Arama

Zekeriya Erdim
Aralık 29, 2022
Kartalın sırtındaki kuzgunlar

Eskiden beri, yazılı ve sözlü beyanlarda, "dolaylı anlatım" diye bir usul var. İnsanlar, mesajlarını muhataplarına ulaştırmak için zaman zaman bu yola başvurmuşlar.

Masallar, hikâyeler, kıssalar, menkıbeler, fıkralar, atasözleri kullanılmış. Bazen kim oldukları bilinmeyen sembol insanlar, bazen özelliklerine göre çeşit çeşit hayvanlar aracı yapılmış meramlar, onların ağızlarından ve dillerinden aktarılmış.

Özellikle aydınlara ve yöneticilere tembih, uyarı, nasihat, yol gösterme amacıyla yazılan yahut amaçlarından biri de bu olan eserler; tercihen böyledirler. Verilmek istenen mesajı ve muhtevayı, herkese açık bir değer olarak ortaya koyar; dileyenin, dilediği kadar almasını isterler.

Dünya klasikleri arsına giren Beydaba'nın Kelile ve Dimnesi, Şeyh Sadi-i Şirazi'nin Bostan ve Gülistan'ı, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin Mesnevisi; bu anlatım tarzının en güzel örnekleridir. Her biri, Doğu ve Batı toplumları nezdinde, kendi türlerinin şaheserleridir.

Madem öyle, bir dolaylı anlatım da biz yapalım. İki kuş türünü kıyaslayıp, aralarındaki ilişkiden söz ederek; günümüzün hal ve gidişine dair dersler çıkaralım.

Kartal göklerin hâkimi, kuşların kralıdır. Çok güçlüdür; kendisinden daha ağır avları bile uçarak taşır.

Görme yeteneği, çok gelişmiştir. Uzak mesafelerdeki canlı-cansız unsurları bile kolayca fark edip, ona göre pozisyon alabilir.

Doğu ve Batı toplumlarının kültür ve geleneklerinde; gücü, kudreti, soyluluğu, asaleti, sağ kanadı güneşi, sol kanadı ayı, kötülerden ve kötülüklerden arınıp korunmayı, iyilerden ve iyiliklerden yana olmayı temsil eder. Dede Korkut, hikâyelerinde; "kayalara yuva yapan, ulu Tanrı'ya yakın uçan kuş" diye söz eder.

Bilindiği gibi, Anadolu Selçuklu Devleti'nin sembolü çift başlı kartaldır. Ayrıca günümüzde yiğitliği, cesareti temsil eder ve erkekler için isim olarak kullanılır.

Kargagiller ailesinden kuzgun ise; hastalığı, ölümü, kötü haberi temsil eden bir hayvandır. Halk kültüründe; rüyada kuzgun görülmesi, olumsuz bir şey olacağına işaret sayılır.

Sesi rahatsız edici, görüntüsü çirkindir. Bazı cisimleri, özellikle de parlak şeyleri alıp götürdüğü için "hırsız kuş" olarak da bilinir.

Çok oburdur; etten ota, çiçekten böceğe kadar, bulduğu her şeyi yer. Özellikle de leş yemeyi çok sever, tercih eder.

Aynı zamanda zekidir; sinsice bir zekâya sahiptir. Bazı vahşi hayvanlara kılavuzluk yapıp, avlarına çeker; onlardan arta kalan etlerle, kemiklerle geçinir.

Taklitçidir; oynamayı, eğlenmeyi, rol yapmayı sever. Avrupalılar onun; "kılık değiştirmiş şeytani varlık" olduğunu söylerler.

İkinci Mahmut tarafından, Üçüncü Selim'in öldürdüğü gün söylenen "ya devlet başa, ya kuzgun leşe" sözü; zamanla, meşhur bir darbımesel haline gelmiştir. Mesaj ve muhteva olarak; devletin "baş" olup hükmünü sürdüremediği yerde, çokça kayıplar verilip "leş" olunacağının ifadesidir.

Çeşitli kaynaklarda geçen bilgilere göre; kuzgun, kartal için "büyük tehlike" ifade edermiş. Çaktırmadan sırtına konar; boynunu gagalayarak kanını emermiş.

Malum olduğu üzere eğer durduramazlarsa, insanlar da hayvanlar da kan kaybından ölürler. O zaman, kuzgunlar için leş haline gelirler.

Kartal bu durumu fark ettiğinde, kuzgunla uğraşma yoluna gitmezmiş. Onu sırtından atmak için debelenerek, boş yere enerji tüketmezmiş.

Sadece, kanatlarını açıp daha yükseklere doğru uçarmış. Kuzgun, yüksek irtifada soluk almakta zorlanır; oksijen yetersizliğinden ölmemek için, kartalın kanını emmekten vazgeçmek zorunda kalırmış.

Hayatımızın bütün alanlarında ve konularında; kişi, kurum, ülke, toplum bazında benzeri bir durum yaşıyoruz. "Din, devlet, vatan, millet, kültür, medeniyet ufkunun kartalları" olarak; sırtımızda "kan emici kuzgunlar" taşıyoruz.

Enerjimizi azaltıp, hızımızı kesiyorlar. Göklerin hâkimi olmaktan vazgeçip, yeryüzünün sürüngenleri haline gelmemizi istiyorlar.

Büyüyen ve gelişen Türkiye; "gönül coğrafyamızın kartalı" durumunda. Giderek, yeniden "dünyanın ve insanlık âleminin vicdanı" olma yolunda.

Ancak, sırtımızdaki kuzgunları atıp, kan emicilerden kurtulmamız gerekir. Biz irtifamızı yükseltip, daha yukarılara çıktıkça; onlar, kendiliğinden dökülüp düşecektir.

Her birimiz, kendi ilgi ve ihtisas alanımızın kartalları olabilirsek; kuzgunlar vız gelir, tırıs gider. Sırtımızdakileri kabullenip, sırdaş edinirsek; birileri, dosta keder-düşmana sevinç verecek şekilde, "koca kartal öldü" der.

Özellikle sosyal ve siyasal oluşumlar; bu gözle elden geçirilmelidir. Niyetler tazelenmeli, gayretler artırılmalı; halka ve hakka hizmetin irtifası yükseltilmelidir.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN