Lütfi Ömer Akad: Göç Üçlemesi
Sinemaseverler için önemli bir üçleme ile karşınızdayız. Göç, Türk sinemasının en çok üçlemesi olan yönetmenlerinden, Lütfü Ömer Akad'ın imzasını taşıyor. 70'li yılların toplumsal sorunlarını, taşradan kente göçü beyaz perdeye taşıyan ünlü isim, filmlerinde yöresel meseleleri konu alarak evrensel mesajlar verir. "Gelin", "Düğün" ve "Diyet" filmleri de bu değerli üçlemelerden biridir.
🔸 Bir yönetmenin sinema yoluyla derdini anlatırken, "bir filmle anlatamayacağım" diyerek üç filmle meselesini anlatmasına üçleme adı verilir. Aynı zamanda bir temayı farklı senaryolarla öne çıkarma kaygısıyla da üç film ortaya çıkabilir.
🔸 Türk sinemasında en fazla üçlemesi olan yönetmen ise Lütfi Ömer Akad'dır. Göç üçlemesi, Köy üçlemesi ve Şehir üçlemesi vardır.
🔸 Göç üçlemesi, 1973 yapımı "Gelin", "Düğün" ve 1974 yılına ait "Diyet" filmlerinden oluşur. Köy-kent, doğu-batı, geleneksel-modern gibi ikiliklerin işlendiği bu üçlemede toplumsal sorunlar filmlerin konusunu oluşturur.
🎥 Lütfi Ömer Akad, filmlerinde yöresel meseleleri konu alarak evrensel mesajlar veren Türk sinemasının ustalarındandır.
🔸Taşradaki insanların kente geldiklerinde yaşadıkları değişimler, şehirlere yerleşen bu yeni nüfusun hayatta kalma mücadelesi üç filmde gözler önüne serilir. Temel başlıklar sendikalılaşma, gecekondulaşma ve makineleşme ile insanların kapitalist sisteme teslim oluşu şeklinde sıralanabilir.
🔸 "Gelin", Göç üçlemesinin ilk filmidir. Samimi, abartıya kaçmayan ve herkesin anlayabileceği sadeliktedir. Bütün varlığını satıp İstanbul'a göç ederek şehirde tutunmaya çalışan bir ailenin kendine ve topluma yabancılaşmasının hikâyesi anlatılır.
❗ Aslında filmde gördüğümüz aile, toplum; geriye kalan kişiler ise bizden başkası değildir.
GELİN FİLMİNİN KONUSU:
🔸Yozgat'tan İstanbul'a göç eden üç kişilik ailenin dramı anlatılır. Veli, eşi Meryem ve küçük oğlu Osman ile geldikleri bu koca şehirde babası İlyas'ın yanına yerleşirler. Meryem'in oğlu amansız bir hastalığa yakalanır. İyileşmesi için oldukça çok para gerekir.
🔸 Genç kadın, çocuğunu doktora götürmek ve tedavi ettirmek için çok çabalar. Ancak ailesi küçük çocuğun hastalığını göz ardı eder. Kurban Bayramı zamanı geldiğinde küçük Osman, vefat eder. Oğlunun acısıyla kıvranan Meryem, Hacı İlyas'ın dükkânını ateşe verir ve ortadan kaybolur, bir fabrikada çalışmaya başlar. Kadının fabrikada çalışması o dönemde çok yaygın değildir. Kocası Veli'nin beline silah veren aile onu fabrikaya gönderir. Ancak Veli, eşinin yanına gittiğinde "Fabrikada bana da iş var mı?" der ve omuz omuza hayatlarına devam ederler.
🎥 Ömer Lütfi Akad, bu filmiyle 1973 Adana Altın Koza Film Festivali'nde "En İyi Film" ve" Onur Ödülü" alırken Nazan Adalı "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu", Kamran Usluer "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ve Kahraman Kıral "Özel Ödül"ün sahibi olur.
🔸 Göç üçlemesinin ikinci filmi olan "Düğün" Şanlıurfa'dan İstanbul'a göç eden altı kardeşi konu alır. 1970'lerin İstanbul sokaklarını gördüğümüz filmde aile, bu büyük şehre tutunma çabasındadır.
🔸 Film, yaşamın zorluklarıyla mücadele eden ailenin ekonomik savaşını anlatırken, dönemin pek çok toplumsal meselesine de dikkat çeker.
DÜĞÜN FİLMİNİN KONUSU:
🔸Altı kardeşten ikisi Habibe ve Cemile fabrikada işçi olarak çalışır. "Gelin" filminde kadının fabrikada çalışmasının ayıp karşılanma durumu bu filmde ortadan kalkmış, aksine gerekli ve güzel bir davranış olarak görülmeye başlanmıştır. Fabrikada çalışan Cemile'nin bir eli sakattır. Buna rağmen evine ekmek getirir.
🔸 Evi çekip çeviren ise Zeliha'dır. Kısıtlı bir alanda kıymalı pide ve lahmacun yapar, İbrahim ve Halil ise bunları satar. En küçükleri Yusuf'tan ise sadece okuması ve büyük adam olmasını beklerler.
🎬Filmin başlarında Yusuf, ailesine Hz. Yusuf'un kıssasını okur. İşte bu kıssa, ailenin gerçeği olur. Ailenin küçükleri, ağabeyleri tarafından ekonomik bencillik duygusuyla teker teker kurban edilir. Gözlerini para bürüyen abiler, kız kardeşlerini başlık parası karşılığında evlendirmeye çalışır.
🔸İbrahim ve Halil'in derdi üç tekerlekli bir araba alıp daha çok satış yapabilmektir. Ancak bunun için yeterli paraları yoktur. Borçla bir araba alırlar ve bunu ödemek için farklı bir yönteme girişirler. Cemile'yle evlenmek isteyen kebapçıdan başlık parası isterler. Böylece borçlarını ödeyeceklerdir.
🔸Cemile, evlenmek için erken olduğunu düşünür. Ablası Zeliha da onunla aynı fikirdedir. Evlenmesine mani olmak için elinden geleni yapacak ancak başaramayacaktır.
🔸 Abileri, araba alarak ticari faaliyetlerini geliştirirler. Hatta küçük kardeş Yusuf da onlara yardımcı olur. Ancak bu hırs, diğer kardeşlerini de teker teker harcamalarına sebep olacaktır. Habibe de bu açgözlülüğün kurbanı olur.