Arama

Peygamberlerin maruz kaldığı musibetler ve duaları

Dünya imtihan yurdudur. Allah, kullarını başta peygamberler olmak üzere farklı şekillerde bela ve musibetlerle sınar. Allah'a yakınlıkla imtihanın ağırlığı, sevabın büyüklüğüyle de belanın büyüklüğü doğru orantılıdır. Musibetler karşısında mümine düşen görev peygamberlerin sabrı ve metanetini kuşanmaktır. Sizler için Hz. Eyyûb, Hz. Yakup, Hz. İbrahim, Hz. Yunus ve Peygamber Efendimizin karşılaştığı musibetler ve dualarını derledik.

  • 1
  • 12
HZ. EYYÛB
HZ. EYYÛB

📌Yüce Allah, çok sevdiği hayırlı kullarını musibetlerle imtihan eder. Belalar karşısında dirayetli olabilen, sabır ve tevekkül ile karşılayabilen kulun günahlarına kefaret olur, kalplerini aydınlatarak ve ruhlarını olgunlaştır. Karşılaştığı musibetlere gösterdiği sabır ile simgeleşen peygamber Eyyûb aleyhisselamdı.

📌Hz. Eyyûb aleyhisselam, Kur'an'da adı geçen, Allah'ın kendilerine ilim ve hikmet verdiği bildirilen peygamberlerdendi. O, sabrın ve şükrün sembolüydü.

📌 Hz. Eyyûb, Yakup aleyhisselam döneminde ilâhi vahye mazhar oldu. Dini, Hz. İbrahim tevhid diniydi. Şeriatı ise Allah'ın birliğine iman ve insanların arasını düzeltmekti.

Sabrı ile insanlığa örnek gösterilen Hz. Eyyub

📌 Hz. Yakup ya da Hz. Yusuf ile aynı çağda yaşayan Eyyûb aleyhisselam, Allah'ın verdiği nimetlere şükreden, takva sahibi ve yoksullara karşı merhametli biriydi. Misafirlere ikram etmeyi sever, yolcuların yardımına koşardı. Öyle ki geceleri yoksul doyurmadıkça uyuyamazdı.

📌 Hz. Eyyûb, hastalıkla sınandı ve bu imtihanı Enes b. Mâlik'ten nakledilen bir hadise göre on sekiz yıl boyunca devam etti. Hastalığı o kadar şiddetliydi ki yemeği iki elini birleştirerek ağzına götürebiliyordu. Dili, ağzını kalmayacak kadar şişiyordu.

📌Hastalığı ağırlaşınca yaralar, vücudunun her tarafını sardı. Artık sadece dili ve kalbiyle ibadet edebiliyordu. Bu halde iken hastalığından değil, ibadetlerini aksatmaktan korktu. Kulluk vazifesini yerine getirmekten çekinerek "Yâ Rab, zarar bana dokundu. Lisanen zikrime ve kalben ubudiyetime halel veriyor" diyerek dua etti.

Peygamberlerin Kur'an'da geçen duaları

📌 Yüce Allah, Hz. Eyyûb'un bu samimi duasını kabul edip şifa bulmasını murat edince, ayağını yere vurmasını buyurdu. Böylece yerden şifalı bir su fışkırdı.

📌Hz. Eyyûb, Rabbinden gelen bu emir üzerine hemen ayağını yere vurdu. Yerden berrak tertemiz bir su fışkırdı. Bu su ile yıkandı ve bol bol içti. Yüce Allah, Şâfî ismi ile tecelli etti ve eski sıhhatine kavuştu.

"Eyyûb'u da hatırla. Hani o Rabbine, "Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin" diye niyaz etmişti. Biz de onun duasını kabul edip kendisinde dert namına ne varsa gidermiştik. Tarafımızdan bir rahmet ve kullukta bulunanlar için de bir ibret olmak üzere ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha vermiştik." (Enbiya suresi, 83-84. ayetler)

Fikriyat'ın Kur'an-ı Kerim uygulamasından sureleri okumak ve dinlemek için tıklayın

  • 4
  • 12
HZ. YAKUP
HZ. YAKUP

📌Karşılaştığı belalar karşısında metanet göstererek sabreden peygamberlerden biri de Hz. Yakup'tu. O, acıların en büyüğü, evladı ile sınandı. Kırk yıl, yaşadığı bu zorluk karşısında hüzünle gözyaşı döktü.

📌Hz. Yakup, İbrahim peygamberin torunu ve Hz. İshak'ın oğluydu. Yakup aleyhisselam, babası Hz. İshak'ın vefatından sonra Kenan ilinde kalıp yerine geçti ve Allah ona peygamberlik ihsan etti.

📌On iki oğlu içinde en güzeli ve en akıllısı olan Yusuf'u babası çok sevdiği için, diğer kardeşleri tarafından kıskanılırdı. Bu yüzden kardeşleri, onu ortadan kaldırmaya karar verdi. Bir gün Yusuf'u gezmeye götürme bahanesiyle babalarından izin aldılar ve daha önce kararlaştırdıkları gibi sahrada bir kuyuya attılar. Eve dönünce de babalarına onu bir kurdun yediğini söylediler.

📌Hz. Yakup, yaklaşık kırk sene oğlunun hasretiyle ağladı. En sonunda ağlaya ağlaya ama oldu. Bunun bir hikmetinin de, diğer oğullarını görüp hüzün ve kederinin daha fazla ziyadeleşmemesi için olduğu söylenir.

Hz. Yakup'un hüzünler evi

📌Önceleri şehir içinde oturduğu halde halk ağlayışından bizar olunca şehir dışında bir çardak kurup orada ağlamaya başladı. Hz. Yakup, hüzünden zayıflamış yaşlanmıştı. Kaşları, gözlerinin yanaklarının yumrusu üzerine düşer, onları, bezle kaldırırdı. Bir gün, ona bir komşusu:

"Ey Yakup! Sende gördüğüm şu başına gelen hal nedir?" (İhtiyar olmadan) ihtiyarladın! Tükendin, gittin! Sen (bu gidişle) Babanın, kardeşinin eriştiği yaşa bile erişemeyeceksin!" dedi.

Yakup Peygamber: "Zamanın uzunluğu ve üzüntülerin çokluğu!" dedi.

Yüce Allah: "Ey Yakup! Sen, Beni, yaratığıma şikâyet mi ediyorsun?" diye vahiy edince, Yakup aleyhisselâm: "Ya Rab! Ben, bir hata işledim! Onu, bana, bağışla!" dedi. Yüce Allah: "Bağışladım!" buyurdu.

📌Bundan sonra Hz. Yakup, derdini soranlara: "Ben, taşan kederimi ve üzüntümü, yalnız Allah'a şikâyet ve arz ederim!" derdi.

📌Yıllar sonra oğlu Yusuf, kardeşi Bünyamin ile ona gömleğini gönderdi ve gözleri açıldı. Ömrünün sonunda Yusuf'un yanında rahat bir hayat sürdü.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN