Arama

Şiiri sinemanın merkezine yerleştiren filmler

Hayatın her alanında olduğu gibi sinemada da yerini alan şiir, izleyiciyi farklı dünyalara götüren bir kapı niteliği taşır. Şiirin, sinemada somut olarak yer aldığı birçok yapım mevcuttur. Şiirsel sinema dediğimiz bu yapımlarda ilk olarak akla gelenler Andrey Tarkovski, Abbas Kiarostami gibi önemli yönetmenlerdir. Sizler için uzun planlar, sakin bir dil ve soyut anlatımlar ile ön plana çıkan, şiiri sinemanın merkezine yerleştiren yapımları listeledik.

  • 1
  • 14
THE ARRIVAL OF A TRAIN AT LA CIOTAT STATION (1896, THE LUMIERE BROTHERS)
THE ARRIVAL OF A TRAIN AT LA CIOTAT STATION 1896, THE LUMIERE BROTHERS

Ülkemizde yapılan ilk sinema gösteriminin tarihi 1896. 29 Aralık 1895'te, Lumiere kardeşlerin yaklaşık 50 saniyelik "Trenin Gara Girişi" filmi ilke kez Paris'te seyirciyle buluştuktan sonra da ülkemize geldi. Bu film gösterimi II. Abdülhamid zamanında 1896'nın sonlarında Yıldız Sarayı'nda Bertrand adından bir Fransız tarafından yapıldı. Film başladığında, insanlar kendilerine gelen bir tren gördüklerinde telaş ve panikle kaçmaya başladılar ve bu izdihama neden oldu.

İzlemek için tıklayın…

  • 2
  • 14
RÜZGÂR BİZİ SÜRÜKLEYECEK - THE WIND WILL CARRY US (1999, ABBAS KIAROSTAMI)
RÜZGÂR BİZİ SÜRÜKLEYECEK - THE WIND WILL CARRY US 1999, ABBAS KIAROSTAMI

1999 yapımı olan film aynı yıl Venedik'te Jüri Büyük Ödülü'nü kazanmıştı. Rüzgâr Bizi Sürükleyecek, filmi adını genç yaşta trafik kazasında ölen İranlı ünlü kadın şair Füruğ''un (1934-1967) bir şiirinden alıyor. Bu çeviride şiirin adı "Rüzgâr Bizi Götürecek" şeklinde tercüme edilmiştir. Kiarostami zamanın ağır aktığı bu modernizm öncesinden kalmış köylerde bize sükûnet diye bir şeyin varlığını fısıldıyor.

Birkaç film yapımcısı film çekmek için küçük bir kasabaya iner. Köyün en yaşlı kadını ölmek üzeredir. Bu kadının ölmesini beklerken film ekibi kendilerini köylülerin günlük yaşantısının içinde bulur. Yönetmen Behzad, sürekli çalan telefonuna bir türlü cevap veremez çünkü köyde telefon çekmemektedir. Bu nedenle bir tepeye doğru yol alır. Bu tepede de bir adam hazine aramaktadır. Behzad hazine için çukur kazan adamla iletişim kurmak istemesine karşın adam çukurdan çıkmaz. Seyirci tarafından merak edilen bu adam bir türlü kamera karşısına çıkmaz. Zaten filmin bir sürü karakteri de seyirciye gösterilmez.

  • 3
  • 14
ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ – DEAD POETS SOCIETY (1989)
ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ – DEAD POETS SOCIETY 1989

"Ölü Ozanlar Derneği" gerek anlatımı, gerekse de başroldeki Robin Williams'tan genç oyunculara dek, herkesin üst düzey performans göstermesi filme lezzet katıyor. Filmde yer yer gerçeküstü göndermeler ve arkadaşlar arası dayanışmayı çok etkili bir şekilde dışavuran sahneler mevcut...

1950'lerin Welton Akademisi ciddi, disiplinli ve akademik çevrelerde saygınlığı yüksek olan ancak geri kafalılığın iktidarda olduğu bir okuldur. Öğrencilerini şiir ve nitelikli edebi yapıtlarla tanıştıran Keating onların pek çoğu üzerinde derin bir etki yaratır ve onların geleceğe dair hayallerinin şekillenmesini sağlar. Elbette Keating'in yaklaşımının okul yönetimi tarafından fark edilmesi ve üstüne gidilmesi uzun sürmeyecektir. Fakat okul müdürü Nolan Keating'i okuldan uzaklaştırma kararı aldığında hayatlarını değiştirdiği öğrencileri Keating'i savunmak için harekete geçerler.

1989'da dört dalda Oscar'a aday olan Ölü Ozanlar Derneği, Tom Schulman'a En İyi Senaryo ödülünü getirmişti. Williams'ın da, ilerici öğretmen rolüyle destan yazdığını ve kariyerinin en iyi oyunlarından birini çıkardığını da söylemek mümkündür.

  • 4
  • 14
AYNA - THE MIRROR (1975, ANDREI TARKOVSKY)
AYNA - THE MIRROR 1975, ANDREI TARKOVSKY

Birçoklarına göre Tarkovsky'nin en derinlikli eseri olan Ayna, yönetmenin kendi yaşamından yola çıkarak aşk, anılar, bağlılık ve belki de hayatın kendisi üzerine şiirsel bir film. Tarkovsky'nin olup olmadığı belirsiz, orman içinde bir kulübede, II. Dünya Savaşı'nın öncesinde, yönetmenin eski karısı, annesi, babası, kendi ve ebeveynlerinin kuşakları arasında gidip gelerek anlatılan bir rüya, Ayna'nın yansıttıkları. Efsanevi yönetmenin anne ve babasının gerçekten iştirak ettiği film, ailenin evlerinin eskiden bulunduğu aynı yere hakikaten inşa edilen bir kulübede çekildi. Baba Tarkovsky şiirlerini kendi sesiyle okudu. Anne ise kameranın karşısına geçti.

  • 5
  • 14
ŞİİR – SHI (2010)
ŞİİR – SHI 2010

Poetry (Korece'den tercümesiyle "Shi" -Şiir-) 2010 çıkışlı bir Güney Kore draması ve senaryosunu kaleme alan kişi, aynı zamanda yönetmenlik koltuğunda da oturan sanatçı Lee Chang-dong olarak göze çarpıyor. Filmin ilginç bir hikâyesi var; kentin yoksul mahallelerinden birinde Alzheimer hastalığının pençesinde kıvranırken, altmışlı yaşlarında şiir sanatı ile ilgilenen bir yaşlı kadının hikâyesi beyazperdeye aktarılıyor. Mi-ja hayatını genç torununa adamıştır. Ama yine de şiire karşı büyük bir ilgisi vardır. Bu yüzden bu konuda eğitim alabileceği bir sınıfa kaydolur. Şiir dünyasına girmesine rağmen burası ona hayat hakkında acı gerçekleri de öğretecektir. Shi, 2010 Cannes film festivalinde en iyi senaryo dalında ödül kazanan bir yapım olmuştur.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN