Arama

Bilge Şair Sezai Karakoç’a ediplerin gözüyle bakmak

Hayata parasız yatılı olarak doğmuş şairdir Sezai Karakoç... Yalnızca şair denip geçilemeyecek kadar önemli olan bu kıymetli şahsiyet, tek başına ama devam ettirilememiş bir okul olarak adını Türk edebiyatına altın harflerle yazdırdı. Doğu'nun güneşinde yunmuş yıkanmış kalbiyle, dünyaya tamah etmeyen tavrıyla edebiyatseverlerin kalbinde taht kurmuştur. İsmet Özel, Cemal Süreya ve Rasim Özdenören'in Sezai Karakoç izlenimlerini sizler için derledik. Vefatının ikinci yılında büyük şairi rahmetle anıyoruz.

"Türkiye'de, özellikle sağın, özellikle de mukaddesatçı kesimin içinde yalnız. Bir başına. Hiçbir ortaklığa girmez. Dışarıda ve yukarıdadır. Düşüncesini de, öfkesini de hemen ortaya koyar. Ama yalnız olması yalnız kalma anlamında değil, diyorum. Yapısı öyle."

(Cemal Süreya, 99 Yüz)

Cemal Süreya, çeşitli isimlerle yayımladığı en son "99 Yüz" ismini alan kitabında Sezai Karakoç için şu an okuduğunuz satırları kaleme alıyor. Sezai Karakoç'un hayata bakış açısı, karakteri ve edebiyatmızdaki etkileri bakımından hem uzak hem de çok yakın bir perspektifle ele alıyor.

❇ "Özellikle Karakoç, bence, yaşama konumu olarak da tek ve benzersiz bir kişi. Tek ama, 1960'tan bu yana mukaddesatçı kesimde boy gösteren sanatçı ve yazarları en çok o etkilemiş. İsmet Özel bile yeni yöneliminde ilk onu aramıştı. Özdenören kardeşler Anadolu'ya Kafka yaratıkları salarken ondan ışık almışlardı."

Cemal Süreya, 99 Yüz

"Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde birinci sınıf öğrencisiyken kendisine asistanlık önerilmiş, ama kabul etmemiştir.

Diriliş Yayınevi de sahibine benziyor. Yalnız Karakoç'un kitapları basılır bu yayınevinde. Dışarıya karşı bağnaz değil. Her şeyi tartışabilirsiniz. Kimseyi küçük düşürmez. Ama bazı kişileri büyük düşürdüğü olmuştur. En ilkelle en modern arasında durur."

(Cemal Süreya, 99 Yüz)

Sezai Karakoç'tan 100 Alıntı

"Maliye Müfettiş Yardımcısı ve Gelirler Kontrolörü olarak Türkiye'yi dolandı. Bakarsın Arapkir'de, bakarsın Karaköse'de."

Zaman zaman kaybeder. Ama rövanşı mutlaka alır. Sultanahmet Camii'nin külliyesinde dergi çıkardı. Öyle bir Müslüman ki Marx da bilir, Nietzsche de bilir, Rimbaud da bilir. Salvador Dali de sever. Nâzım da okur. Sıkışmış, sıkıştırılmış deha. Alçakgönülle katı yüksek uçuyor."

(Cemal Süreya, 99 Yüz)

Okul anılarından, iş hayatından bahseden Süreya ilerleyen satırlarda Sezai Karakoç'un yayıncılık hayatı ve entelektüel birikimine dikkat çeker. Sezai Karakoç'un dehasına alçakgönüllüğüne vurgu yapan Cemal Süreya şairlik ve gazetecilik dönemlerinde bulundukları mekânlardan komşu olduklarından ve görüşememelerinden şikayet eder…

"Milliyet Yayınevi'nde, pencereden bakıyorum. Yerebatan'a uzanan caddenin üzerinde bulunan şu karşıki binanın üst katında Sezai Karakoç oturuyor; penceresi görünmüyor; ama işte orda. Ne tuhaf, bu kadar yakındayız da bin yılda bir görebiliyoruz birbirimizi. O da, sokakta rastlarsak..."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN