Isparta'ya gül, nereden geldi?
Gül deyince akıllara Isparta gelir. Bu bağlamda Isparta'da gül yetiştiriciliği çok eskilere uzanmıyor. Bundan yaklaşık 150 sene evvel, Gülcüzade İsmail Efendi'nin çabaları ile sonuç vermiş bu alan. Çok emek verilmiş ve sonuçları da alınmış. İşte, Bulgaristan'dan Isparta'ya uzanan gülcülüğün serüveni...
GÜNLÜK YAŞANTIMIZDA GÜLÜN YERİ
◽ Gül, öyle güzel duygular uyandıran bir bitki ki "özel günlerimizi renklendiriyor, hastalanan insanlara moral olması için götürülüyor." Kısaca günlük yaşamımızda özel bir yeri var.
◽ İşte, her insanda farklı duygular uyandıran bu bitkinin Isparta'ya gelişi çok da eskiye uzanmıyor. Şehre yaklaşık 150 yıl kadar önce gelmiş.
GÜL YETİŞTİRİLEN YERLER
◽ Henüz gül yetiştiriciliği Isparta'da yokken Burdur, Denizli, Çal yörelerinde gül tarımının yapıldığı bilinmekte. Gül yetiştiriciliğini Isparta'ya, Yalvaç ilçesinden gelip Isparta'ya yerleşen Meydanbeyoğlu, Mehmet İzzet'in oğlu İsmail Efendi getirmiş.
◽ Bu getirişin de çileli, çok ilginç bir öyküsü vardır. İsmail Efendi, iyi tahsil görmüş ve zaman içinde kendini devamlı olarak geliştirmiş.
GÜLCÜZADE İSMAİL EFENDİ
◽ Gülcüzade İsmail Efendi olarak da tanınan bu zat, ilk ticaret hamlesi gülcülük değil dokumacılık olmuş. Şehirde kurduğu dokuma tezgahları çere illere de yayılmış ve dokumacılıkta önemli katkılar da bulunmuş.
◽ Isparta'da gülcüğü dair ilk adım 1889 senesinde atılır. Bulgaristan'ın Kızanlık bölgesinden Denizli'ye gelen bir tapu memurunun gülden, gül yağının elde edebildiğini öğrenmesi dönüm noktası olmuştur.
ISPARTA'YA GÜL NASIL GELDİ?
◽ Gülcüzade İsmail Efendi; bu şahıs ile mektuplaşmış, gülcülük üzerine geniş bilgiler edinmiş. Gülcüzade Efendi, memleketini kalkındırmak için yeni işler denemek ve memleketindeki insanları kazandırmak ister.
◽ O dönemler Isparta'ya ne ekilse herhangi bir olum karşılığı alınamıyordur. İsmail Efendi, Denizli'ye gidip oradaki ekili gül bahçelerini görür ve hiç vakit kaybetmeden Isparta'da otuz dönümlük bir alana gül tohumlarını ektirir.
ISPARTA'DAKİ GÜLÜN SERÜVENİ
◽ Gül, sabır gerektiren bir bitkiydi. Karşılığını bir anda alamayacağını biliyordu; sabırla gül bahçelerini suladı, baktı, böceklerden vs korudu. Üç veya beş yıldan önce gülden istenen verim alınamayacaktı.
◽ Daha istenen verim alınmadan yağ yapmak için gerekli teçhizatları hazırlatmış ve tüm bunların maliyetinden ötürü maddi sıkıntılara sürüklenmiş.