İslam’a ilk davet ve ilk Müslümanlar
Peygamber Efendimiz 23 yıllık risalet hayatında Mekke'de 13 yıl, Medine'de ise 10 yıl boyunca çetin bir mücadeleye girişti. Nazil olan dördüncü suredeki "Kalk, uyar" ayetlerinden sonra insanları İslam'a davet etmeye başladı. Müddessir suresindeki bu ayetler, Allah'ın mesajlarını insanlığa tebliğ etmekle görevlendirilişinin ilanıydı. Hz. Peygamber bu emri aldıktan sonra insanları tevhid dinine çağırmaya başladı, son nefesine kadar da bu görevini sürdürdü. Peki, Peygamber Efendimizin ilk tebliğ faaliyetleri nasıldı? İlk Müslümanlar kimlerdi?
Önceki Resimler için Tıklayınız
📌 Sahabeler arasında ilk Müslümanlar; Hz. Hatice, Hz. Ebubekir, Hz. Ali ve Zeyd bin Harise sayılıyor. Ulema, bu inananlar arasında sıralama yapılması gerektiğinde ilk Müslüman olanın Hz. Hatice olduğunu belirtir. Çünkü ilahi vahyin geliş aşamasını Peygamber Efendimiz ile yaşamış, ilk andan itibaren de yanında yer almıştır.
➡ Klasik tasnifte ise hanımlardan ilk Müslüman Hz. Hatice, büyüklerden Hz. Ebubekir, çocuklardan Hz. Ali, azatlı kölelerden Zeyd bin Harise olarak belirtilir.
📌 Hz. Hatice, ilk vahiy sürecinde Peygamber Efendimizin on beş yıllık hanımıydı.
➡ Peygamberimize (SAV) "Bugüne kadar hiç yalan söylemedin. Yüce Allah'a benim inancım odur ki, seni yalnız bırakmayacaktır. Çünkü sen yetimlerin, fakirlerin yanında yer alırsın, akrabanı gözetirsin. Senin Allah'ın Resulü olduğuna şehadet ederim" diyerek ilk inanan kişi oldu. Hz. Peygamber ilahi emirlerin ilk kez geldiği bu zaman diliminin heyecan ve ağırlığını yaşarken onun destek ve sözleriyle teselli buldu. Resulullah'a (SAV) maddi ve manevi olarak destekte bulundu.
➡ Hz. Hatice, Kureyş'in en zenginlerindendi. Bütün varlığını Allah yolunda harcadı.
📌 Bu süreçte, Cebrail (as) Peygamber Efendimize (SAV) Mekke dışında bir vadide abdest almayı, namaz kılmayı öğretti. Artık Hz. Peygamber (SAV), Cebrail vasıtasıyla yüce Allah ile sürekli irtibatlıydı.
➡ Resulullah (SAV) Cebrail'den (as) öğrendiği namazı, Hz. Hatice'ye aktardı.
➡ İlk başlangıçta iki vakit namaz vardı. Biri sabah diğeri ikindi veya akşamdı ve henüz farz değildi. 5 vakit namaz, hicretten önce Miraç gecesi farz kılındı.
➡ Namazlar Mekke döneminde iki rekât kılınırdı. Hicretten kısa bir süre sonra öğle, ikindi ve yatsı namazlarının farzları, yolcu olanlar haricinde dört rekâta çıkartıldı. Çünkü Medine'nin şartları açıktan ibadet etmeye uygundu.
📌 Hz. Ali, Peygamberimizin (SAV) amcasının oğluydu. Annesi ise Allah Resulü'nü (SAV) büyüten Fatıma binti Eset'ti. Bu hanım sahabe vefat ettiğinde, Peygamber Efendimiz (SAV) kendi hırkasını ona kefen yapıp gözyaşı döktü. Sahabeler şaşkın gözlerle bakınca "Amcam beni yanına aldığı zaman, himayeye muhtaç bir çocuktum. Yengem, kendi çocuklarından önce beni doyururdu. Kendi çocuklarından önce benim saçlarımı tarardı. O benim ikinci annemdi." buyurdu.
➡ Amcası Ebu Talib'in maddi durumu bozulduğunda Hz. Ali'yi yanına alıp bakımını üstlendi. İlk vahiy sürecinde on yaşındayken bir gün Resulullah (SAV) ile Hz. Hatice'nin namaz kıldığını gördü. Daha önce görmediği hareketleri merak edip "Ne yapıyorsunuz" diye sordu. İlk Müslüman oluş süreci de işte böylece başladı.
➡ Resulullah (SAV), Allah tarafından gönderilen peygamber olduğunu söyledi ve onun dini üzerine ibadet ettiklerini söyledi. Hz. Ali'ye de "Ali, sen de bu dine girmek istemez misin? Sen de Müslüman olmak istemez misin?" diye sordu. Henüz çocuk olan Hz. Ali "Önce bir babama sorayım ona göre karar vereyim" diye cevap verdi. Peygamber Efendimiz (SAV) "Ali, sen kendi kararını kendin ver, şayet kabul etmeyecek olursan bunu gizli tut" buyurdu.
➡ Ertesi gün Hz. Ali, Peygamber Efendimizin (SAV) yanına gelip Müslüman oldu. Bundan sonra o da Allah Resulü (SAV) ve Hz. Hatice ile birlikte namaz kılamaya başladı.
➡ Ebu Talib, Hz. Ali'nin Müslüman olduğundan haberdar olduktan sonra Peygamber Efendimizin (SAV) yanına geldi. Resulullah (SAV), amcasına Allah'ın elçisi olduğunu ve bütün insanlara peygamber olarak gönderildiğini söyledi. "Aynı zamanda bu din, İbrahim'in de dinidir." buyurdu ve amcasını da İslam'a davet etti. Fakat Ebu Talib, muhtemelen Kureyş nezdinde itibarını düşünerek, "Ben atalarımın dininden dönmeyeceğim" dedi.
➡ Bununla birlikte yaşadığı sürece oğlu Ali'ye Hz. Peygamber'in (SAV) yanında olmasını, desteklemesini söyledi.
Ehli sünnet inancına göre Ebu Talib, Müslüman olmamakla O'nu desteklemiş, müşriklere karşı korumuştur.