Edebiyat tarihinde çığır açan Fuat Köprülü’nün ilim dünyasına katkıları
Sadrazam Köprülü Paşa soyundan gelen Mehmet Fuat Köprülü, Osmanlı Türk ilmini ve edebiyatını ülkemizde ve Avrupa'da hakkıyla temsil eden bir ilim insanıydı. "Dünyaya yeniden gelsem, aynı yolda yürümekte tereddüt etmezdim" diyen Köprülü, verimli geçen bu ilmi yolculuğunda edebiyat tarihçiliğinde bir çığır açtı.
🔶Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa'nın soyundan gelen Köprülü, Türk halk edebiyatı alanında yaptığı çalışmalarla tanınan, tarihçi, edebiyatçı, araştırmacı ve politikacıydı.
🔶Türkoloji sahasında yeni ufuklar açan ve bir ilim otoritesi haline gelen Fuat Köprülü, 4 Aralık 1890'da doğdu.
"Bir milletin edebiyatı, milli ruhu ve milli hayatı göstermek için en samimî bir ayna sayılabilir."
📌İLK ŞİİRİNİ İKİNCİ ABDÜLHAMİD'E YAZDI
🔶Ayasofya Merkez Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra Mercan İdadisi'ne giren Köprülü, erken yaşta şiir yazmaya başladı. Basılan ilk şiiri, 1905'te 2. Abdülhamid Han için yazdığı methiye oldu.
🔶İlk şiirini 15 yaşında Sultan Abdülhamid'in doğum yıl dönümü münasebetiyle "Mercan İdadisi Üçüncü Sınıf Talebesinden Köprülüzade Fuat Efendi'nindir" başlığıyla yayımladı.
🔶Köprülü, 1907-1910 arasında Mekteb-i Hukuk'a (Hukuk Fakültesi) devam etti, edebiyat ve tarih alanında ilerlemek için Hukuk Fakültesi'ni yarıda bıraktı.
🔶Hukuk eğitimini tamamlamadığı için eleştirilere maruz kalan Köprülü, şu açıklamalarda bulundu:
📌"BAZI DERSLERİ HOCALARIMDAN DAHA İYİ ÖĞRENMİŞTİM"
"İmtihanlarımda gayet muvaffak oldum lakin büyük bir hayal kırıklığıyla karşılaştım. Tedrisat, son derece fena idi. Benim talebesi bulunduğum 1907 Darülfünunu bir alemdi. İslam hukukunu okutan hocalardan istifade etmediğimi söyleyemem. Ancak yeni Avrupa ilimlerini okutanlar lisan bilmezdi. Ellerine geçmiş yalan yanlış tercümelerden, eminim kendileri de bir şey anlamayarak ders verirlerdi ki ben bu eserleri, elimde bulunan asıllarından okumayı tercih ederdim. Fransızcayı hocalarımdan daha iyi biliyordum. Hatta bazı dersleri, bahisleri, onlardan daha çok önce ve daha iyi öğrenmiştim. Hukukta fazla kalmak, zaman kaybetmekten başka bir şey değildi."
📌Servet-i Fünun etkisi
🔶Hukuk Fakültesi'nde edebiyat meraklısı arkadaşları ile kurduğu dostluklar, şiire ve edebiyat araştırmalarına ilgisini arttırdı.
🔶Köprülü'nün ilk gençlik şiirlerinde Servet-i Fünun etkisi gözlemleniyordu. Köprülü'nün şiir ve çeşitli konular üzerine kaleme aldığı makaleler, "Mehasin" ve "Servet-i Fünun" dergileriyle "Tanin" gazetesinde yayımlandı.
"Ma'bedlerİn harîm-i samûtunda yükselen
Bir şahika-ı nedâmete benzer, pür-ihtizâz
Muzlim terânelerle bu şeb inledim biraz
Evc-i tahayyülümde solan bir sitareden"
Fecr-i Ati topluluğu etkisi
🔶1909'dan 1913 yılına kadar şiirlerinde Fecr-i Ati etkisi görülmeye başladı.
"Zulmetli rayihat ile meşbu'-ı mevt iken
'Gel, her tebessümünden uçan ra'şe-i hazân
📌Milli Edebiyat etkisi
🔶1913-1919 arasında 'Hak, Donanma, Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Büyük Mecmua' gibi dergilerde Mili edebiyat etkisiyle şiirler yazmaya başladı.
🔶Ziya Gökalp çevresine girdikten sonra da "Milli Edebiyat" akımını tamamen benimsedi. Köprülü'nün şairliği Fecr-i Ati ve Milli edebiyat anlayışlarını yansıttığında asıl hüviyetine kavuştu.
"Gökte yanan yıldızların sarı ateşi
Durgun sular üzerinde söndü, uzandı…
Yeşil sırtlar arkasında doğan güneşi
Türk şehidi yüce turan şecridir sandı.
Yüz çevirip göğsündeki yıldızlı aya,
İstikbali görmek için daldı rüyaya"
🔶Mehmet Fuad Köprülü, okulu bırakmasının ardından kendi kendisini yetiştirmeye karar verdi. Mercan, Kabataş, Galatasaray ve İstanbul liselerinde, 1910-1913 arasında Türkçe ve edebiyat hocalığı yapan Köprülü, 1913'te Halit Ziya Uşaklıgil'den boşalan İstanbul Darülfünunu'nda "Türk Edebiyatı Tarihi" müderrisliğine getirildi.
"En çok hoşlandığım şey, talebelerimden birinin iyi bir eser yazmasıdır ki, bu bana sonsuz bir saadet verir. Hamdolsun, ara sıra da olsa, bu saadete ermek nasip oluyor. Dünyaya yeniden gelsem, yaşamaya yeni baştan başlasam, aynı yolda yürümekte bir Iahza tereddüt etmezdim."
🔶Köprülü hoca olduktan sonra kendisini tamamen ilmi çalışmalara adadı. İlmî faaliyetleri Köprülü'nün şiirden ve şairlikten giderek uzaklaşmasına yol açtı.
🔶Modern edebiyat tarihçiliğinin kurucusu olan Köprülü, edebiyat, sosyoloji, kültür, medeniyet, din, tasavvuf dil, hukuk, iktisat, musiki, siyaset gibi alanlarda eserler verdi. Köprülü arkasında 1500'ün üzerinde kitap ve makale bıraktı.
🔶Fikir ve sosyal hayatın kalkınması için sosyolojiye çok önem atfeden Köprülü, 1910'da "İlm-i Cem'iyyet" adı altında bu alanı başlı başına konu edinen beş uzun makalesi yayımlandı. Sosyolojik alanında kazandığı tecrübeler Köprülü'nün diğer eserlerinin yolunu açan bir öncü niteliğindeydi.
"Eğer bugün, yarın için sağlam ve hakikaten millî yani şahsi bir edebiyat vücuda getirmek istiyorsak garbın bütün şekillerini, beynelmilel birtakım sanat telakkilerini almakla beraber onlara millî ruhumuzu, millî şahsiyetimizi vermekte bir an bile tereddüt etmemeliyiz."
🔶1912-1913 yılları Köprülü'nün fikri hayatında bir dönüm noktası oldu. Köprülü, henüz 23 yaşında Darülfünun'da bir kürsü sahibiydi. Bu durum kimi çevrelerce eleştirilse de Türk edebiyatı tarihinde bir çığır açtığı gerçekti.
KÖPRÜLÜ'NÜN TÜRKOLOJİ ALANINDA ÜN KAZANDIRAN ESERİ
🔶1913'te Bilgi Mecmuası'nda yayımlanan "Türk Edebiyatı Tarihinde Usul" adlı makalesinin yayımlanması Köprülü'yü Türkoloji sahasında büyük bir üne kavuşturacak bir başlangıç oldu.
🔶Dönemindeki Türkçü fikirlerin tesirinde kalan Köprülü, devamlı surette kendisini geliştirmeye ve akademik alanda büyük mesafeler kat etmeye başladı. Mütefekkir, "Türk Edebiyatı Tarihinde Usul" adlı makalesiyle Türk edebiyatı tarihinin ilmi bir görüşle nasıl yazılabileceğinin esaslarını ortaya koydu.
"Edebiyat tarihçisi alelade bir okuyucu gibi zevkine bağlı kalmaz; her hadiseyi tarafsız ve şahsiyetten sıyrılmış bir gözle görmeye ve içtimaî hayatın ona verdiği kıymeti, hakikate en yakın tarzda tahmine ve göstermeye çalışır."