Arama

Divan edebiyatı şairlerinin gözünden ‘Türk kahvesi’

Menşei Yemen olarak düşünülen kahvenin 16. yüzyıldan günümüze ulaşan bir serüveni var. Kahve üretimi ve tüketimi günümüzde hâlâ popülerliğini yitirmedi. Biz de 5 Aralık Türk Kahvesi Günü hasebiyle geçmişten günümüze sevilerek içilen Türk kahvesinin tarihi sürecini ve Klasik edebiyattaki yerini irdelemek istedik.

  • 4
  • 10
İslam dünyası ve Osmanlı medeniyetinde kahve nasıl karşılandı?
İslam dünyası ve Osmanlı medeniyetinde kahve nasıl karşılandı?

Lügat anlamı "şarap" olan kahvenin Müslümanlarca ilk etapta kendisine yer edinmesi zor olmuş. Ulema tarafından alenen "yasak" hükmü verilmese de dindar Müslümanlar bu içeceğe şüphe ile yaklaşarak uzak durmayı tercih etmiş.

"Beytü'l-kahve" adı verilen mekânlarda içilen bu içecek zamanla halk tarafında yoğun ilgiyle karşılanıp geceleri her köşe başında içilmeye başlanınca Mekke'deki ulemanın da desteği ile yasaklanmasına dair girişimler ortaya çıkmış. Fakat bu yasakların türlü şekillerle halk tarafından aşılmaya çalışıldığı söylenir.

Kahvenin ülkeleri aşarak İstanbul'a ne zaman geldiğine dair kesin bir tarih bilinmiyor. Fakat bazı kaynaklarda yer alan şahıslara göre, Kanuni devrinde İstanbul'a gelmiş olduğu anlaşılıyor. Aynı zamanda 16. yüzyılda yazılmış Hafız Hüseyin Ayvansarayi'nin Mecmu'a-i Tevârih adlı eserinde "mahalledeki kahve eğlencesi" mısrası da ilk kahvehanenin 16. yüzyılda açıldığını gösteren kanıtlardan.

Kahve Osmanlı'da muhtelif dönemlerde sıklıkla yasaklara maruz kalan bir içecek olmuş. Kimi âlimler içilebileceğine dair fetva verirken kimi âlimler bu içecekten uzak durulması gerektiğine dair fetvalar vermiş. İstanbulluların kısa sürede kahveye müptela olması ile dönemin Şeyhülislamı Ebüssuûd Efendi tarafından kahvenin yasaklanmasına dair bir fetva verilir. Kahve, ilmiye sınıfında taraftarlarını toplamaya başlasa da yasaklar devam etmiştir.

  • 6
  • 10
Klasik Türk şiirinde kahve
Klasik Türk şiirinde kahve

Kahve ve kahveye dair uygulanan bu yasaklar, dönemin şiirlerinde de yerini almış. Fakat kahve, Klasik şiirde kahve "mey" kadar kendisine yer edinemez. Bunun sebebi ise Klasik şiirde "mey" mazmununun arka planındaki felsefi ve tasavvufi öğretilerin fazlalığı olarak görülür. Araştırmalarda kahvenin Klasik Türk şiirinde hem müstakil hem de "şarap" ile kıyaslanarak beyitlere konu olduğu belirtilir.

"İrte derse çıkamaz gice kitâba bakamaz
Eger içmezse müderris iki fincân kahve"

Nev'i

Müderris: Ders veren, profesör

(Eğer müderris iki fincan kahve içmezse ertesi gün ders anlatmaya gidemez.)

Bu beyitte şair kahvenin "zihni uyanık tutma" işlevini öne sürmüş. Bu beyitten o dönemdeki müderrislerin de geceleri ayakta ve zinde kalmak için kahve tükettiğini öğreniyoruz.

"El ayak tutmaz oldı semâdan
Kahve nûş oldı cümle ehl-i safâ"

Gelibolulu Ali

Semâ: Gökyüzü (beyitte soğuk anlamında kullanılmış)

Kahve nûş: Kahve içicisi

Ehl-i safâ: Eğlence ehli

(Eller ve ayaklar soğuktan dolayı tutmaz olunca, bütün safa ehli kahve içmeye başladı.)

Bu beyitte kahvenin soğuktan koruma işlevi ön planda tutulmuş. Kahve ile safa ehli yani eğlence ehli bağdaştırılmış. Bu beyitten kahvenin hangi kesim tarafından daha çok tüketilmiş olduğunu anlayabiliriz.

"Gâh olur kahve-i müşkîne ider rağbetler
Gâh rindâne çeker bâde-i ahmer hâme"

Gani-zâde Nâdiri

Müşk: Koku

Rindâne: Rint olan kimseye yakışır şekilde

Bâde: Şarap

Ahmer: Kırmızı

Hâme: Kalem

( Kalem bazen misk kokulu kahve ister bazen de rind gibi kırmızı şarap içer.)

"Bu hacı Yusuf Efendi kufûl idüp hacdan
Virür ahibbeye bir sade kahve-i Yemen'i"

Lebîb

Kufûl: Geri dönme

Ahibbe: Dostlar

(Hacı Yusuf Efendi hacdan döndükten sonra oradan dostlarına sade bir Yemen kahvesi verir.)

Bu beyitten de yine sosyal hayata dair bir bilgi ediniyoruz. O dönemde Hacdan gelen hacıların dostlarına kahve getirdiğini öğrenmiş oluyoruz.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN