı eşyaları ve ziynetleri de alınmıştı.

  • 7
  • 9
İŞGAL ALTINDAKİ İSTANBUL'DA HİNTLİ MÜSLÜMAN ASKERLERLE BAYRAMLAŞMA
İŞGAL ALTINDAKİ İSTANBUL’DA HİNTLİ MÜSLÜMAN ASKERLERLE BAYRAMLAŞMA

İsmail Hakkı Sunata, "İstanbul'da İşgal Yılları" isimli hatıralarında Hintli Müslüman askerlerle ilgili üniversitede geçen ilginç şu bayram anısını anlatır: "Darülfünun binasının yarı kısmına yerleştirilen Hintli İngiliz askerlerinden bazıları, araya yapılan tahta bölmeleri zemin katta aralayarak bizim tarafa geçiyormuş, akşamları saat beşten sonra. Hademeler haber verdi bana. Bir akşam konuşabilmek üzere ben de beşten sonraya kaldım. Üç tanesi geldi. Konferans salonuna aldık. Anlaşamıyoruz. Bana Hindistan'da çıkan Müslüman gazetelerini getirdiler. Farsça ve Arapça kelimelerin yardımıyla anlaşmaya çalıştık. Tabii yarım yamalak. Koca kavuklarına rağmen iyi insanlar. Bizden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorlar. Öyle seziliyor ki İngilizlerden onlar da memnun değiller. Mecusilerden nefret ediyorlarmış. Alt katta bir odayı cami yapmışlar. Orada namaz kılıyorlarmış. Dışarıya bırakmıyorlarmış. Bizim camileri soruyorlar.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN