Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Kasım 19, 2023
Yalnızlık psikolojisi

Medyaya yansıyan (Hürriyet, 17 Kasım 2023) haberlere göre; Dünya Sağlık Örgütü yalnızlığı 'küresel sağlık sorunu' olarak ilan etmiş. Uzmanlara göre yalnız insanların bunama riski yüzde 50, damar hastalığı ve felç geçirme riski yüzde 30 daha fazlaymış. Hatta yalnızlığın obezite ve fiziksel hareketsizlikle ilişkili hastalıklardan daha da büyük risk taşıdığı anlaşılmış. Uzmanlar, "Yalnızlık günde 15 sigara içmek kadar zararlı" diyorlarmış.

The Guardian gazetesinin haberine göre; yalnızlık sadece yaşlı insanları hedef almıyor. Gençler üzerinde de olumsuz etkileri bilinen yalnızlık, tabiri caizse hayatı karartıyor. Söz konusu duygu üniversite çağında ortaya çıktığında tehlikeli olabiliyor; üniversiteyi bırakmaya ve kötü ekonomik sorunlara yol açabiliyor.

YALNIZLIK NEDİR?

Biz insanlar, ebeveynimiz arasında kurulan bir bağ, bir yakınlık sayesinde anne rahmine düşeriz. Doğup da annemiz bizi kucağına aldığı andan itibaren yine onunla bağ kurmanın verdiği güven ve sıcaklıkla meme emmeye başlarız. Annemizle aramızdaki farkı algılayamayız ve bir bütünüzdür. Kısacası yalnız değilizdir.

Ancak daha sonraları dünyada milyarlarca insanla birlikte yaşamamıza rağmen en derinlerimizde az veya çok yalnızlık hissederiz.

Yalnızlık dünya üzerindeki acıların en baştaki kaynağıdır ve hepimiz değişik baş etme teknikleri ile ondan kaçınmaya çalışırız(1). Yalnız kişi, başka insanlarla ilişkiye girmeyi arzu eden ama bundan mahrum kalan kişidir. Yalnız olmak çoğu zaman bir seçimken, yalnızlık psikolojik bir fenomendir.

Yalnızlık, geçmişten bu yana dünyanın her yerinde ve bütün kültürlerde, edebiyatta, şiirde ve türkülerde işlenmekte olan bir tema olmasına rağmen tanımı zordur. Öyleyse ne demektir yalnızlık?

Misalli Büyük Türkçe Sözlük'te(5) yalnızlık;

"1) Yalnız olma, yanında kimse bulunmama durumu 2) Issızlık, tenhalık" olarak izah edilmiş. Ancak dilde kullanılış örneklerinde korku, ürperti, korkunçluk hissi gibi anlamlar yüklenmiş:

"Ruha korku veren bir yalnızlıktan ürperiyorum."

"O yıl yalnızlık bütün korkunçluğu ile içime çökmüştü."

Gerçekten yalnızlık; öylesine acı veren ve ürkütücü bir duygudur ki, insanlar bu duyguyla yüzleşmemek için her türlü çabayı gösterirler. Bu duyguyu Orhan Veli şöyle tarif ediyordu:

"Bilmem ki nasıl anlatsam;

Nasıl, nasıl, size derdimi!

Bir dert ki düşman başına!

Gönül yarası desem…

Değil!

Ekmek parası desem…

Değil!

Bir dert ki…

Dayanılır şey değil."

Şair Dante ise yalnızlığı şu dizeleriyle anlatır:

"Yalnızlık yamacında terk edildim,

Hayatın karanlığında kayboldum."

DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE YALNIZLIK

Geçtiğimiz yıllarda bir dostumuz Koca Mustafa Paşa'daki evine davet etmişti. Üst kata çıkarken ikinci kattaki dairenin mühürlendiği dikkatimi çekti. Sorduğumda arkadaşım, "Orada yaşlı bir teyze tek başına oturuyordu. Meğer ölmüş, arayan soranı da olmayınca ancak ceset kokunca farkına varılmış. Savcılık mühürledi" diye cevap verdi. Maalesef yakın zamana kadar yaşlılarına sahip çıkan ülkemizde de bu tür facialara şahit olmaya başladık.

Avrupa'da problem daha büyük(7). Meselâ Danimarka'da yılda ortalama 8 bin yaşlı, hayata "yalnız ölümle" vefat ediyor. Geçen yıllarda sıcak geçen bir yazda Fransa'da 15 bin yaşlı, yalnız yaşayan insan ölmüştü. Bu ölümleri trajik hale getiren ise bazı yaşlıların öldüğünden günler, haftalar, hatta aylar sonra haberdar olunmasıydı. 2013'de Hollanda böyle bir haberle çalkalandı. Evinin koridorunda yatan 74 yaşında bir kadının 10 yıl önce öldüğü ortaya çıkmıştı. "Kimse fark etmemiş" diyen Sağlık Bakanlığı sözcüsü Dees, "Büyük bir şehirde, birinin 10 yıldır hayatta olmadığının fark edilmemesi büyük bir şoktu" diye eklemişti.

Dees'e göre iş hayatını geride bırakmak, sosyal bağların kopmasına yol açan sebeplerin başında geliyor: "Çocukların anne ve babalarından çok daha uzak yerlerde yaşamasının bir norm hale gelmesi de bu sonucu doğuran etkenler arasında."

Hollanda'da 75 yaşın üzerindekiler arasından 700 binden fazla kişi kendini yalnız olarak tanımlamaktadır. Harekete geçilmezse bu sayının 2030 yılında bir milyonu bulacağı tahmin edilmektedir.

Yalnızlık sadece Hollanda'da değil, Avrupa genelinde de yaygın bir problem. O kadar ki İngiltere ilk kez geçen yıl 'yalnızlıktan sorumlu bir bakanlık' kurdu. 2017 rakamları 67 milyon nüfusa sahip Birleşik Krallık genelinde 9 milyondan fazla kişinin yalnızlıktan mustarip olduğunu işaret ediyordu.

Pandemiyle birlikte intihar vakalarında artış olan Japonya'da da yalnızlık bakanlığı kuruldu. Japonya'da yalnızlık, çocuklar, gençler, kadınlar ve yaşlılar da dâhil olmak üzere farklı yaş gruplarında görülürken, bakan Sakamoto bu konuda derinlemesine araştırma yapılması gerektiğini ifade etti. Ulusal Polis Teşkilatı'nın açıkladığı rakamlara göre 2020'de 20 bin 919 kişi intihar etti ve veriler bir önceki yıla göre 750 kişilik (yüzde 3,7) bir artış yaşandığını ortaya koydu. Ayrıca, büyük ölçüde kadınlar ve gençler arasındaki intiharlarda gözle görülür bir artış yaşandığı belirtildi. Japan Times gazetesinin paylaştığı bir rapora göre, bu rakamların, aynı yıl Kovid-19'dan ölen kişi sayısının üç katından fazla olması dikkati çekti.

1984 yılında ABD'de yapılan bir çalışmada insanlara, hayatlarında güvenebildikleri kaç kişi olduğu sorulmuş. En sık verilen yanıt 'üç'. 2004 yılında bu soruya verilen en sık yanıtsa 'hiç'. Yani 21. yüzyılda ABD'de yaşayan insanların önemli bir bölümü, her şeylerini konuşabilecek kadar güvendikleri tek bir kişiye bile sahip değildir.

YALNIZLIK NORMALDE HAYATIN OLAĞAN BİR PARÇASIDIR

İnsan hayatına baktığımızda duygu ve düşüncelerimiz düz bir çizgi değildir. Nasıl mevsimler, aylar, günler farklı farklıdır aynen öyle insan da bazen neşeli ve mutlu, bazen kederli ve elemli; kimi zaman özgüveni yüksek, kimi zaman acziyet ve yetersizlik içerisinde olabilmektedir. Her zaman yaşama sevinci yüksek, dört dörtlük ve coşkulu olmak elbette mümkün değildir.

Yoksa bazen tek başına kalmak, mutlaka yalnızlık duygusu oluşturmaz. Aksine böyle zamanlarda, gerekli olan şarjımızı yenileme işlemini yalnız kalarak sağlayabiliriz. Ayrıca insanlar kendilerini daha iyi anlamak, verdikleri kararları tartmak ve önemli yaşam konularını düşünmek için ara ara yalnız kalmalıdırlar, zaten yalnız kalmaya da ihtiyaç duyarlar. La Bruyere, "Bütün dertlerimiz yalnız kalamamaktan kaynaklanıyor" derken haklıdır. Yani gerektiğinde yalnız kalmak, yemek ve içmek gibi doğal bir ihtiyaçtır.

YALNIZLIK ARA SIRA BİR İHTİYAÇTIR

*İnsanın zaman zaman kendini dinlemesine, iç dünyasına dönmesine, Necip Fazıl'ın deyimiyle nefis muhasebesi yapmasına ihtiyacı vardır. Bu da ancak yalnızlıkta mümkün olur.

*Bazen yalnızlık öğretici ve kişiyi geliştirici rol oynar. Yalnızlığın verdiği acı ve meşakkatle kişi olgunlaşma sürecine girer.

*Yine sünnet olan itikâf ibadeti ile inziva hadisesi insanı geliştiren, ilahi bağını artıran bir yalnızlık serüvenidir. Yani çevreyi itmek ve dışlamak değil, yaşadığı ruhsal durumu ile insan yığınlarından kendisini soyutlayarak kendi iç dünyasına çekilmesidir.

İmam-ı Gazali büyük devlet adamı Nizamülmülk'ün danışmanı ve Nizamiye Medresesi'nin baş müderrisi iken bir takım şüphe, yeis ve vesveselerin etkisine girerek dünya arzularının cazibesi ile ahiret düşünceleri arasında kararsızlık içine düştü. Halet-i ruhiyesinin verdiği karmaşa sebebiyle inzivaya, yani yalnızlığa çekildi. On bir yıl süren bu çile İmam-ı Gazali'yi olgunlaştırdı; halen günümüzde bile rehber olan, olmaya da devam edecek eserlerini bu şartlarda hazırladı.

*Şu da var: Nasıl sağlığın kıymetini rahatsızken anlıyorsak akraba, dost ve arkadaşlarımızın kıymetini de yalnızlık çektiğimizde kavrarız. Bu yüzden yalnızlığı tercih edenler arkadaşlarından değil, kalabalıklardan kaçarlar.

RAHATSIZLIK VEREN YALNIZLIK

Tehlikeli olabilen yalnızlık, ruha sıkıntı veren kasavetli bir duygudur. Bu hissi yaşayanlar görünüşlerinden belli olur; çöküntü içinde, yüz ifadeleri anlamsız, dalgın, güçsüz ve halsizdirler.

Adeta bir girdaba girmiş gibi çaresiz ve dertlidirler. Kimsenin kendisiyle dost olmadığını, dünyada tek başına olduklarını düşünürler. "Sanki deprem olmuş da yıkıntının altında kalmışım" diye haleti ruhiyesini açıklayanlar olur.

Bu ağır yalnızlık hissi kişiyi alkol ve uyuşturucu düşkünlüğüne, internet bağımlılığına, kumara, depresyon ve intihara bile götürebilir.

YALNIZLIK NEDEN ARTIYOR?

Son yıllarda yalnızlık çekenlerin sayısı artmaktadır. Artık insanlar kalabalıklar içinde yalnızdır. Bunun çeşitli sebepleri vardır:

*Sağlıksız bir hayat, tek başına yaşamak ve yoksulluk; yalnızlığı körükleyen faktörlerin başında geliyor.

*İnsanlar uzun yaşadığı için yalnızların sayısı da artıyor. Artık yaşlılara aile içinde yer yoktur ve yalnız yaşamak durumundadırlar.

*Çocukların anne ve babalarından çok daha uzak yerlerde yaşar hale gelmesi de yalnızlığı doğuran etkenler arasındadır.

* Geçmişteki sıcaklığın ve karşılıksız sevginin hâkim olduğu geniş, iç içe, geleneksel aileler bugün artık yoktur. Anne –baba, bir veya iki çocuktan oluşan çekirdek aile söz konusudur. Yani kişiler mecburen yalnızlığa itilmişlerdir.

* Ailelerin daha az çocuğu vardır. Böylelikle kardeş, amca, dayı, hala, teyze, yeğenler gibi insanın dayanışma ve muhabbet içinde olduğu yakın akrabaların sayısı da azalmıştır.

* Muhtaca ve zorda olana yardım, dayanışma, kardeşlik gibi hasletlerin yerini günümüzde menfaate dayalı ilişkiler, dünyevi yarış, rekabet, hırs ve kıskançlık almıştır. Bu da yalnızlığın artışı demektir.

*Boşanma durumunda, özellikle babalar için, çocuklarla arasındaki iletişim çoğunlukla bozulur ve boşanan kişinin yalnızlığı böylece daha da artar.

* Yakınların ölümü de insanı yalnızlaştırabilmektedir. Yaşlı bir hastam karısının ölümünden sonra yaşadığı yalnızlık hissini gözyaşlarını tutamayarak şöyle anlatmıştı:

"Dile kolay tam 42 yıldır beraberdik. Eve girince beni gülerek karşılayışı, halimi hatırımı soruşu, sohbetlerimiz, rahatsızlandığımda başucumdan ayrılmayışı aklımdan hiç çıkmıyor. Şimdi eve giriyorum, kimseyi bulamıyorum. Onsuz olmuyor, dayanamıyorum. Onun evde varlığı bile yetiyordu bana. Koca ev boşluktan üzerime çöküyormuş gibi geliyor, daralıyorum."

* Toplumun İslâm'a, manevi değerlere bağlılıktan uzaklaşması da kişileri yalnızlaştırmaktadır. Çünkü Allah'a imanın, kadere ve ahirete inancın verdiği güç; toplu yapılan değişik ibadetler kişiyi rahatlatır, yalnızlık hissinden uzaklaştırır.

YALNIZLIĞIN DOĞASI VE YAYGINLIĞI

*Bireyin karşılıklı ilişkilerinin sayısı, arzu ettiğinden daha az veya arzu edilen kadar başarılı değilse yalnızlık ortaya çıkar.

*Yalnızlığın sebeplerinden biri de utangaçlıktır. Utangaçlık; çekingenlik ve karşılıklı ilişkilerden rahatsızlık duyma, ürkeklik, kolayca mahcup olma ve aşırı dikkat demektir.

*Yine zayıf sosyal beceriler de yalnızlığa sebep olabilmektedir.

FAYDALI OLAN YALNIZLIK

*Aslında yalnızlık; özgürlüğü arayan, kendini keşfetmeye ve aşmaya çalışan, kendi iç âlemine girmeye uğraşan insan ruhunun sığınağıdır. Kasvetli olduğu kadar faziletlidir de.

*Yalnızlık yerin dibine batırabildiği kadar zirvelere de çıkarabilir. Daralttığı gibi geliştirebilir de. Çünkü yalnızlık duygusu insanı tanımada, doğru ve yanlışı kavramada, hayatı yorumlamada çok önemli bilgiler verir, ufkumuzu genişletir.

*Yalnızlık duygusunun doğru ve anlamlı kullanılması insanın gelişmesinde, olgunlaşmasında büyük önemi vardır.

*Bu yüzden yalnızlığı yaşamanın güzelliğini keşfetmeliyiz. Böyle yaparsak yaşamak daha bir haz verir, daha mutlu oluruz.

*Ayrıca yalnızlıkta kâinata daha derin ve kuşatıcı bakar, kulluk bilincimizi geliştirebiliriz.

YALNIZLIK VE SAĞLIĞIMIZ(6)

Kitle iletişim araçlarında yalnızlık çoğu zaman hastalık veya toplum sağlığı problemi olarak gösterilir. Ancak yalnızlık bir hastalık değildir ve genel insani sorundur. Fakat bazen öyle bir gelişim söz konusu olur ki bedensel ve zihinsel bozukluğa musap olma riskini artırabilir. Şöyle ki;

*Uzun dönemli sosyal izolasyon ve yalnızlık hissi içinde bulunan bireyler sorunlarla karşılaşabilmektedirler. Yalnızlık hissedenler devamında büyük ihtimalle kendisini depresif hissedecektir. Giderek de depresyona yakalanma riski söz konusudur. Ayrıca depresyon geçirmek de kişiyi daha yalnız yapabilir.

*Yalnızlık ile intihara yönelik düşünce ve davranışlar arasında kuvvetli bir bağlantı mevcuttur.

*Yalnız bireyler, yalnızlık çekmeyenlere nazaran daha çok sağlık hizmeti talep ederler.

*Yalnızlığın ölüm oranında artışa sebep olduğu bilinmektedir. Ayrıca kan basıncında artışa ve bağışıklık sisteminde zayıflamaya, stres hormonunun artmasına yol açar.

*Yalnızlık yaşlanma sürecini hızlandırmaktadır.

*Yalnızlığın bunama riskini artırdığı ve zaman içinde genel olarak bilişsel yetileri zayıflattığı gösterilmiştir.

*Yalnız insanların uyku kaliteleri de düşüktür.

*Bir araştırmada dışlanan ve yalnızlığa itilen öğrencilerin daha saldırgan oldukları, öz yıkıma götüren kararlar aldıkları, akli kabiliyetleri ölçen testlerde zayıf sonuçlar verdikleri, talepkâr görevleri daha çabuk bıraktıkları gösterilmiştir.

*Yine işyerlerinde kendilerini yalnız hisseden insanların, hissetmeyenlere oranla daha kötü çalışma performansı sergiledikleri bir vakıadır.

Aslında yalnızlık tek başına bir hastalık belirtisi değildir. Ancak fazla kuvvetli ve aşırı hale geldiğinde ruh ve beden sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturabildiğini söyleyebiliriz.

YALNIZLIĞIN ÇARESİ

* Bakış açısını değiştirmemiz gerekir. Karamsarlık değil iyimserlik içerisinde olmalıyız. Sözgelimi ufuklara uzanan bozkıra bakıp moralimizi bozabiliriz de, dünyanın şaşırtıcı güzelliklerle dolu olduğunu ve mutlaka bir Yaratıcının olması gerektiğini düşünüp rahatlayabiliriz de…

* Kişinin dostlarının olması da çok önemlidir. Yani fedakârlık yapabilen, almadan çok vermeyi düşünen, içtenlikle seven, zor günde bile kopmayan, sır tutabilen hakiki dostlar yalnızlık kasavetine ilaç gibidir. Özellikle yaşlanmaya başladığımızda dostlarımızın, sohbet ve muhabbet edebileceğimiz güvenilir arkadaşlarımızın olması daha bir önem taşır.

*Yine cemiyet, dernek, cemaat, kulüp gibi topluluklarda bulunmak; böyle yerlere üye olmak da yalnızlığı azaltmaktadır.

* Okuma alışkanlığı insana yeni ufuklar açar, yeni çevreler kazandırır. Kitaplar hakiki dostlarımızdır. Okumanın büyüsüne kendini kaptıranlar yalnızlık çekmezler.

* Yalnızlığı kabul edip Rabbimize dayanmak bu yararın önemli bir çaresidir. O'nu çok seviyoruz. O'nun her an yanımızda olduğunu bilmek müthiş bir rahatlık verir.

Böylelikle kulluk ve ibadet vazifelerimize daha dikkat eder, yalnızlık derdimiz deva haline gelir. İbadetler de yine insanı huzur ve mutluluğa götürür. Kısacası, "Hakiki dost isteyene Allah yeter."

* Düzenli kılınan namaz, ibadetler, dua ve zikirler kişinin kâinatta sahipsiz olmadığını ve varlığının bir gayesi bulunduğunu gösterir. Bu da yalnızlığı giderecek önemli faaliyetlerdir.

* Dar ve sıkıntıda olana, aça, muhtaca ve yoksula yardım, yani iyilik ve cömertlik insanın içini huzurla doldurur. Görevini yapmış olmanın hazzını tadan kişide yalnızlık hissi yer bulamayacaktır.

* Ramazanda toplu tutulan oruç, birlikte yapılan iftarlar, cemaatle kılınan namazlar, Allah'ın emrine uymanın verdiği haz ve mutluluk yine kişiye büyük ve canlı bir dinin parçası olduğunu hatırlatır. Düşünür ki dünyada tek değildir. Kendi gibi inanan, kendi gibi düşünen ve yaşayan kardeşleri mevcuttur. Bu da yalnızlığını gidermede oldukça yararlıdır.

* Sıla-i rahim yani akrabaları ziyaret etmek, soyunun geniş olduğunu idrak ettirir. Kişiyi önyargısız seven yakınlarının olması ona güven verir ve rahatlık sağlar.

* İnternet ve televizyon da yerinde ve kısıtlı kullanıldığında yalnızlığa faydalıdır. Aşırıya kaçıldığında ve denetimsizlik halinde ise yalnızlığı körükleyici etki yapar.

*Evliler, bekâr veya dullara oranla daha az yalnızlık çekerler. Özellikle eşi vefat etmiş kişilerin yalnızlığa müptela olması daha sıktır. Eşi ölmüş erkeklerin kadınlara oranla daha çok yalnızlık çektikleri bildirilmiştir.

*Eşcinseller daha çok yalnızlık hissederler ve yalnızlıktan muhtemelen daha çok yakınırlar. Özellikle bu duyguyu yaşlanınca daha çok hissederler.

*Yaşlıların daha yalnız olduğuna dair toplumda bir önyargı varsa da aksine gençler ve yetişkinler bu konuda daha dertlidir. Ancak arkadaşları ölmeye başlayan ve giderek yalnızlaşan çok ileri yaşlılarda daha belirginleşen yalnızlık hissi söz konusu olmaktadır.

* Aile ve çocuklar yalnızlığı gideren bir başka unsurdur. Bu yüzden aile sıcaklığı yalnızlık hissine karşı koruyucudur.

*Sosyal becerileri geliştirmek, yeni dostlar edinmede önemlidir. Bunun için özellikle yalnızlık çekenler diğer insanların katılımcı vücut dillerine dikkat etmeye, kendini açma derinliğine, aktif bir şekilde karşısındakini dinlemeye ve empati yapmaya, dil yeteneklerini geliştirmeye odaklanmalıdırlar.

İNTERNET YALNIZLIĞA ÇARE OLABİLİR Mİ?

İnternet bir yandan yeni arkadaş bulmayı sağlamakta ancak diğer yandan çok vakit geçirenlerde yüz yüze ve insan sıcaklığı ile olan iletişimin yeterince olmasını engellemektedir. Ancak genel olarak bakıldığında sosyal medya bizi asosyal değil daha sosyal yapıyor görünmektedir. Şu da var: Yıllar önce uzakta yaşayan akraba ve yakınlarını göremeyen veya çok seyrek buluşabilenler şimdi görüntülü aramayla görüşebilmektedir. Bu durum ise sosyalleştirmekte ve yalnızlığı azaltmaktadır.

ÖZET OLARAK SÖYLEYECEKLERİMİZ

*Sosyal bağlantılar –aile ve arkadaşla iletişime geçmek de dâhil- bedensel ve duygusal sağlığımız için olduğu gibi maddi refahımız için de önemlidir.

*Günümüzde yalnızlık duygusu giderek artmaktadır. İnsanlar artık kalabalıklar içinde yalnızlık çekmektedir. İnsan ilişkileri giderek daha çok menfaat temeline dayanmaktadır. İnsanların derdini açacağı, bazı hususları müzakere edeceği kimselerin sayısı azalmıştır.

*İnsanlar giderek tüm işlerini yüzeysel ilişkilerle halletmektedirler. Yemek siparişleri, banka işlemleri gibi… Bu da insani teması azaltmakta, yalnızlık duygusunu çoğaltmaktadır.

*Yalnız yaşamak; bazı psikiyatrik bozukluklara, düşünce sapmalarına, yaşamaktan memnuniyetsizliğe ve mutsuzluğa sebep olmaktadır.

*Kronik yalnızlıkta yakıcı sağlık problemleri artmaktadır. Acı verici, bazen kahredici olarak özsaygıda düşme, kin duyma, depresyona girme, alkol ve madde alışkanlığı, psikosomatik rahatsızlıklar, bunama, obezite, anksiyete, kalp hastalıkları ve bazen intiharlar gelişebilmektedir. Ayrıca bağışıklık sistemi zayıfladığından başta enfeksiyonlar ve habis durumlar olmak üzere her türlü hastalıklara yakalanma kolaylaşmaktadır.

KAYNAKLAR

  1. Psikoloji ve Çağdaş Yaşam Uyumu. Wayne Weiten, Elizabeth Yost Hammer ve Dana S. Dunn. Çeviri Editörü: Doç. Dr. Ebru İkiz. Nobel Yayınları, 2016.
  2. Yalnızlığın Anatomisi. Teal Swan. Kuraldışı Yayınları, 2020.
  3. Derin Düşünceler Yalnızlık. Olimpos Yayınları, 2020.
  4. Yalnızlık Hissi: Teorik Yaklaşımlar. Karnick Paula Çev. Selçuk Zengin ve Muhammed Kızılgeçit. Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, cilt 11 sayı:3.
  5. Misalli Büyük Türkçe Sözlük. İlhan Ayverdi. Kubbealtı Yayınları, 2005.
  6. Yalnızlığın Felsefesi. Lars Svendsen. Çeviren: Murat Engin. Redingot Yayınları, 2021.
  7. Avrupa ne kadar yalnız? Yalnızlıkla nasıl başa çıkılıyor? Chris Harris ve Tuba Altunkaya. İnternet Erişim.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN