Arama

Türkiye'de listelere damga vuran kitaplar

Bu yıl da çok satanlar listesinin başında bir kişisel gelişim kitabı yer alıyor. Yaşadığımız ve içinde olduğumuz mevcut koşullarımız bizi daha çok strese boğarken, çareyi okumakta bulan bireyler, öncelikle bu tarz kişisel gelişim alanlarına yüklenmeye çalışıyor. Kişisel eğitim pazarının ne kadar büyük olduğunu aslında bu okuma listelerinden anlamamız mümkün. Türkiye'nin en çok tercih ettiği kitapların kişisel gelişim üzerine olması detaylı bir analizin yapılması gerektiğinin işareti.

Türkiye’de listelere damga vuran kitaplar

Çok satanların klasikler yerine kişisel gelişimlere ayrılmış olmasının nedenlerini saymakla bitiremeyiz. Bireyler kendilerinin de düşündüğü şeyleri başkasının ağzından duyma isteklerinin perçinlenmesini istediği için, pohpohlanmaya ihtiyaç duyduğu için bu yönteme başvuruyor. Peki, bu okumaların sorunlarımıza gerçek bir çözüm bulabilecek mi? İşte Eylül ayında Türkiye'nin en çok okuduğu kitaplar…

USTALIK GEREKTİREN KAFAYA TAKMAMA SANATI
Mark Manson

İsminden yol çıkarak, kitabın "hiçbir şeyi kafaya takmamayı" anlattığını düşünebilirsiniz; ancak bu düşünceyi hemen terk edin çünkü eser bundan daha fazla şeyi kendine mesele edinerek, sürekli pozitif olmanın hayatın sorunları için geçerli bir çözüm olmadığına, aksine bir inkâr biçimi olduğuna dikkat çekmeye çalışıyor. Mark Manson da aslında kitabı için bu açıklamayı yapıyor. Asıl anlatılmak istenen mesele neyi kafaya takacağımızı ve neyi kafaya takmayacağımızı seçebilmemiz üzerine kurulu.

Ayrıca, büyük güç gerçekten büyük bir sorumluluk getirir mi? Kitap, bu soruyu derin bir bakış açısı çerçevesinde bize cevaplıyor. Tek yapmanız gereken sözlerin yerini değiştirmek; "Büyük sorumluluklar büyük güç getirir…"

"Bugün berbat bir günümdeyim. Ama n'apalım hayat böyle, ben samanları havalandırmaya devam etmeliyim."

Her şeyi iyi tarafından görmek, iyi gibi görünse de gerçek şu ki, hayat bazen berbattır ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey de bunu kabul etmektir. Negatif duyguları inkâr etmek daha derin ve daha uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal bozukluğa neden olur. Sürekli pozitif olmak hayatın sorunları için geçerli bir çözüm değil, bir inkâr biçimidir. Doğru değerleri seçerseniz, bu sorunlar size zindelik, kuvvet ve şevk verir. Mark Manson bu kitapla kafamıza taktığımız gereksiz şeyleri ve dertleri önemsiz bularak mutluluğa erişebileceğimizi söylüyor.

"Siz ne yaparsanız yapın, hayat başarısızlıklarla, kayıplarla, pişmanlıklarla doludur ve ölüm vardır."

Kitabın eksi yönü ise bir bölümünde yazarın sadece kendi hayat hikâyesini, başarıya nasıl ulaştığını anlatıyor olması. Bu durum her okuyucunun merak alanına girmez. Okuyucu gelişim açısından kendisine bir şeyler katmasını istediği bir yapıtta, reklamvari bir veri gördüğünde bu durumu her zaman hoş karşılamayabilir. Kitabı merak edenler için ufak bir uyarı diyelim.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın…

Türkiye’de listelere damga vuran kitaplar

IKIGAI-JAPONLARIN UZUN VE MUTLU YAŞAM SIRRI
Hector Garcia, Francesc Miralles

Az şeker ve tuz, fazla sebze ve meyve yiyin.

Öyle ya, kim her gününü mutlu yaşamak istemez ki? Çok satanların ikinci sırada yine bir kişisel gelişim kitabı yer alıyor. Kitabın tanıtımı "Ikigai'yle her gününüz bir anlam kazansın" şeklinde ifade edilmiş. Japonlar herkesin bir ikigaisi olduğuna inanır, her sabah yataktan kalkmaları için bir sebepleri vardır. Kiminin ikigaisi ebeveynlik, kiminin bahçe işleri, kiminin ise yemek yapmaktır. Bu kitapla kendi ikigainizi keşfetmeniz için gerekli tüm bilgilerin verildiğinin altı çiziliyor. Aceleci davranmamanız, hayat gayenizi keşfetmeniz, ilişkilerinizi canlandırmanız ve kendinizi tutkularınıza adamanız isteniyor.

Japon kültüründe emeklilik kelimesi yok. Ne olursa olsun, sağlıkları el verdikçe kişiler işlerini aşkla yapmaya devam ediyorlar. Hector Garcia ve Francesc Miralles araştırmaları sayesinde ortaya çıkan bu kitap, kişinin kendini ifade edebilme gücünü, hayattan zevk alma bilincini perçinlemeye çalışıyor.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın…

Türkiye’de listelere damga vuran kitaplar

FAHRENHEIT 451
Ray Bradbury

"Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Bir şey eksik. Etrafa bakındım. Ortadan kaybolduğunu kesinlikle bildiğim tek şey, on-on iki yıldır yaktığım kitaplardı."

Listeye bir distopya kurgusu giriyor. Ray Bradbury sadece bilimkurgunun değil fantastik edebiyatın ve korkunun da yirminci yüzyıldaki ustalarından biri. Bilimkurgunun iyi edebiyat da olabileceğini kanıtlayan belki de ilk yazar. Yayımlandığı anda klasikleşen, distopya edebiyatının dört temel kitabından biri olan Fahrenheit 451 ise bir yirminci yüzyıl başyapıtı.

Ray Bradbury tarafından 1947'de "İtfaiyeciler" adıyla yazdığı ama yayınlayamadığı kısa hikâyenin toplam 9 gün gibi kısa bir sürede 9,80 dolar daktilo kirası harcayarak geliştirilmesiyle birlikte oluşturduğu bu eseri ilk defa Galaxy isimli bir bilimkurgu dergisinde yayınlanmış ve sonrasında 1954 yılında 400 dolar ücret ile Playboy dergisinde yayınlanması üzere dergi sahibi Hugh Hefner'e satmıştır. Kitabın esin kaynağı büyük annesi; itfayeci olan amcası ve kendisine yürümeyi yasaklayan bir polis memuru… Kitap ilk yıllar pek anlaşılamamakta ve çok ilgi çekmemektedir. Derken 1966 senesinde genç ve dikkat çeken Fransız yönetmen François Truffaut'nun elinde film olarak hayat bulur ve seyirci ile buluşur. Başrollerde ise Oskar Werner ve Julie Christie'ye rol verilmektedir.

Fahrenheit 451, "kitap kâğıtlarının yanıp tutuştuğu ısı derecesi"dir. Amerikan edebiyatının ünlü yazarı olan Ray Bradbury tarafından distopya türünde bir başyapıttır. Daha sonra 1966 yılında François Truffaut tarafından sinemaya uyarlanan eserde kitapların yakıldığı, insanların totaliter liderler tarafından yönetildiği bir dünya anlatılarak, okuyucu bu dünyaya dâhil ediliyor. Bradbury'nin bu eseri yazmaya karar vermesinin hikâyesi ise, bir hayli ilginçtir. Bradbury bir gün, arkadaşı ile parkta dolaşırken polis memuru tarafından durdurulup sorguya çekilir. Bradbury "Ayaklarımızın birini diğerinin önüne koyuyoruz" diye cevap verir. Bunun üzerine polis memuru "Pekâlâ" der ve "Bir daha yapmayın" diye karşılık verir. Bu olaydan sonra, gelecekte yürümenin bile yasak olabileceği bir dünya düşünür. Bunun üzerine distopya kurgusu olan eserini yazmaya başlar. Eserde tüm kitapların yakıldığı, bilgiden uzak tutulan bir toplum yaratır. Bradbury eserde Anka kuşu imgesini kullanır. Anka kuşu ile insan, yaptığı hatalar ile yanıp kül olur fakat küllerinden tekrar doğar. Ayrıca yazar kullandığı diyalog ve dil ile otoriter yapının beraberinde getirdiği iletişimsizliği de betimler.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın…

Türkiye’de listelere damga vuran kitaplar

KÜRK MANTOLU MADONNA
Sabahattin Ali

Hepimiz bir Raif Efendi olmak istememiş miydik kitabı okurken?

TV programlarında veya bir ortamda kitapla ilgili bir anekdot geçildiğinde, yüz karartıcı cümlelerin işitilebileceği, Sabahattin Ali'nin başyapıtı olan eser "Kürk Mantolu Madonna" çok satanlar listesinden düşmeyen nadir kitaplardan biri. Bu durumun gerçekten okunduğundan mı yoksa sırf popüler olduğu için mi gerçekleştiğini bilemesek de, Sabahattin Ali ruhumuzda naif bir iz bırakır bu yapıtıyla. Maria Puder ve Raif Efendi'nin aşkını anlatan Sabahattin Ali, askerdeyken, kolu çatlak halde bu eserini kaleme aldı. Kitabı yazarken yaşadığı acıyı giderebilmek için ise kolunu sık sık sıcak suya soktuğu bilinir. Deyim yerindeyse Kürk Mantolu Madonna, Ali'nin dizinin üstünde yazdığı bir kitaptır.

Roman ilk olarak 1940 yılında Hakikat gazetesinde "Büyük Hikâye" başlığı altında 48 bölüm olarak yayımlandı, sonra 1943 yılında Remzi Kitabevi tarafından basıldı. Sabahattin Ali, romanın ana fikrini, "Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?" sözleriyle açıkladı. 'Kürk Mantolu Madonna', 2016 yılı başında İngiliz yayıncı Penguin'in "Modern Klasikler" serisi arasında yer aldı.

1983'ten bu yana Yapı Kredi Yayınları'nın bastığı 'Kürk Mantolu Madonna', yayınevine geçtiği günden bu yana on binlerce sattı. Hala popülerliğini koruyan Türk edebiyatının başyapıtı, ayda ortalama 10-15 bin arasında satmaya devam ediyor.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın…

Türkiye’de listelere damga vuran kitaplar

SİMYACI
Paulo Coelho

Yazgına nasıl egemen olacaksın?

Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp, güneşin doğuşunu izlemeye benziyor. Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlâna'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir klasik yapıt haline geldi.

Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir nasihatname; "Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?" gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın…

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN