Arama

Modern edebiyatın 20 klasiği

Modernizm, geleneksel olanı, yeni olana tabi kılma tavrı; yerleşik ve alışılmış olanı, yeni ortaya çıkana uydurma eğilimi ve düşünce tarzıdır. Peki, bu akım edebiyata nasıl yansıdı? Sizleri, edebiyat içi düşünsel bir gezintiye çıkartıp, yazarların eleştiri anlayışları ve kendi üslupları hakkında keyifle okuyacağınız bir yolculuğa çıkartıyoruz.

  • 3
  • 20
Ceza Kolonisinde - Franz Kafka
Ceza Kolonisinde - Franz Kafka

Ceza Kolonisi'nde, çağımız insanının kaygı ve korkularını, yalnızlığını, kendi kendine yabancılaşmasını, çevresiyle iletişimsizliğini ustalıkla dile getirmiş olan Franz Kafka'nın tüm anlatılarını bir araya getiren bir çalışmanın ilk kitabı. Anlatılar'ın bu ilk kitabı, Kafka'nın kitaplarında yayınladığı anlatılar ile kitaplarında yer almayan, ayrı ayrı yayınlanmış anlatıları dilimizde ilk kez bir arada sunuyor.

Kafka'nın yazdıklarına farklı eleştirmenlerce çok farklı yorumlar getirilmiştir. Kimilerince varoluşçuluk bağlamında değerlendirilen Kafka'da kimileri Marksist, kimileri Freudcu etkiler bulmuşlar, kimileri de onun yapıtlarının özünde gerçeküstücü bir mizahın yattığını ileri sürmüşlerdir. Ne var ki, Kafka'nın belki de en belirleyici özelliği, hiçbir kalıba girmemesi, hiçbir akıma sığmamasıdır. Kafka, tüm yazdıklarıyla, 20. yüzyılın en kendine özgü yazarlarının başında gelir.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

  • 4
  • 20
Kendileriyle Savaşanlar - Stefan Zweig
Kendileriyle Savaşanlar - Stefan Zweig


Stefan Zweig, Kendileriyle Savaşanlar'da Hölderlin, Kleist ve Nietzsche'nin yaşam öykülerini anlatıyor. Bu üç yazarın yaşamlarının ortak yanı, mizaçlarını belirleyen neredeyse tabiatüstü bir güçle bitmek bilmeyen bir iç mücadeleyi sürdürmeleridir. İçlerindeki bu güç, yaşamlarının birer tragedya olarak sürüp, öyle sona ermesine neden olmuştur. Yazar, Hölderlin, Kleist ve Nietzsche'nin yaşamöykülerini çağdaşları Goethe'nin hayatından kesitlerle birlikte ele almıştır. Goethe'nin karşı kutbu oluşturan hayatı algılayışı, biçimleyişi ve hayatla yaratıcılık arasında kurduğu bağ, sergilenen yaşamların farklılıklarını daha belirgin hale getirmektedir.

Zweig, Kendileriyle Savaşanlar'da yaratıcılık serüveni, anlaşılma sorunu ve sanatçının çevresine karşı tutumunu gerçeğe bağlılıktan ayrılmadan, derin bir duyarlılıkla işlemiştir.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

  • 5
  • 20
Leonardo'nun Yahuda'sı - Leo Perutz
Leonardo’nun Yahuda’sı - Leo Perutz

Büyük Üstat Leonardo da Vinci'nin heyecanla beklenen başyapıtı "Son Akşam Yemeği" yarım kalmıştır. Milano'daki Santa Maria delle Grazie manastırının yemekhanesi için yaptığı resim üzerinde aylardır çalışamamasının Leonardo'yu yılgınlığa gark eden bir nedeni vardır. Bu amaçla şehirdeki en kötü insanın peşine düşen üstat, bütün sokaklarıve pazarları gece gündüz dolaşır. O sıralarda şehre gelen Bohemyalı bir tüccar, eski bir borcu tahsil etme peşindedir. Bir de şehirde görüp sevdalandığı bir genç kızı aklından çıkaramamaktadır. Leo Perutz bu sürükleyici ve eğlenceli tarihi romanda, kibir, ihanet, sanat ve sanatçının yaratma edimi gibi temalara odaklanır.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

  • 6
  • 20
Altın Gözde Yansımalar - Carson McCullers
Altın Gözde Yansımalar - Carson McCullers

Carson McCullers, ABD'nin güneydoğu eyaletlerinden birinde, barış zamanı bir ordugâhta geçen bu romanında, beş kişinin yalnızlıkları, düşleri, saplantıları, başarısızlıkları ve zaaflarından bir "insani cehennem" örüyor. Ordugâhın monoton ve boğucu atmosferinde sıkışıp kalmış bu beş kişiyi bekleyen trajedi daha en baştan sezilmektedir... McCullers, "altın gözü"nden yansıyan bu acıklı portreleriyle, insan kalbinde yatan arzu ve nefreti iskandil ediyor. Altın Gözde Yansımalar bizi ruhun karanlık dehlizlerinde dolaştıran romanlardan biri...

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

  • 7
  • 20
Usta ile Margarita - Mihayl Afanasyeviç Bulgakov
Usta ile Margarita - Mihayl Afanasyeviç Bulgakov

Sovyet edebiyatının önde gelen adlarından olan Mihail Bulgakov, yapıtlarının çoğunda Sovyet bürokrasisini eleştirdi; bu nedenle Sovyet otoriteleriyle pek çok kez karşı karşıya geldi, yazdıkları sansürlendi. Yazarın Usta ile Margarita adlı dev yapıtı ise, kendi sağlığında değil, ölümünden yirmi altı yıl sonra, 1966'da yayınlandı. Üstelik yaklaşık seksen sayfası çıkarılmış olarak. Otuzlu yıllarda, Moskova'da iki yazar, bir bankta oturmuş, tartışmaktadırlar. Birdenbire, yandaki bankta bir adam şekillenir ve sohbete karışır. Düzgün bir Sovyet vatandaşı gibi görünmektedir, ancak geleceği okuma yeteneğine sahiptir ilginç yabancı. Örneğin, yazarlardan birine öleceğini söyler, yazar gerçekten çok kısa bir süre sonra ölür. İkinci yazar ise, gene yabancının önceden bildiği gibi delirir ve akıl hastanesine kapatılır. Yabancı dediğimiz kişi ise, sosyalist Sovyet toplumunu ziyarete gelmiş olan şeytanın ta kendisidir ve bu kez adı Woland'dır.

Woland ve yanındaki yardımcıları, Moskova'da fantastik bir alt üst oluşa neden olurlar; tıkır tıkır işleyen pek çok mekanizma, Bulgakov'un keskin kara mizahıyla parçalanır, dağılır, bozulur. Bu sırada, akıl hastanesine yatırılmış olan yazar, orada bir 'Usta'yla karşılaşır; 'Usta', ona kendi yazdığı, Pontius Pilatus'la ilgili kitabı, ayrıca Margarita'ya olan aşkını anlatır, ki zaten aklını kaybetmesine neden olan da, kaleme aldığı romandır.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN