Arama

Zekeriya Erdim
Nisan 10, 2022
Adanmışlar ve aldanmışlar
Sesli dinlemek için tıklayınız.

İnsanın yaratılış, var oluş altyapısında; "anlamlı ve değerli bir bütünün parçası olma" eğilimi vardır. Bu ona; "kendisini iyi hissetme ve hayatından haz alma" duygusu, düşüncesi, değeri kazandırır.

Kişinin bütün duygu, düşünce ve davranışları ile bir hedefe kilitlenmesine; o hedefi, hayatının yegâne anlamı ve amacı haline getirmesine; kısaca "adanmışlık" diyoruz. Bu yola, yolculuğa giren kimselerin; engelleri aşmak ve menzillerine ulaşmak için mallarını, canlarını, hayata dair her şeylerini feda ettiklerini biliyoruz.

Adanmışlık psikolojisi; insanı aşkla, şevkle, coşkuyla, tutkuyla, işine ve işlevine karşı sınırsız sevgiyle, saygıyla dolduruyor. Derdinin ve davasının; delisi, divanesi, bekçisi, fedaisi, şehidi, gazisi oluyor.

Tarih boyunca dünyaya yön veren devlet adamları, savaşçılar, aydınlar, sanatçılar, bilim adamları, icatçılar; bu güçlü idealizmle ve dinamizmle, büyük başarılara imza atmışlar. Engelleri aşmış, zorlukları yenmiş, sınırları zorlamış; ülkelerin ve toplumların, hayat tekerlerine hendek atlatmışlar.

Bu alanda araştırma yapan, fikir üreten uzmanlar tarafından; "adanmışlık denklemi" denilen sosyal ve psikolojik örgünün, dört ana faktörden meydana geldiği kanaatine varılmış. Olumlu ve olumsuz yanları, yönleri sıralanmış; tarifi ve tanımı yapılmış.

Birincisi; "kazanımlar". Adanmışlığın oluşturduğu anlamlar, sağladığı faydalar, kazandırdığı değerler, hissettirdiği duygular.

İkincisi; "engeller". Karşılaşılan zorluklar, katlanılan sıkıntılar, göze alınan çileler, vazgeçilen yahut feda edilen değerler.

Üçüncüsü; "katkılar". Ayrılan zamanlar, harcanan enerjiler, sunulan imkânlar, yapılan yatırımlar.

Dördüncüsü; "seçenekler". Adanmışlıktan ayrılmayı, vazgeçmeyi, uzaklaşmayı teşvik eden diğer tercihler, alternatifler.

Bu bağlamda, adanmışlığın derecesi de formüle edilmiş. Adanmışlık Seviyesi = ( Kazanımlar – Engeller ) + ( Katkılar – Seçenekler ) şeklinde özetlenmiş.

Ancak; altını çizmemiz ve ayırdını yapmamız gereken bir husus daha var. "Adanmışlık" ile "aldanmışlık" arasındaki temel farklar, tematik ayrılıklar.

Mümin Sekman'ın tabiriyle; "adanmak ile aldanmak arasında bir harflik fark vardır". Bir başka ifadeyle; "her adanma, içinde bir aldanma tehlikesi barındırır".

İkisini birbirinden ayıran şey; kendimizi kime ve neye adadığımız. Hangi hayat ipine tutunduğumuz, gemimizi hangi ömür iskelesine bağladığımız.

Allah ile ve Allah için var olmak mı; Allah'a rağmen ve Allah'tan başkaları için yaşamak mı? Allah'ın verdiği mal, can, zaman, imkân, akıl, fikir, güç, kuvvet nimetlerini Allah yoluna adamak mı; Allah'tan ayrı, gayrı ve aykırı bir hayatı tercih ederek iki dünya düzeni bakımından aldanmak mı?

Adanmışların yolu; herkese ve her şeye rağmen "Allah'a kul, Peygamber'e ümmet, insanlara hüccet olma" yolu. Şanlı tarihimiz; din, devlet, vatan, millet maslahatları için her neyi varsa feda eden kahramanlarla dolu.

Gel gör ki; iyi niyetleri istismar edilen, fedakârlıkları sömürülen, tezgâha getirilen, tuzağa düşürülen, batıl inançlar ve ideolojiler uğrunda ömürlerini tüketen aldanmışlar da var. Onlar, Anadolu irfanının veciz ifadesiyle; "Ne şehittir, ne gazi; yok yere gitti Niyazi" durumuna düşüyorlar.

Şuayip Peygamber'in Rahtı, Hz. İsa'nın Havarileri, Hz. Muhammed'in Sahabeleri, Osmanlı Ordusu'nun Delileri, Fatih'in Fedaileri, Müslüman Türk milletinin Alperenleri gibi; Katolik Kilisesi'nin Tapınak Şövalyeleri, Hasan Sabbah'ın sapık Haşhaşileri, PKK'nın hain Teröristleri, FETÖ'nün ajan provakatör müritleri, şakirtleri de bir vakıa olarak biliniyor. Aynı dünyada, aynı coğrafyada, aynı ülkede ve toplumda; "adanmışlar" ile "aldanmışlar", eş zamanlı olarak görülüyor.

Sosyal, kültürel, siyasal, ideolojik, dini, askeri yapılar; her iki insan tipinin de mektepleri, medreseleri. Kimi hakkın, kimi batılın; yılmaz bekçileri, gönüllü askerleri.

Allah bize; doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, hak ile batılı "ayırt etmek" için "akıl" nimeti vermiş. İmanın "tahkiki", ilmin "hakiki", amelin "samimi", tavrın "tevhidi" olanını tercih etmiş.

Ayrıca; şeytanın önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan geleceğini ve amelleri süslü göstererek gönlümüzü çeleceğini söylemiş. Hep birlikte, Allah'ın ipine sarılmamızı tembih ederek; "Biz insanları ve cinleri, sadece Allah'a kulluk ve ibadet etsinler diye yarattık" demiş.

Yaşadığımız her an; kimin ekmeğine yağ sürdüğümüze, kimin değirmenine su taşıdığımıza, kimin düdüğünü çaldığımıza ve kimin kılıcını salladığımıza iyi bakmalıyız. Hal ve gidişimizin, adanmak mı yoksa aldanmak mı olduğunun ayırdını yapmalıyız.

Ölçümüz Kur'an ve Sünnettir. Okumaya, anlamaya, yaşamaya niyet edersek ve yolunu, yordamını bilirsek; bu iki kaynak, her sorumuza cevap verir ve her sorunumuza çözüm üretir.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN