Nurettin Topçu ve Necip Fazıl nasıl barıştı?
İsyan, hareket, irade ve "Çile"li yolculuğun Büyük Doğu'ya ulaştığı menzilde iki yürekli dava insanı Nurettin Topçu ve Necip Fazıl. Peki, bu iki zirve ismin yollarının nasıl kesiştiğini, uzun yıllar süren yol arkadaşlığının hangi sebeple küslüğe dönüştüğünü biliyor musunuz? Ya da ikilinin dargınlığına razı olmayan yakın dostlarının, onları barıştırmak için hangi yola başvurduklarını? Edebiyat ve düşünce dünyamızın iki kıymetli ismi Nurettin Topçu ve Necip Fazıl Kısakürek ile ilgili iki ilginç anekdotu sizlerle buluşturuyoruz.
Edebiyat ve fikir dünyamızın iki zirve ismi Nurettin Topçu ve Necip Fazıl Kısakürek… Düşünce dünyamıza ışık tutan bu iki dev ismin kaleme aldığı eserler, bugün dahi pek çoğumuz için ciddi bir boşluğu dolduruyor.
Peki, bu iki usta ismin hangi vesileyle tanıştıklarını, küstükten sonra nasıl barıştıklarını biliyor musunuz?
1950'li yıllarda dönemin Maarif Vekili Tevfik İleri Bey, avukat Bekir Berk'e şunları söyler: "Bekir Bey, Allah selamet versin, Necip Fazıl Bey dergisinde nam-ı müstearlarla, Profesör bilmem kim diyerek yazılar yazıyor. Bunları onun yazdığını, o isimlerin olmadığını herkes biliyor...
Büyük Doğu'yu büyütün. Memleketin sevilmiş imzalarından yazılar alın. Ali Fuat Başgil'e, Nurettin Topçu'ya Mümtaz Turhan'a gidin..."
Tevfik İleri'nin bu sözleri üzerine avukat Bekir Berk, Hukuk Fakültesi'nden hocası olan Ali Fuat Başgil'e gitmiş; Başgil, nazik biçimde bu teklifi kabul edemeyeceğini bildirmiştir.
Ali Fuat Başgil, bu teklif için Nurettin Topçu'ya gitmesini söylemiş; Nurettin Topçu'nun kendisinden daha derviş, daha sabırlı ve tahammüllü olduğunu eklemiştir.
Ardından Bekir Berk, bu teklifi Nurettin Topçu'ya sunmuştur. Nurettin Topçu, Bekir Berk'in maksadını öğrenince "Hay Allah razı olsun, ne iyi ettin yahu! Ben bugüne kadar Necip Fazıl'ı görmedim. Bizim için ayıp değil mi! Seninle ziyarete gidelim" demiştir.
Bekir Berk, Necip Fazıl Bey'e hemen telefon etmiş; Necip Fazıl Bey, "Bekliyorum" deyince birlikte yola çıkıp, Büyük Doğu'nun Cağaloğlu'ndaki yerine gitmişlerdir.
Dergi idarehanesine girince, Necip Fazıl belden yukarısı çıplak, altında pantolon ile misafirlerini karşılamış; hal hatır sorulduktan sonra üstad şöyle demiştir:
"Nurettin Bey, madem bu işe giriyorsunuz, sizden beklenen, rica edeceğim bir mevzu var. "Millete Mal Olmayan İnkılâplar" diye bir seri makale yazacaksınız. Sizden bunu bekliyorum..."