Arama

Klasik Türk Müziği’nde "Babalar ve oğulları"

Bütün mesleklerde olduğu gibi hem görgü hem de genetik yollarla çocuklar baba veya annelerinin mesleğini seçmeye meyilli olmuşlardır. Yaşanılan ortamda örnek alınacak bir olay, olgu bulunduğunda; sanat, müzik alanında da önemli bilgilerin yer aldığı görülünce her çocuk ister istemez yaşanılan ortamın ruhuna ayak uyduruyor ve meslek seçimini içinde olduğu şartlara göre yapıyor. Sizler için babalarının yolundan giden, Klasik Türk Müziği'nde "Babalar ve oğulları" listesini hazırladık. İşte özellikle besteledikleri saz eserleriyle öne çıkan Klasik Türk Müziği'nin üstadları...

  • 3
  • 10
KANUNİ HACI ARİF BEY (1862-1911)
KANUNİ HACI ARİF BEY 1862-1911

Kanunun mandalsız olarak çalındığı devrin en büyük ustasıdır. Kocamustafapaşa Askeri Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra 19 yaşında Posta ve Telgraf Nezareti'nde çalışmaya başladı. Uzun yıllar Yemen'de görev yaptı. Burada musiki ortamı yarattı. Mandalsız kanun çalmayı öğrendi. Bu sazın yeniden rağbet bulmasında önemli rolü oldu ve pek çok öğrenci yetiştirdi. Fiskeli icrayı ortaya koyarak yeni bir ekol yarattı. Mandallı kanunu da çok iyi çaldığı halde tırnağın mandaldan daha sağlam ses çıkaracağını ileri sürerdi. Udu da kanun kadar ustalıkla çalardı.

Bolahenk Nuri Bey, Hacı Faik Bey ve Zekai Dede'den istifade etti. Hocası Hacı Kirami Efendi, Leon Hanciyan gibi isimlerle birlikte Darü'l Musiki adlı bir dernek kurdu. Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa'nın annesi Prenses Emine Hanımefendi'nin Bebek'teki yalısında kızlardan mürekkep saz heyetine hocalık yaptı. Yine Hıdiv ailesinden Sait Halim Paşa'nın yalısında yapılan meşklerden ve Paşa'nın geniş nota koleksiyonundan da istifade etmiştir. 1908'de Meşrutiyet'in ilanından sonra yapılan ilk konser için sultanîyegâhmakamında bestelediği peşrev ve saz semaisiyle bu faslın canlanmasına katkıda bulundu. Tanburi Cemil Bey, Santuri Ethem Efendi, Udi Nevres Bey'le birlikte konserler de verdi.

Arap ihtilalcilerin tahrip ettiği telgraf hatlarını onarmak için sonuncu kez gittiği Yemen'de koleraya yakalanıp öldü. Orada defnedildi.

  • 5
  • 10
ŞEMSETTİN ZİYA BEY (1882-1925)
ŞEMSETTİN ZİYA BEY 1882-1925

Mahmut Celalettin Paşa'nın oğludur. Galatasaray Sultânîsi'ni bitirdikten sonra özel hocalarla yetiştirildi. Fransızca, Arapça, Farsça öğrendi. 16 yaşında Sultan Abdülhamit'in oğlu şehzade Abdülkadir Efendi'ye emir subaylığı yaptı ve hünkâr yaverliğine yükseltildi. Daha sonra sarayın teşrifatından bıkarak ayrıldı. İlk musiki derslerini babasının konağından aldı. Babasının ısrarıyla, müziğe keman çalarak başladı. Babasının ölümünde sonra Tanburi Cemil Bey'den tanbur ve kemençe dersleri aldı.

Ağabeyi Atıf Esenbel de Cemil Bey'den tanbur ve kemençe dersleri almıştır. Şarkıları Rahmi Bey ve Lem'i Atlı üslubunu hatırlatır. Şemseddin Ziya Bey felsefe ve tarihle de ilgilenmiş, zengin bir edebiyat ve şiir birikimine sahip olmuş, şarkılarının çoğunun güftesini kendisi yazmıştır. Gerek teknik gerekse melodik yapı bakımından eserlerinin yapısı sağlamdır. Çocuklarından biri eski Dışişleri Bakanı ve Washington Büyükelçisi Melih Esenbel'dir. Kültürlü, terbiyeli ve içe dönük bir kişiliği olduğu söylenir.

  • 7
  • 10
NUMAN AĞA (1750?-1834)
NUMAN AĞA 1750?-1834

Enderun'da (saray okulu) yetişmiş, kendileri de müzisyen olan Sultan III. Selimve II. Mahmut'tan çok ilgi görmüş, Tanbûri olarak saray fasıllarına katılmış ve çavuş rütbesiyle Enderun'da hocalık yapmıştır. Sultan II. Mahmut'un muhasibi olmuştur. Şevkefza ve bestenigâr peşrevleri meşhurdur. Tanbûri Zeki Mehmet Ağa'nın babasıdır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN