Arama

Mehmet Akif'in misafir olduğu kitaplar

Bir edebiyatçının eserlerine gösterilen imtina ve hürmet, dönemini aşıp da geleceğe ayna tutuyorsa o artık bulunduğu halkın sembolü demektir. Mehmet Akif, de Asım'ın Nesli'ne kendisini kabul ettiren büyük bir isimdi. Bu sebepledir ki Mehmet Akif eserler kaleme almakla kalmamış, başka eserlerin kahramanı da olmuştur. Bununla birlikte adına yazılan biyografiler, anılar Mehmet Akif'in büyüklüğünü gözler önüne serer. Mehmet Akif'in misafir olduğu romanları ve adına yazılmış başvuru niteliğindeki eserleri sizler için derledik.

  • 3
  • 26
Üç İstanbul ve Mehmet Akif
Üç İstanbul ve Mehmet Akif

Üç İstanbul, Abdülhamid döneminden I. Dünya Savaşı'na kadarki zamanı siyasal ve sosyal gelişmeler içinde ele alan; yolsuzluk, rüşvet gibi birçok ahlâk zayıflıklarını öne çıkaran bir roman olarak görünür. Abdülhamid dönemi, İttihat ve Terakki dönemi ve İttihat Terakki sonrası gibi Osmanlı'nın en zor yıllarını anlatan romancının, kendi birikim ve tecrübelerinden yola çıktığı açıktır.

Roman, yoksul ve kimsesiz bir delikanlı olan Adnan'ın hukuk eğitimi aldığı bilgisiyle başlar; Adnan'ın sınıf atlamak, zevk içinde ve bol imkânlarla yaşamak hırsıyla devam eder ve Adnan'ın tükenişi ile sona erer.

Kitabı incelemek veya satın almak için tıklayınız...

Romanda, vezirden paşaya, bürokrattan şaire, hocalardan gazetecilere kadar pek çok kişinin bulunması, romanın bütün bir İstanbul mekânını yansıttığı anlamına gelmez. Romandaki kişiler, şu veya bu şekilde, bütün siyasal, kültürel değişmelerin yaşandığı, yozlaşma ve soysuzlaşmanın yeşerdiği elit mekânlarıyla ilintilidirler. Bu mekânlar da Abdülhamid döneminde Hidayet'in, Meşrutiyet döneminde Adnan'ın ve Mütareke döneminde Naşit'in konaklarıdır.

Romandaki hemen bütün kişiler, bir yozlaşma içinde, mevki, makam, para ve ün temin eden bu konaklara doğru akar. Bu, kahreden çarkın dışında kalan birkaç kişi vardır: Şair Raif, Dağıstanlı Hoca ve Süheyla.

Mithat Cemal'in ve diğer birçok yazarın Mehmet Akif biyografileri okunduğunda Üç İstanbul 'da şair Raif olarak (Sadece bir kere Mehmed Raif denilmektedir.) kurgulan kişinin kaynağının tarihsel bir varlık olan Mehmet Akif Ersoy olduğu kolaylıkla anlaşılır. Hatta kurgusal bir kişi olan şair Raif ile ilgili söylenen sözlerin, kişiliği ile ilgili yapılan belirlemelerin neredeyse birebir Mithat Cemal'in Mehmet Akif biyografisinde söylenenlerle aynı olduğu rahatlıkla tespit edilebilir.

Mithat Cemal'in Raif adını seçmesinin tarihsel bir kaynağı da vardır. Mehmet Akif'in babası Tahir Efendi, oğlu doğduğunda göbek adını Ragif koymuştur. Bu isimdeki harfler ebcet hesabıyla Akif'in doğum tarihini (1290) gösterir. Fakat çocukluktan itibaren Ragif denilmemiş, Akif denilmiştir.

  • 6
  • 26
Tarık Buğra ve Mehmet Akif
Tarık Buğra ve Mehmet Akif

Akif'in hayatı, hangi cepheden bakılırsa bakılsın, bir romanın hacmini zorlayacak kadar zengin, renkli ve anlamlı parçalarla doludur. Tarık Buğra; kişiliğine, insanlığına ve idealizmine öteden beri hayranlık duyduğu Mehmet Akif'e, Millî Mücadele'yi konu alan iki romanında, Küçük Ağa ile Firavun İmanı'nda, bir davanın, bir misyonun mensubu olarak yer verir.

Tarık Buğra, Mehmet Akif'e romanlarında yer açarken, Millî Mücadele sürecinin en önemli siyasî çıkışı olan 'muhalefet' hareketini esas alır. Bilindiği üzere Mehmet Akif 1920 yılında, İstanbul'daki resmî görevinden ayrılarak Millî Mücadele'ye katılmak amacıyla Anadolu'ya geçer, başta Ankara çevresi olmak üzere Kastamonu, Eskişehir, Burdur, Sandıklı, Antalya, Afyon ve özellikle Konya'da, isyanlarla zihni karıştırılan, karıştırılmak istenen, dolayısıyla moral bozukluğu içinde bulunan halkı, Millî Mücadele'nin yanına çekmeye çalışır ve bunda da bir hayli başarılı olur. O, böyle bir görevi yerine getirirken Millî Mücadele hareketi de bilinen sona, zafere doğru gitmektedir.

  • 7
  • 26
Küçük Ağa ve Mehmet Akif
Küçük Ağa ve Mehmet Akif

Küçük Ağa romanında, Mehmed Âkif'e verilen yer, neredeyse bir hatırlatma düzeyindedir.

Romanın karizmatik ismi İstanbullu Hoca, Millî Mücadele sürecinde gösterdiği yararlılıklardan dolayı 'Küçük Ağa' namını almış, 'Kuvvacılar'ın daveti üzerine Ankara'ya gelip 'medrese'deki hücresine yerleşmiştir. Hacı Bayram Camii'nde kıldığı ikindi namazından çıkarken, yanına gelip kendisiyle sohbet eden tanımadığı Said Bey namında bir kişi, "Bilmem Mehmet Akif ismini işitmişliğiniz var mıdır?" (s. 466) diye sorar. Soruya verilen "Elbette… Elbette…" (s. 466) karşılığı, hem Akif'in çevredeki ününe, hem de romandaki serüvenin başladığına işaret eder.

Kitabı incelemek veya satın almak için tıklayınız...

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN