Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Eylül 11, 2023
Panik atak soruları - III

Önceki yazılarımızda panik atak ile ilgili sorulabilecek suallere cevap vermiştik. Devam ediyoruz.

Panik atak riskini ölçebilecek test veya tahlil var mıdır?

Şu anda panik atak geçirme riskini tespit edebilecek bir kan testi veya başka türden bir test mevcut değildir.

Psikiyatristiniz diğer tıbbî bozuklukların olmadığını kesinleştirmek amacıyla sizden kan testleri yaptırmanızı isteyecektir; bunlar arasında kimyasal tarama, tiroid fonksiyon testleri ve tam bir kan sayımı yer almaktadır. Ancak bu kan testleri sizde panik atak olup olmadığını veya ileride olup olmayacağını tespit edemez. Şu anda panik atak riskini tespit edebilecek genetik bir test de yoktur.

Panik atak tanısı, hekiminiz tarafından hikâyenizi dinlemek ve klinik gözlemle birlikte konmaktadır.

Çok çikolata veya şekerli gıdalar yemek panik atağa yol açar mı?

Çikolata, şeker veya abur cubur yemenin kesin olarak ataklara sebep olduğunu gösteren bir çalışma yoktur. Elbette her hastalığı yenmede iyi beslenmek çok önemlidir.

Kişi, antidepresan tedavisine başladığı zaman kilo alımının asgari düzeyde tutulabilmesi için doğru yemesi gerekir. Yeni araştırmalar, özellikle de acı çikolatanın kalbe kırmızı üzüm kadar iyi geldiğini ortaya koymaktadır. Bu yüzden çikolata yediğiniz için kendinizi suçlamayın. Esas olan, şeker alımının özellikle de diyabet hastasıysanız normal düzeyde tutulması gerektiğidir. Doğru beslenmenin ne olduğunu anlamak için bir beslenme uzmanına danışabilirsiniz. Tamamen protein veya tamamen karbonhidrat alımını teşvik eden son moda diyetlerden uzak durmaya çalışın.

Mitral valv prolapsusu ile panik atağın ilişkisi var mıdır?

Panik atağın sebebi bu değildir; ancak mitral valv prolapsusu (MVP) olan hastaların yüzde 50'sinde panik atak da vardır. Kalbin sol tarafındaki biküspid aort kapağında kalbin kasılması sırasında sol kulakçığın içine doğru aşırı bir geriye hareketin olduğu bu hastalık, panik bozukluğuyla ilişkilendirilmektedir. Bu iki hastalığın neden ilişkili olduğu henüz bilinmemektedir. MVP'si olan insanlar, çoğu zaman kalplerindeki atışları ve çarpıntıları hisseder; bu da genellikle onları korkutur. MVP, selim bir hastalık olarak görülmektedir. Dişle ilgili veya diğer türden prosedürlerden önce profilaktik (koruyucu) olarak antibiyotik alınması gerekir; bunun dışında görmezden gelinebilir.

Panik atak hastaları, vücutlarındaki duyumları görmezden gelmeyi ya da bunlara karşı hassasiyetlerini en aza indirgemeyi öğrenmelidir. Bir şeyi hissetmeniz, bunun tıbbi bir önemi olduğu anlamına gelmez. Panik atak hastaları hissettikleri her şeyin anormal olduğuna inanır; bu yüzden kolaylıkla korkarlar.

Ortam değişikliği yararlı mıdır?

Şehir kalabalığı bazı kişilerin sinirini bozar ve panik atak epizotlarını artırır.

İstanbul Fatih'te yaşayan bir hastam vardı. Gürültücü komşular, klaksonlar, sirenler ve sokağından her saat geçen otobüs ve kamyonlar yüzünden uykuları bölünüyordu. Çatalca'ya taşındı ve önceden her ay üç kez geçirdiği panik atakların sayısının bire indiğini fark etti.

Panik ataklardaki azalmanın daha sessiz bir çevreden mi kaynaklandığını yoksa iyileşmesinde ilacının mı etkili olduğunu söylemek zordur. Bana kalırsa bu hastaya hem ilacın hem daha huzurlu olduğu yeni çevresinin faydası olmuştur.

Psikoterapinin panik ataklara faydası var mıdır?

Psikoterapinin merkezi sinir sistemini yatıştırmaya faydası olabilir. Testler, kortizol düzeyleri gibi vücutta stresle ilgili pek çok kimyasalın çoğu psikoterapiden sonra azaldığını ortaya koymaktadır. Bu kimyasallar azaldığı takdirde panik ataklar da azalır. Terapi sayesinde insanlar, çatışmalarıyla uğraşabilir, duygularını hissedebilir ve davranış biçimlerini analiz edebilir. Bunların hepsi panik ataklarda azalmaya sebep olur.

Panik bozukluğu olan çoğu hasta terapiye ilk geldiğinde çatışma içinde olduğunun farkında değildir. Patronlarına gerçekten çok kızgın olduklarını, babalarını kaybetmekten dolayı çok üzüntülü olduklarını veya geleceklerine dair endişe içinde olduklarını öğrenince şaşırırlar.

Çoğu duygumuzu bastırıp işimize devam etmeye teşvik ediliriz. Bazı bireylerin dengesini bozarak panik atakları tetikleyen şey, işte bu duyguların bastırılmasıdır.

Psikoterapi sırasında ayrıca hastalar, sahip oldukları zararlı davranış biçimlerinin de farkına varabilir.

Panik atağın başka hastalıklarla ilgisi nedir?

Birçok hastalık panik atak belirtilerini taklit edebilir.

Örneğin tiroit bezinin büyüdüğü ve çok fazla tiroit hormonu salgıladığı hipertiroidizm hastalığında kişi aşırı sinirli ve gergin olabilir, hatta kendisini paniğe kapılmış hissedebilir.

Bu hasta, kan testleri veya en azından fiziksel muayene ile hipertiroidizmi tespit edilerek bir endokrinoloji uzmanı tarafından tedavi edilmelidir.

Panik bozukluğu olduğunu düşünen bir diğer kişi gerçekte hiperglisemi veya hipoglisemi (çok yüksek veya çok düşük kan şekeri) hastası olabilir ki bu durum da panik ataklarına neden olabilir. Feokromositom da panik ataklarına neden olabilir. Feokromositom, hastanın adrenalin bezi medullasında kötü huylu tümör bulunduğu bir sağlık sorunudur.

Bu, çok nadir bir durumdur – yüksek tansiyon hastalarının % 0,1'inden azında bu hastalık görülür. İlk belirtilerden biri yüksek tansiyondur, çünkü hastalar yüksek miktarda adrenalin veya epinefrin üretir ve bu da kan basıncını yükseltir veya çarpıntı ile terlemeye sebep olur. Bu belirtiler, insanları panik atak yaşadıklarına inandırır.

Bundan dolayı panik atak hastasını, bir tıp doktoru olan ve teşhis için tahlil ve tetkikler verebilen bir psikiyatristin değerlendirmesi önemlidir, çünkü psikiyatrist araştırarak başka tıbbi hastalıkların ihtimalini ortadan kaldırabilecektir.

Panik atağın depresyonla ilgisi nedir?

Hem panik bozukluğunda hem majör depresyonda ortak bir benzerlik var gibi görünmektedir. Çoğu zaman bu hastalıklardan biri diğerinin habercisi olabilir veya iki hastalık da aynı zamanda ortaya çıkabilir. İyi haber: Antidepresanlar her iki hastalığı da tedavi edebilir. Psikiyatrların, majör depresyon adını verdikleri depresyon türü için çok özel kriterleri vardır. Bir kişinin en az iki hafta boyunca aşağıdaki belirtilerin beş veya daha fazlasına sahip olması gerekmektedir (DSM V Kriterlerine göre):

1. Hemen hemen her gün depresif (çökkün) mizaç (günün çoğunda olmalı)

2. Tüm faaliyetlerde ilgi veya zevk azalması

3. Kilo kaybı veya kilo alma

4. Uykusuzluk veya çok uyuma

5. Taşkın veya durgun davranış

6. Yorgunluk veya enerji kaybı

7. Değersizlik veya suçluluk duygusu

8. Konsantrasyon azalması

9. Tekrarlayan ölüm düşünceleri veya intihar planları ya da girişimi

Kişi kendini depresif hissettiğini söylediğinde, yukarıdaki belirtilerin beşi veya daha fazlası en az iki hafta boyunca ortaya çıkmamışsa, bu durum majör depresyon olmak zorunda değildir. Daha kısa dönemler de majör depresyon sayılmaz.

Panik ataklar günün hangi saatlerinde daha sık ortaya çıkar?

İnsanlar günün veya gecenin herhangi bir vakti panik atak yaşayabilir, ancak bir kimsenin evin dışarısında panik atak geçirmesi yaygındır. Bu da agorafobiye dönüşebilir. Agorafobi dışarı çıkma veya panik atak geçirebilecek bir yere girme korkusudur. Agorafobisi olan çoğu kişide panik atak vardır. Panik bozukluk tedavisine olabildiğince hızlı başlanması için başlıca gerekçelerden biri, agorafobinin gelişmemesini sağlamaktır.

Panik ataklar bazı insanları gece uykularından bile uyandırabilir. Bu tip panik atak, hastayı çok korkutucudur ve uyku terörü bozukluğundan ayırt edilmelidir.

Uyku terörü bozukluğunda hasta uykusundan çoğu zaman korkulu bir çığlıkla uyanır. Aşırı korku içindedir, kalp atışları hızlı, nefes alış-verişi derindir ve terlemiştir.

Kendisini rahatlatmaya çalışanlara karşı tepkisizdir ve çoğu zaman epizodu hatırlamaz. Korku belirtileri – hızlı kalp atışı, derin nefes ve terleme – panik atak belirtilerine benzerdir, fakat teselliye karşı tepkisizlik ve nöbetin hatırlanmaması, uyku terörü bozukluğuna hastır.

Panik atak hastaları teselliye çok açıktır ve panik ataklarını daima hatırlayıp onlara dair endişeler duyarlar.

Eğer uykunuzdan bir atakla uyanmışsanız ve zaten ilaç tedavisinde iseniz ilacınız gerektiği gibi işe yaramıyor demektir. Bu durumda psikiyatristinizi bilgilendirmelisiniz.

Muhtemelen aynı ilaçtan daha fazla doza ihtiyacınız vardır. Bazen 5 mg civarında küçük bir ilâve, hastayı panik ataktan kurtarabilir. Çoğu kez hastalar ve hatta bizzat doktorlar ilacın dozunu yukarı veya aşağı doğru çekmek (titrilemek) konusunda çekingendirler. Bu bir hatadır.

Çoğunlukla ilaçların artırılması, azaltılması veya tamamen değiştirilmesi gerekebilir.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN