Arama

Prof. Uğur Derman
Kasım 21, 2019
Şükrullah Halîfe (ö. 1543'den sonra)
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Hat san'atı'nın büyük isimleri - 38

Amasya şehrinde doğup yetişen Şükrullah Halîfe, nümûne olarak verilen mushafındaki imzâsından öğrenildiğine göre (Resim 1), Şeyh Sevindik'in oğludur (O çağlarda Sevindik, Güvendik, Avunduk gibi hakîkî Türk isimleri Anadolu'da çok revacda idi).

Resim 1: Şukrullah Halîfe'nin 899/1494 tarihli mushafının ferağ kaydı (TSMK, YY-1233).

Şeyh Hamdullah'ın hizmetinde bulunuyorken, kendisinden aklam-ı sitteyi öğrendi ve hocasına dâmad oldu, onunla birlikde İstanbul'a gelip yerleşdi. Gerekdiğinde Şeyh'in yemeğini dahi pişirecek kadar dâimî çevresinde bulunan Şükrullah Halîfe'nin oğulları Pîr Mehmed (ö.1580 ?) ve Mustafa ile torunu Ahmed de XVI. asrın "Şeyh Mektebi"ne bağlı hattatlarındandır. Bu mektebi ileriki asırlara taşıyan Pîr Mehmed olmuşdur (Resim 2).

Resim 2: Pîr Mehmed'in 960/1552 tarihli mushafının ferağ kaydı (TİEM, 411).

Onun, Hasan Üsküdârî (ö.1614) isimli çırağı Hâlid Erzurûmî (ö.1631?) ve İmam Mehmed (ö.1642) adındaki hattatları yetiştirerek bu tarzın Hâfız Osman (1642-1698) devrine kadar mükemmel bir şekilde devamını sağlamışdır.

Şükrullah Halîfe'nin kat'î ölüm târihi belli olmamakla beraber, 1543 yılında hayatta olduğu kayd edilmekdedir. Şeyh Hamdullah'ın Karacaahmed'deki kabri yanına defnolunmuşdur, çok talebesi vardır, bunlar arasında, yukarda sayılanlar dışında olan Fazlullah bin Sefer, Hasan Âfitâbi, Mehmed Münşi, Seyyid Abdullah Şerîf ilk hatırlanacaklardandır. Sultan II. Bayezid ve Kānûnî çağlarında Saray'ın mânevî ve maddî iltifâtına mazhar olan hattatlardandır. Pek az eseri zamânımıza gelebilmişdir.

Şükrullah Halîfe'nin şimdiye kadar görülebilen bu tek mushafında nesih ve rıkā' yazılarındaki kemal derecesi dikkati çekmekdedir (Resim 3).

Resim 3: Şukrullah Halîfe'nin yegâne mushafının müzehheb ser-levhası.

Bu mushaf Topkapı Sarayı Müzesi Kütübhanesi'ndedir. Hattatımız 899/1494 yılında bu kadar mükemmel bir eser yazabildiğine ve vefâtı da 1543'den sonra olduğuna göre, ömrünün hayli uzun sürdüğüne hükmedilebilir. Kendisi mushafın târihini lafzî olarak kaydetdiği gibi, bunun altına ayrıca rakamla da yazmak yoluna gitmişdir ki, böylesi nâdirdir. Mushaf müzehheb olup sûre başları pembe renkli tarama zemin üzerine zer-mürekkeble yazılmış; kıyıları tahrirlenmişdir.

Prof. Uğur Derman

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN