Arama

Bir muhabirin gözüyle Mehmet Akif Berlin’de neler yaşadı?

Çağının hiçbir problemini gözden kaçırmamış, bir şair-mütefekkir olarak gerçekçi, akılcı, samimi, uyanık ve ilerici bir Müslüman… Mehmet Akif… Çağına dair teşhisleriyle isabetli çözüm önerileri sundu. Bu öneriler de Doğu ve Almanya seyahati kaynaklıdır. Peki, Mehmet Akif Berlin seyahati boyunca neler yaşamıştır? İşte, İkdam gazetesinin Berlin muhabiri tarafından takip edilen Mehmet Akif'e dair önemli ayrıntılar…

Yakın dostu Eşref Edib, Âkif'in Berlin seyahatini ve vazifesini kısaca, "Harbiye Nezâreti'ne merbut (bağlı) Teşkilât-ı Mahsusa kendisine mühim vazifeler tevdî etti (verdi). Bunun üzerine Berlin'e gitti." şeklinde açıklamaktadır.

Eşref Edib, bu cümlelerde geçen "Teşkilât-ı Mahsusa kendisine mühim vazifeler tevdî etti (verdi)." ifadesini, Mütareke'den sonra bir gün kürsüde Avrupalıların taassuplarından (bağnazlıklarından) bahsederken bizzat Akif'ten duymuştur.

Midhat Cemal ise Akif'in Almanya'da İtilâf ordularından esir alınmış yüz bin Müslüman kardeşine hakikati söylemek için bu işin kutsiyetine (kutsallığına) inanarak koştuğunu tespit etmektedir.

Prof. Martin Hartmann'ın Schabinger'e gönderdiği bir mektupta Hartmann, Akif'i "Yeni zamana ayak uyduramamış Türk dar kafalılığının bir temsilcisi olarak, eski usullere göre verimsizce çalışmak istemekte..." şeklinde anlatır.

Kadir Kon, çalışmasında Alman tarihçi Gerhard Höpp'ün Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya'daki Müslüman esirler üzerine yazdığı kapsamlı çalışmasında Akif'le ilgili çok az bilgiye yer verildiğini söyler.

Bu araştırmadan çıkan bilgiler, bir Alman müsteşrikin (doğu bilimcinin) gözüyle olumsuz ve haksız bir Akif portresini bize yansıtmaktadır. Ancak okuyacağınız bu yazının devamında Akif hakkındaki değerlendirmeler, Almanya'da bulunan ve "bizden biri olarak" meseleyi tahlil eden ve bu alanda yeterli bilgi ve birikime sahip olduğu anlaşılan bir muhabir tarafından yazılması itibariyle son derece önem arz eder.

Berlin'e dair intibalarını İkdam gazetesine gönderen şahıs, gazete tarafından "Berlin Muhâbir-i Mahsûsu" olarak tanıtılan Mehmed Sadî adında bir gazeteci ve yazardır. 1330 (1914) Kasım ayından başlayarak Berlin'den Hilafet merkezi olan İstanbul'a belirli aralıkla haberler gönderen Mehmed Sadî'nin, uzun seneler Londra'da bulunduktan sonra Berlin'e geçtiği anlaşılıyor. Sebîlürreşad'ın 288. sayısında geçen F. Latife imzalı bir yazıdan da Mehmed Sadî'nin daha önce İkdam gazetesinin "Londra Muhâbir-i Mahsûsu" olduğunu teyit ediyor.

Mehmed Sadî, Müslümanları ve Müslüman ahlakını Avrupa Hıristiyanlarına anlatmak için Londra'da neşriyatta bulunduğunu "Ben bu dava ile Londra'da senelerce uğraştım. 'Yirminci Asırda İslâmiyet' namıyla yüzlerce makaleler yazdım." cümlesiyle ifade eder.

Berlin'den gönderdiği 12 Kânûnusâni 1330 (25 Ocak 1915) tarihli "Almanya ve Harb" başlıklı yazısında "Sekiz haftaya yakın zamandır artık bu pâyitahtta bulunuyorum." diyen Mehmed Sadî, Kasım ortalarındaki Cihad-ı Ekber'in ilan edilmesinin ardından Londra'dan Berlin'e geçmiştir.

Mehmed Sadî, yine 16 Şubat (1914) tarihli bir yazısında vazifesini ve kimliğini "Ben de Osmanlı âlemini daha esaslı tarzda Alman efkâr-ı umûmiyesine tanıtmak üzere Fosise Çaytung [Vossische Zeitung] gazetesine neşr-i makâlâta devam ediyorum." şeklinde açıklar.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN