Arama

Ev kütüphanelerinin bilişsel etkisi

Bilimsel araştırmacılar, okumanın ve kitabın toplumsal ayrılıklar yaratan çatışmalardan, ülkelerin ulus bilincini kuvvetlendirmesine kadar genişletilebilen etkilerine yıllar boyunca temas ettiler. Bir zamanlar kitap, çocukları odalara kapattırıp, sonunda delirten uğursuz nesne yaftasını bir süreliğine üzerinde taşıdı. Okumak eylemi de bilgi ve görgü sahiplerince, “Cezalandırılmamış kötü bir alışkanlık” olarak adlandırılmıştı. Günümüzde yapılan bir çalışma, evlerin içerisindeki kitap ve ev kütüphanelerinin zeka üzerindeki etkisini ortaya koydu.

Ev kütüphanelerinin bilişsel etkisi
Yayınlanma Tarihi: 1.11.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 01.11.2018 14:04

Joanna Sikora (Australian National University, Canberra, Avustralya) ile başlatılan araştırmaya, M.D.R.Evans (University of Nevada, Reno, Birleşik Devletler) ve Jonathan Kelley'nin (International Survey Center and University of Nevada, Reno, Birleşik Devletler) gibi araştırmacılar da katıldı.

Araştırmada, 2016 OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development) verilerine dayanan ve 2011-2015 yılları arasında International Assessment of Adult Competencies (Uluslararası Yetişkin Becerilerini Değerlendirme) programı kapsamında toplanan bilgilerden yararlandılar. Veriler kapsamında, akademik ve bilimsel kültürünün üretimi ve dağılımına yönelik savların ve karşı savların ekseninde, metasal bilgiye erişim aracı kitap ve ev kitaplığının rolü incelenmiş.

ARAŞTIRMA HANGİ ÜLKELERDE YAPILDI?

Araştırmaya kaynaklık eden veriler ABD, Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika, Birleşik Krallık (İngiltere ve Kuzey İrlanda), Çekya, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İspanya, İsveç, İrlanda, İsrail, İtalya, Japonya, Kanada, Kore, Litvanya, Norveç, Polonya, Rusya (Moskova hariç), Singapur, Slovakya, Slovenya, Şili, Türkiye, Yeni Zelanda ve Yunanistan'ın yer aldığı 31 ülkeden, yaşları 16 ila 65 arasında değişen 160.000'i aşkın kişi üzerinden ölçüldü.

Araştırma, katılımcılarla yapılan birebir görüşmeler ve internet üzerinden düzenlenen katılım yöntemleriyle toplanmış 2016 OECD verilerine dayanıyor. Bu ülkeler arasından Fransa, İspanya ve İtalya'nın dijital problemleri çözme alanındaki verilerine sağlıklı biçimde ulaşılamadığından, bazı değerlendirmelerde geriye kalan 28 ülkenin verileri baz alınmış. Buna ek olarak, katılım oranı ülkeden ülkeye değişiklik göstermiş; örneğin katılım oranı Türkiye'de %81 iken, İsveç'te %45 oranında.

ARAŞTIRMA HANGİ ETAPLARDAN OLUŞTU?

Araştırmaya kaynaklık eden veri yığını üç etapta toplanan verilerden oluşturulmuş: Birincisi ev kütüphanesiyle ilgili bir sorgu üzerinden ilerledi. İkincisi bilişsel yetenekleri ölçmeye yarayan üç ana kategorili test, üçüncüsüyse ikinci etapta toplanan verilerin doğruluğunu ölçmeyi amaçlayan kontrol soruları ile tamamlandı.

Birinci etap

İlk etapta katılımcılara, 16 yaş dönemi temel alınarak yetiştikleri evlerde kaç kitap bulunduğu soruldu. Daha iyi tahminler yapabilmek için dergi, gazete veya ders kitapları soru kapsamına dahil edilmedi. Raf başına ortalama 40 kitap düştüğü hesap edilerek, şıklara 10 kitap ya da daha az; 11 ila 25 kitap arasında; 26 ila 100 kitap arasında; 101 ila 200 kitap arasında; 201 ila 500 arasında; 500'den fazla kitap seçenekleri verildi. Ölçüm için ortalamada 5, 20, 65, 150, 350 ve 500 ve üzeri değerler kıstas alındı.

Bu sorguya göre Türkiye'den katılan 4335 kişinin %60'ının 5 civarında, %21'inin 20 civarında, %13'ünün 65 civarında, %4'ünün 150 civarında, %1'inin 350 civarında ev kütüphanesinde kitaba sahip olduğu tespit edilmiş.

İkinci etap

İkinci etapta, katılımcıların bilişsel yeteneklerini ölçmek için okuryazarlık, sayısal bilgi ve bilgi iletişim teknolojisi (BİT) kategorilerinde testlere tabii tutuldu. Test, kendi içerisinde de üç bölümden oluşuyor.

Okuryazarlıkta katılımcıların yazma becerileri değerlendirme dışı bırakıldı. Test, tek bir bilgi parçası içeren kısa metinleri okumak ve karmaşık metinlerden bilgi sentezlemek gibi anlama ve çıkarımlarda bulunma yeteneğini belirlemeye yönelik bir dizi sorgudan oluşturuldu.

Sayısal beceri, günlük hayatta matematiksel kavramları kullanma becerisine tabi basit sıralamalar, aritmetik işlemler, karşılaştırma bağlamında sunulan soyut matematiksel ve istatistiksel verileri tanımak ve tanımlamak gibi farklı yeterlilik düzeyleri içeren aritmetik sorularla ölçüldü. Örneğin güncel verilere dayalı grafikler veya basit ölçümlere dayalı problemler yorumlatıldı.

BİT ve bilgisayar okuryazarlığı, dijital teknoloji aracılığıyla başkalarıyla iletişim kurabilmek için bilgi toplamayı, analiz etmeyi ve sentezlemeyi kullanabilme yetenekleri değerlendirmeyi içermekteydi. Değerlendirmenin bu kısmında, problem çözebilme becerilerinin kombinasyonlarına yer verilmiş ve bu bağlamda, katılımcıların önüne üç tip problem sunuldu.

Bunlardan ilki, internetteki bilgilerin kalite ve güvenilirliğini değerlendirilebilme yetisiydi. Örneğin, sahte haberler ile tartışmaya yer bırakmayan güvenilirlikte bilgi ve kanıt sunan haberler arasında ayrım yapabilme becerisi. İkincisi, kayıt yönetiminde elektronik çizelge ve tablo gibi uygulamaları kullanabilmek; örneğin belli etiketlere göre verileri sıralama. Üçüncüsü, bilgisayar kullanımı veya internette gezinme alanlarındaki teknik bilgileri ölçümlemek.

Üç kategoriye ayrılmış bu beceriler "teknoloji açısından zengin ve aktiflik gerektiren ortamlarda problem çözebilme" yeteneğini ölçen standartlara uygun hazırlandı.

Üçüncü etap

Üçüncü etapta, üç aşamalı sorgulardan oluşan bir test uygulandı.

Birinci aşama, evde kullanılan temel (basılı yayınlar) ve karmaşık (dijital okuryazarlık) materyallere bağlı sekiz maddede okuma becerisi ve yoğunluğu ölçüldu. Kullanım kılavuzları, e-postalar, uzmanlık alanlarına yönelik profesyonel yayınlar gibi materyallerin kullanım sıklığı hesaba katılarak bir veri havuzu oluşturuldu.

İkinci aşamada, evde kullanılan materyallere (hesap makinesi, kağıt-kalem) fiyatların, bütçelerin, formüllerin, cebrin veya mali hesapların kullanılma sıklığını ölçmeye yarayan altı maddede sayısal beceri ve yoğunluğu test edildi.

Üçüncü aşamada, evde kullanılan cihazlara dayanarak BİT becerilerini ve kullanım yoğunluğunu ölçmeye yarayan altı maddelik ölçümleme listesi oluşturuldu. Bu listede de katılımcıların ne sıklıkla e-posta kullandığı, internet alışverişlerinin sıklığı, kayıt için elektronik tablo kullanımı veya internette gerçek zamanlı tartışmalara katılma sıklıkları ölçülmüş oldu.

Bu etaptaki tüm kontrol kalemleri için cevap kategorilerinde, "Asla", "Ayda bir kere", "Haftada veya ayda en az bir kere" ve "Haftada en az bir kez ya da her gün bir kez" şıkları sunuldu. Örneğin üçüncü aşamada ne sıklıkla internet alışverişi yapıldığı sorulmuşsa, sunulan şıklar hem becerinin kullanılıp kullanılmadığını hem de kullanılıyorsa ne sıklıkla kullanıldığı hakkında bilgi edindirmeyi sağlamakta.

Bu üç etapta elde edilen verilerin haricindeki değişkenler standart, yani etkisini kestirmesi güç ya da etkisiz serbest değişkenler kategorisinde ayrılmış. Örneğin cinsiyet faktörü formüler dağılımda herhangi bir fark yaratmamış. Kitabın akademik ve bilimsel kültür yaşamındaki etkisini gözlemlemek ve uygulanan yöntem biliminin ona göre tasarlanması sebebiyle ev kütüphanelerinde bulunan kitapların niteliklerine dair veriler toplanmamış. Formülüzasyonlar, elde edilme yöntemleri ve oranlarına göre toplumdan topluma değişiklik gösterdiği dikkate alınarak, hata payı olabildiğince en aza indirilmeye çalışılmış.

ARAŞTIRMAYI TETİKLEYEN TEORİLER

Bilimsel kültür hipotezi kapsamında OECD'den elde ettikleri bulguları gözden geçirirken üç başlık üzerine durmuşlar, bunlar:

1) Kitap odağında çocukların eğitimi ve yetişkin yaşamlarındaki mesleki başarıları ile yetişkin okuryazarlığı, sayısal beceri ve problem çözme arasındaki bağlantıyı ve rolünü bulmak.

2) Bilgi ve iletişim teknolojilerini (BİT) kullanma ve bilimsel kültürün aktifleştiği ortak mekanizmayı bulmak.

3) Kültür kavramının geçerliliğini dijital okuryazarlık çağında da sürdürdüğü dikkate alınarak, basılı kitapların bu çağdaki rolünü ve akıbetini yorumlamak.

TEORİLER KAPSAMINDA İNCELENEN HİPOTEZLER

Hipotez 1: Yetişkin okuryazarlığı, sayısal beceri ve BİT problem çözme becerileri, ev kütüphanelerinin boyutuna göre büyür. Kütüphane küçükse orta büyüklüğe, büyükse aynı belli bir katsayıya kadar çıkabilen büyüklüğe sahiptir.

Hipotez 2: Akademik ve bilimsel kültür okuryazarlığı ortamla doğrudan ilgilidir. Ergenlik döneminde daha büyük ev kütüphaneleriyle tanışmak, yetişkin eğitimini ve mesleki yetilerindeki kazanımı arttırır. Bu aynı zamanda ileriki yaşlardaki okuryazarlığı, sayısal beceriyi ve BİT becerilerini de arttırır. Etkinin bu beceriler üzerindeki tesiri, kültürel kaynakların ve birikimin statüsel sınırlarda değişiklik yaratmayan keyfi sinyallerle yeniden üretildiği iddialarına ters düşmektedir.

Hipotez 3: Bilimsel ve akademik kültürden yaşam boyu yararlanılmaktadır. Ergenlikte faydalanılmaya başlanılan büyük ev kütüphaneleri, okuryazarlığın, sayısal becerinin ve BİT becerilerinin korunmasını ve aynı zamanda da bu faaliyetlerden bağımsız olarak, rutin dışı yetişkin faaliyetlerine katılımı teşvik eder. Yetişkinlerin sosyal hayatlarındaki bilişsel becerilerine fayda sağlamaktadır.

HİPOTEZLERİN GELİŞTİRİLMESİNDE BULGUSAL YORUMLAR

Ev kütüphanesine eklenen her kitap, eğitimsel ve mesleki beceriye doğrusal katkıda bulunabilir. Bu etki, kitap başına düşen ek beceri katkısı olarak yorumlanıyor. Okunan ilk kitap, bir dizi yeni beceri ve bilişsel yetiyi geliştirmenin yolunu açar; ondan sonraki her kitapta, kelime dağarcığına, bilişsel karmaşıklıkları kavramaya ve entelektüel esnekliğe yönelik yeni deneyimler sunmaya devam eder. Tek fark, "ilk temas"ta bulunulan kitabın aksine sonraki kitaplardan elde edilen uyarım daha düşüktür. Eylem istikrarlı biçimde sürdürüldükçe, uyarım azlığı bilgi birikimi artırımı yönünden bir telafi yoluna gidecektir.

Toplanılan verilere dayanılarak, ortalama kitap sayısı ülkeden ülkeye farklılık gösteren ev kütüphanelerinin büyüklüğünün ülke gözetmeksizin, okuryazarlık ve diğer bilişsel yetenekler üzerindeki mevcut etkiye denk düşebildiği sonucuna varılmış. Ayrıca kitaplarla ergenlik çağında tanışılmasının okuryazarlık, sayısal bilgi ve BİT becerilerini kapsayan uzun vadeli bilişsel yetkinlikleri teşvik eden sosyal pratiklerin ayrılmaz bir parçası olduğu çıkarımında bulunulmuş. Bilişsel yeteneklerin %40'a varan bu etkisi, katılımcıların sosyoekonomik durumlarından ve genel demografik dağılım gibi değişkenlerle açıklanamayacak kadar homojen bir yaygınlık gösteriyor.

Ergenlikte ve daha ileri yaşlarda çevrelerinde neredeyse hiç kitap bulunmayan üniversite mezunlarının ortalama seviyede okuryazarlık seviyelerine, sayısal bilgi kavrayışına ve BİT becerisine sahip oldukları tespit edilmiş. Aksine orta öğretim seviyesine sahip ancak kitaplarla dolu bir evden gelenlerin, sadece birkaç kitapla büyüyen üniversite mezunlarına kıyasla okuryazarlık, sayısal bilgi ve teknolojik beceri ve uyumlarının ortalamanın üstünde olduğu saptanmış. Ergenlikte kitaplarla tanışılmasının, iyi bir eğitim ve mesleki kavrayış yönünden yetişkinlikte avantaj sağladığı sonucuna varılmış. Araştırmacılar bu avantaja dikkat çekerek, akademik ve bilimsel kültürün, belli başlı sınıfların ve elit tabakaların kendilerini diğerlerinden ayırmak için ürettiği keyfi sinyaller olmadığını, aksine özellikle kitap gibi araçlar sayesinde paylaşılıp faydalanılabilen bir yaşam biçimi olduğu savunusunda.

KÜTÜPHANEDE EN AZ SEKSEN KİTAP OLMALI

Bu etki için evdeki kütüphanenin en az 80 kitap içermesi gerektiği hesaplanmış. Kitap sayısı 350 ve daha üstüne vardığındaysa, bilişsel yetinin uyarımı ve gelişim çizgisi fazla oranda oynamayacak biçimde sabitlenmiş. Bu da etkin bir ev kütüphanesinde en az 80, en çok 350 ve üstü kitaba ihtiyaç duyulduğuna işaret ediyor.

Kitabın varlığı ve varlıksal yoğunluğuna bağlı bu etki, bilimsel kültür pratiğinin maddi ve maddi olmayan unsurların varlığına bağlı kalan ama bu unsurlardan herhangi birine indirgenemeyen "blok"lu yapısıyla yakından ilişkili. Hane halkının sınırları içerisinde kalan hikaye anlatımı, hayali oyun, kelime bilgisi geliştirme ve kitap okuma faaliyetleri olağan. Çocuklarını kitap okumaya teşvik eden ebeveynler, çocukların bilişsel becerilerini geliştirerek eğitimsel başarılarına katkıda bulunurlar. Fakat bu teşvik, diğer hane içi uygulamalardaki gibi rutindir ve bunun rutinleşmesi için ayrıca kitabın ulaşılabilirliği şart. Bu yüzden basılı kitap gibi fiziksel ve e-okuyucular gibi dijital kaynaklar, yalnızca tek kullanımlık aksesuarlar ya da yalnızca anlık müracaat nesneleri olmakla kalmayıp, akademik kültür pratiklerinin ayrılmaz parçasıdır.

DİJİTAL DÜNYA KÜTÜPHANENİN ETKİSİNİ AZALTAMADI

Makalede dijitalleşmeye doğru yol alan kültürümüzün basılı kitapların etkisini azaltabileceği, ancak ergenlik döneminde kütüphaneli evlerde yetişmenin hâlâ etkisini sürdürdüğüne ve döneme rağmen, bu etkinin azalma göstermediği birçok farklı toplumun bulunduğuna dikkat çekilmiş. Ayrıca, ev kütüphanesinin genişliğinin üst seviye dijital okuryazarlıkla olumlu bir ilişki içerisinde olduğunu -yani birbirlerini desteklediğini- ve bu yüzden, bir süre daha ebeveynlerin evlerindeki kitaplarla bağlantı kurmanın ergen ve yetişkin hayatında önemini devam ettireceği öngörülerek, basılı kitap tüketiminin sosyal pratikte tarihe karışması için henüz çok erken olduğunun altı çizilmiş.

MAKALENİN SONUCUNA AİT YORUMLAR

Bir kısım, raporu onaylayan deneyimlerini paylaşmış. Geri kalanıysa farklı taraflardan sonuçları yorumlamış. Kitaba yatırım yapan ebeveynlere sahip çocuklarda bu tür gelişimlerin görülmesinin normal olduğunu ve ailenin örnek tutumunun, çocuğu okuryazarlığa ve bilişsel yeteneklerini erkenden geliştirmeye teşvik ettiği görüşünde olan da var. Mizacı gereği okumaya eğilimli çocuklar için evde kütüphane bulunmasının büyük şans olduğunu, öbür türlü çocuğun hevesini başka aktivitelere yönlendireceği varsayımına giden de. Bunun sadece okuryazarlık için uygun ortam yarattığını ve amaçsız, sadece varlıklı görünmek için kurulmuş ev kütüphanesinin bile uyarıcı etkiye sahip olabildiğini savunana da rastlanıyor. Okul kütüphanesinden ne derece yararlanıldığının da hesaba katılması gerektiğine dikkat çekerek araştırmanın içeriğini yetersiz bulan da mevcut. Durumun korelasyon kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, hemen nedenselliğe bağlanamayacağını çünkü yüksek zeka seviyesine sahip ebeveynlerle beraber zeka seviyesi yüksek çocuklarının ve onlara sunulabilecek geniş imkanların zaten söz konusu olduğu söylenmiş. Dolayısıyla potansiyel ve potansiyelden doğan olanağın kesişmesinden söz edilebileceği görüşüyle resmi yoruma karşı çıkanı da olmuş.

BİZİM İÇİN MAKALEDEN KISSADAN HİSSELER

Makaleden çıkartılabilecek nesnel sonuç, erken yaşta başlayan okuryazarlık ediniminin olağan bilişsel faaliyetlerin verimliliğini etkileyen anlama, kavrama ve bağlantı kurma gibi unsurları erkenden uyarıp geliştiriyor olması.

Mesleki yaşama katkı, kitapla uyarılmış bilişsel yeteneklerin performansını etkileyen etkenlerle ilişkili. Başarıdan kasıt, mali ve statüsel başarıdan ziyade ait olunan meslek kolunda ideal performansa yakın işlevselliğe sahip olmak; uzmanlık alanında bilgiyi ve beceriyi odaklamaya ve problemler karşısında hızlı çözümler üretmeye yatkınlık.

Ayrıca şu an için kuşkuya mahal vermeyen bir diğer unsur da basılı kitabın ve ev kütüphanesinin geçmiş hayatları nasıl biçimlendirdiyse günümüz dijital çağında da bu vazifeyi sürdürmeye devam ettiğidir.

(Ev Kütüphanelerinin Bilişsel Yeteneklerimize Etkisi Üzerine​ – Kayıp Rıhtım)​

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN