Aşırı gurur ve kibir hastalığı: Hubris Sendromu
Dünyada pek çok farklı psikolojik sendrom bulunuyor. Bunlardan biri olan Hubris Sendromu; aşırı öz güven, gurur ve kibir hastalığından doğuyor. Kendini beğenme ve üstün görme gibi belirtilerle kendini gösteren bir kişilik bozukluğunun elbette tedavisi var. Ama öncelik bu rahatsızlığın doğru teşhisini yapmak. İşte, Hubris Sendromu'na dair merak edilenler...
◾ Dünyada birbirinden farklı pek çok psikolojik sendrom var. Bunlardan biri de aşırı gurur, kibir ve öz güven hastalığı olan Hubris Sendromu'dur.
◾ Bu sendroma yakalanan kişilere hubristik adı veriliyor. Hubristik bireyler; başarıya ulaşma, şanslarını abartma, yalnız kendilerini önemseme yöneliminde olmaktadırlar.
◾ Hubris Sendromu'na sahip kişiler; kendilerini her zaman üstün görürler bu en birincil huylarıdır, her işlerinin başarıyla sonuçlanacağından zerre şüpheleri olmaz.
◾ Hubris, bir kişinin yeteneklerini aşırı derecede abartması veyahut hata yapabileceğine inanmayı reddetmesidir. Bu davranışlar; aşırı düzeyde gurur, güven ve kendini beğenmişlik göstermesi halinde ortaya çıkmakta.
◾ Hubris kavramının ortaya çıkışı aslında Yunan mitolojisinden geliyor. Bu sözcük Yunanca da "Trajik bir çöküşe yol açan aşırı kibirli eylemler, kendini rol model olarak görme" manasına kullanılıyor.
◾ Bu sendromun ne olduğundan bahsettik ama genel nedenlerinden, belirtilerinden ve sonuçlarından bahsedeceğiz.
◾ Maalesef hubristik olmanın çok özelliği bulunuyor. Dünyayı yönetebileceklerini sanarlar. Kişisel imajlarını her şeyin önünde tutarlar. Seçilmiş kişi olduklarını düşünürler ve çevrelerinden de bu şekilde itibar görmek isterler.
◾ Fazlaca bir öz güvene sahiptirler ve kendilerini diğer insanlardan üstün görür ve kendi görüşlerine sahip olmayan insanları dışlar, hor gözle bakarlar.
◾ Hubristik kişiler; yalnızca yaradana hesap verebileceğine ve onun tarafından yargılanabileceğine yönelik davranış sergilerler. Yargılansa bile her zaman haklı çıkarılacağına dair çok güçlü bir inancı benimsemişlerdir.
◾ Çoğunlukla gerçek dünyayla ilişkisini kaybedip sanal dünyaya inanma eğilimde olurlar. Bu da onları giderek yalnızlaştırır. Bu bireyler genel olarak; huzursuz, umursamaz, pervasız ve düşüncesiz yalnızca dürtüsel hareket etme eğilimindedirler.