Saf ve yapmacıksız sanat anlamına gelen naif, genellikle eğitim görmeden kendi kendini yetiştirmiş sanatçılar tarafından üretildi. 19. yüzyılda ortaya çıkan naif sanat, 1950'lerde bir kavram olarak tartışılmaya başlandı. Göz alıcı renkleri ve çocuksu masumiyetin dışavurumuyla İkinci Dünya Savaşı sonrasının zor yıllarında özüne dönmek isteyen birey için bir kaçış yolu haline geldi. Ülkemizde de 1955'lerden itibaren yaygınlaşan bu sanat, günümüzde hala etkisini sürdürmekte... İçimizdeki çocuğa gülümseyen tablolarla birlikte naif sanatın detaylarını sizler için derledik.
📌İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra oluşan yıkımlar, bireyi kendisine ve çevresine karşı yabancılaştırma noktasında etken rol üstlendi. Bu yıkımın tezahürleri sanatta da kendisini gösterdi.
📌İnsanın aklının ürettiği pek çok icat onu türlü veçhelerle hüsrana uğrattı. Bu sebeple bireyler artık saf ve masum olanın arayışına yöneldi.
📌İşte tam bu esnada Batı'da temelleri 19. yüzyılda atılan ülkemize ise 1950'lerde giren naif sanat olarak adlandırılan bir akım ön plana çıktı.
📌Akım çok eskilere dayansa da bir sanat kavramı olarak tartışılması 20. yüzyılın başlarında gerçekleşti. Avrupa'da bir kavram ve tutum olarak 1950'lerde tartışıldı.