Adım adım tarih: II.Bayezid Külliyesi
II. Bayezid Han, Fatih Sultan Mehmet'in oğlu, Yavuz Sultan Selim'in babasıdır. İki önemli savaşçı padişahın arasında bir veli sultan düşünün... İşte bu sultan, II. Bayezid devletini kurumsallaştırmak maksadıyla birçok faaliyette bulunur. Bu faaliyetlerin en güzel örneği ise yaptırmış olduğu külliyedir. Günümüzde Trakya Üniversitesi'nin idaresinde olan kompleks, halkın ziyaretine açıktır. Bu muazzam külliyeyi ve detaylarını sizler için araştırdık.
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔸 Ön kısımda tedavi edilen hastaların durumu ağırsa ana merkeze yönlendirilir ve tedavileri ana merkezde devam eder. Oraya gitmeden önce yine bahçenin içinde bulunan hamamda hastalar yıkanır.Sonrasında ise yatışları yapılır.
🔸 Hamamında yanında bulunan başka bir kısım ise külliyenin imarethanesinde bağımsız olarak açılan ve hastanedeki hastalara özel yemekhane bulunur.
🔸 Evliya Çelebi'nin macun adı verdiği ilaçların, Edirne Darüşşifası'nda yapımını şöyle anlatır:
"Haftada 2 gün macun işyeri (eczane) açılarak Edirne şehrinde ne kadar illetli hasta varsa şifa yurduna gelip nice bin türlü ilacı bol bol alırlar. Diğer ot makulesi (cinsi) devalar hisap dışıdır. Libase, kebabe, kaküle, zencefil, emleç, kebed, murabbanın ne kadar çok dağıtıldığının hesabını Allah bilir. Ama şifa yurdunun üst eşiği üzerinde vakıf tarafından sağlıklı bir adam bu ilaçlardan bir kırat alırsa hastalanıp Firavun ve Karun'un laneti üzerinde ola diye lanet yazısı yazılmıştır. Yapan ve vakfedene Allah rahmet eyleye vesselam."
Cerrahe Küpeli Saliha Hatun
🔸 Darüşşifa içerisinde "Cerrahe Küpeli Saliha Hatun" adında bir kadının bir yeniçeriye yapılan kasık fıtığı ameliyatına dair bir maket de bulunur. Saliha Hatun cerrahlığı eşi Deniz Bin Gazi'den öğrenir.
🔸 1620 yılında eşini kaybeden hekim, tek başına cerrahlık yapmaya devam eder. 17. yüzyılda bir kadının hem cerrah olması hem de kasık ameliyatı yapması, Osmanlı Devleti'nin tıp biliminde geldiği ileri noktayı gösterir.
🔸 Bir yandan da bir kadın cerrahın mesleğini rahatça icra ettiği de aşikârdır. Saliha hekim aynı zamanda dünyada bir ilke de imza atar ve rıza senedini tıp dünyasına tanıtır.
Lady Mary Montagu
🔸 Darüşşifa Müzesi'ninde Osmanlı zamanında Birleşik Krallık'ın İstanbul sefirinin eşi olan Lady Mary Montagu'nun maketi de bulunur. Elbette Mary Montagu bu darüşşifa için önemli bir şahsiyettir. İstanbul başta olmak üzere eski payitahtlardan ve önemli merkezlerden biri olan Edirne'yi gezer.
🔸 Sonrasında Türklerin çiçek hastalığının aşısını bulduğunu öğrenir. Bunun üzerine 1710 yılında Edirne'den Birleşik Krallığa bir mektup kaleme alır. Mary'nin mektubunda "Osmanlılar çiçek hastalığını aşı dedikleri bir yöntem ile bertaraf etmişler." satırları yazılıdır.
🔸 Osmanlı'nın o yıllarda tıp alanında çok ileri olduğunu ve her geçen gün yeni fikirlerin ve tedavilerin doğduğu bu anlamda tüm dünyaya öncülük ettiğini de söylememiz gerekir. Avrupa ise Orta Çağ zihniyetinde olup çok basit hastalıkların çözümlerini bulamayacak aciz bir durumdadır.
🔸 Layd Mary, mektup sonrası aşınında formülünü alarak Londra'ya gider. Aşıyı kamuya kabul ettirir. "Çiçek Aşısı" böylece Avrupa'dan duyurulmuş olur. Fakat bilmemiz gerekir ki Çiçek Aşısı'nın buluşunu Türklere aittir.
Mermer işçiliğinin en güzel örneği II. Bayezid Camii 📍
🔸 II.Bayezid Külliye gezisinin en önemli durağını teşkil eden ve bu muhteşem kompleksin merkezinde yer alan II. Bayezid Camii'dir. 3 taraftan girişi bulunan cami avlusu kubbeli revaklarla çevrilidir. Evliya Çelebi caminin avlusuna Sultan Bayezid'in 4 selvi ağacı diktiğini söyler.
🔸 Ortada önceden üstünün bir saçakla örtülü olduğu bazı izlerden anlaşılan mermerden büyük bir şadırvan havuzun bulunduğu kayıtlara geçen bilgilerden öğrenilir.
🔸 Ayrıca avluda zamanında bir kuyunun da var olduğu bilinmektedir. En ince ayrıntısına kadar titizlikle üzerinde çalışılan caminin o dönemin şartlarına göre çok üst düzeyde olduğu tespit edilir.
🔸 Caminin taş kapısı ise harikulade bir güzelliktedir. Mermer işçiliğinin gözle görülür, detaylı ve zarif zanaatı kendini belli eder. Caminin birçok penceresi vardır. Bu pencerelerin kenarlarını süsleyen kalem işi detaylar ise göz kamaştırıcıdır.
🔸 Osmanlı devri Türk sanatında bir ilk kabul edilen kısım cami hariminin sol köşesinde yer alan hünkâr mahfilinin çift renkli mermerlerden yapılmış kemerler üstünde olmasıdır. Bu muazzam camide sonradan eklenen bazı aksam da bulunur.