Mezarları İstanbul'da olan yazar ve şairler
Edebiyat; şiir, roman gibi birçok tarzda eserlerin verildiği uçsuz bucaksız bir dünyadır. Romanlar sayfalar; şiirlerse satırlar dolusu birçok şey anlatır. Her yazar ya da şair tarzıyla, üslubuyla ve yaşadıklarıyla her birimize farklı duygular katmışlardır. İşte edebiyat dünyasından isimleri asla silinmeyecek olan ve mezarları İstanbul'da bulunan yazar ile şairler...
Önceki Resimler için Tıklayınız
''Çocuklar gibi sevdim devler gibi ıstırab çektim...''
"Babam şairdi, Divan tarzında şiirler yazardı. Ben de elbet, hem onun şiir tutumunu yadsıyorum hem de kendimi ona kabul ettirmeye çalışıyorum." demişti Attila İlhan. Kelimelerle öyle güzel oynardı ki moda, yalnızlık, aşk ve sevgili belki de hiç böyle güzel anlatılmadı. Şiir severlere yeni ve farklı ufuklar açarak Türk edebiyatına damga vuran Attila İlhan, 80 yıllık ömrüne 56 kitap ve 6 senaryo sığdırdı. İlhan, senaryolarında "Ali Kaptanoğlu" takma adını kullanırken, ilk şiiri olan "Balıkçı Türküsü"nü de "Nevin Yıldız" takma adıyla yazdı. Aynı zamanda İlhan, "Beteroğlu" takma adıyla da Yücel dergisinde şiirlerini yayımladı. Attila İlhan, ilk kalp krizini 1985'te geçirdi ve kardiyolojik sorunları 2004'e kadar devam etti. 10 Ekim 2005'te İstanbul'daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu 80 yaşında vefat eden sanatçının cenazesi Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi.
''Doğdu, sevinçten ağladılar. Öldü, acıdan ağladılar. O, bu arada yaşadı, hiç düşünmediler.''
Kıymeti oldukça geç anlaşılan şairlerimizden biriydi Özdemir Asaf. Edebiyatımızda derin bir iz bırakmış, içine sığdıramadığı derin duyguları dizelerine dökmüştü. Gerçek adı Halit Özdemir Arun olan şair, Mehmet Asaf ile Hamdiye Hanımın çocuğu olarak, ikiz kardeşi Neire Özgönül Arun'dan bir gün önce, 11 Haziran 1923'te Ankara'da dünyaya geldi. 'R'leri söyleyemediği için dergilerde yayımlanan şiirlerinde önce Özdemir Özden ismini kullandı. Sonra Oktay Akbal'ın önerisiyle, Özden yerine babasının adı olan Asaf'ı tercih edip Özdemir Asaf olarak yaşamına devam etti. Beyninde tümör tespit edilen ve 28 Ocak 1981'de, 58 yaşındayken Bebek'teki evinde hayata veda eden Özdemir Asaf'ın cenazesi, isteği üzerine Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi.
"Ne içindeyim zamanın / Ne de büsbütün dışında"
Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Haziran 1901'de Kadı Hüseyin Fikri Efendi ile Nesime Bahriye Hanım'ın oğlu olarak İstanbul'da dünyaya geldi. 1939'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde yeni kurulan "19. Asır Türk Edebiyatı Kürsüsü"nde profesör olarak görev aldı. Geçirdiği kalp krizi nedeniyle 23 Ocak 1962'de İstanbul'da vefat eden usta edebiyatçı, Rumelihisarı Aşiyan Mezarlığı'nda Yahya Kemal'in mezarının yanı başına defnedildi. Mezar taşında, kendi dizeleri olan "Ne içindeyim zamanın/Ne de büsbütün dışında" ifadeleri yer alıyor.
"Bekliyorum
Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın."
Tanpınar'ın deyimiyle şiirimize tatlı anlaşmazlığı ve lezzeti getiren Orhan Veli, eserlerinde hicivsel bir üslupla mizah ögelerinden yararlandı. Ağır sanat ifadeleri, kalıplaşmış benzetmeler yerine, daha basit ve yalın olan halk dilini kullanmayı benimsedi. Garip akımının ustası Orhan Veli henüz 36 yaşındayken, talihsiz bir şekilde hayatını kaybetti. Yaşamayı, aşkı, umudu ve pek çok şeyi aynı şiir düzleminde buluşturarak edebiyatın unutulmaz şairleri arasında yerini aldı. O, ölümü ardında sorular bırakırken, cebinde otuz kuruşla bir de şiir taşıyordu.
"Ölüye ağlayamayan insanların huzursuzluğu içindeyim."