Hangi müzik aleti, ne zaman keşfedildi?
Müziğin tarihi, neredeyse insanlık tarihi kadar uzun bir geçmişe dayanıyor. "Ruhun gıdası" olarak adlandırılan müzik, tarih boyunca kimi zaman bir iletişim aracı, kimi zaman duyguların iyi bir aktarıcısı, kimi zamansa bir hastalığın iyileştirilmesinde yardımcı tedavi olarak kullanıldı. Müziğin gelişimi, icat edilen müzik aletlerinin gelişimiyle birlikte ilerledi. Peki, hangi müzik aleti, ne zaman keşfedildi? Orkestralarda en sık kullanılan ve müziğin gelişiminde önemli bir yere sahip olan entstrümanların tarihini derledik.
Gitarın tarihi oldukça eskiye dayanıyor. Gitara benzeyen telli çalgıların Hitit Uygarlığından bu yana var olduğu tahmin ediliyor. Gitarın İran yoluyla Arap dünyasına, Arapların İspanya'yı fethiyle ise Avrupa'ya geçtiği kabul gören bir görüş.
Mağrip ve Latin gitarları, 12. yüzyılda görülür ve 15. yüzyılda uda benzeyen lavtaya doğru gelişerek "Mandola" ya da "Mandora" adını alır. Günümüzde kullanılan gitarın benzeri olan çalgı ise 1500'lerin sonunda görülmeye başlar.
Yaylı bir çalgı olan keman, 1500'lü yıllarda yaşayan Andrea Amati tarafından İtalya'da icat edilmiştir. Kemanın yapımında, Türklerin kemençesinden esinlenildiği söylenir. Bazı kaynaklarda, Arapların rebabından geliştirildiği de öne sürülür.
16.ve 17. yüzyıldaki keman yapım ustaları Nicolo Amati, Paolo Maggini, Giuseppe Guarneru, Antonio Stradivarius kemana son şeklini vermişlerdir. Keman, günümüzdeki biçimini ise 19. yüzyılda almıştır.
Akordeonun icadı, resmi olarak 1822'de Berlin'de Friedrich Buschmann tarafından gerçekleştirilmiştir. Patentini Buschmann'ın aldığı akordeon, yakın tarihte yapılan bir araştırmaya göre ise 1816'da Nürnbergli Friedrich Lohner tarafından kullanılıyordu.
1880 yılına gelindiğinde, iki klavyeli kromatik akordeon icat edildi. Diyezli ve bemollü sesleri de verebilen bu yeni akordeon, kısa sürede yaygınlaştı. 1940'ta daha da gelişti ve konser akordeon adını aldı.
Üflemeli çalgılar içinde oldukça önemli bir yere sahip olan saksafon, Adolf Sax adlı klarnet ustası tarafından 1840'lı yılların başında icat edildi. Müzik aletleri yapımcısı olan babasının bu tutkusu Adolf'ü de büyük ölçüde etkilemiş ve bas klarnetinin tonunu geliştirmeye çalışarak saksafonun icadını gerçekleştirmiştir.
Adolf Sax 14 varyasyona sahip saksafon üretmiş ve farklı tonlardaki bu saksafonlar için patent almıştı. Bununla birlikte 1847 yılında bir saksafon okulu kurmuştu. Adolf'ün ölümünden sonra saksafon değişime uğradı, saksafon kitapları yayınlandı ve besteciler/müzisyenler saksafonları performanslarına dâhil etmeye devam etti.
Bağlama ve ailesi olan sazların kökeni, bir Türk çalgısı olan kopuza dayanır. Kopuz mızraplı sazların, iklığ ise yaylı sazların atası olarak bilinir. Mızraplı sazların atası alarak bilinen kopuz, Türklerin en eski sazlarından biridir.
500'lü yıllardan itibaren kullanıldığı bilinen bağlama, Anadolu, Orta Asya ve Sibirya Türkleri tarafından halen müziğin bir parçası olarak kullanılan bir enstrümandır. Bağlama adına, ilk olarak 18. yüzyıl metinlerinde rastlanır.