Arama
Teoriden Pratiğe Karagöz'den Sinemaya alıntılar
Geleneksel sanatlarımızdan biri olan gölge oyunu, Karagöz ve Hacivat tiplemeleri ile hafızalarımızda yer alır. Gölgeyi hareketlendiren Karagöz'ü, gerçeğe hareket kazandıran sinema ile bağdaştıran yönetmen Murat Pay, yaptığı çalışmalarında bu konunun derinliklerine iner. Sizin için yönetmenin Karagöz ile sinemayı bir araya getirdiği "Yar Bana Bir Eğlence: Teoriden Pratiğe Karagöz'den Sinemaya" adlı kitabından alıntıları derledik.
"Ne "hayal", "gölge"siz açığa çıkabilir ne de "gölge", "hayal"siz varlık gösterebilir. "Hayal"in idraki, gölgenin kendi gölge varlığından yola çıkarak gölge sahibini imlemesiyle mümkün hale gelir."
(s.42)
"Söz konusu varlık algısıyla gözle görünen alemin tabiri gerekir. Seyirlik sanat Karagöz bu tabire taliptir ve malzemesi gölgedir. Gölge, varlık algısında, alemin idrak edilişinde anahtar konumdadır."
(s.45)
"Karagöz, Hacivat'a bakarak onun izini takip ederek tecrübe alanını genişletirken Hacivat da bu zenginleşmeye imkan tanıyacak niteliklere bezenir. Seyirci ise perdede kendi hallerini görmenin yanında bu halleri nasıl iyileştirebileceğinin yolunu Karagöz'le özdeşleşerek Hacivat'ı içselleştirerek belirler."
(s.55)
"Gölge, Karagöz'de oyunun metafizik temeline oturan anahtar bir çözümleme zeminiyken sinemanın malzemesi bizzat gözün gördüğü, algıladığı gerçek parçalardır. Birinde eşyanın görünümünden kaçış, diğerinde eşyanın bizzat kendisini bütün yönleriyle görebilme ve yakalayabilme esastır."
(s.78)
"Hacivat, Karagöz'e bir şeyler söylerken aslında doğrudan seyirciyi muhatap alır. "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla." atasözünden mülhem lafını Karagöz'e söylerken, yankısını seyirciden bekler."
(s.56)