Arama

Mustafa Özcan
Ocak 21, 2024
Brutüs ya da sırtından hançerleme geleneği

İran'ın tarih boyunca elden bırakmadığı alışkanlıklardan birisi İslam dünyasını sırtından hançerlemektir. Günümüzde de İsrail'e cevap verme hakkını sürekli saklı tutarken ve ertelerken ya da tecil ederken (gelip gelmeyeceği de belli değil) aceleyle Pakistan'ı bombalaması keza Erbil ve İdlip'e yüklenmesi kalleşlik ve nifak sınırlarında gezindiğinin belirtisidir. İsrail sürekli İran'a meydan okuyor ve onu kışkırtıyor lakin İran ön cepheyi bırakıyor tali cephe olarak Sünni düşmanlarına saldırıyor. Belli ki İsrail ile karşılaşmak istemiyor. İsrail ile ABD sözelde en büyük düşmanı ama fiiliyatta eseri gözükmüyor. Zira İsrail ile cepheleşmesi Batı'yı bir bütün olarak karşısına almak anlamına gelir. Pakistan'la vuruşması ise Batı'yı arkasına ve yanına alması anlamına geliyor. Belki de hedef saptırarak Pakistan üzerinde Batı'ya bir kez daha yararlılığını ispatlamak istiyor. Görün beni diyor. İslam dünyasının tek nükleer gücü olan Pakistan'a saldırması ise Batı tarafından en azından alkışlanacaktır. Pakistan İslam dünyası adına dünyada kurulu nükleer tekelistanı kırdı. Clinton para ile vazgeçirmek istedi ama başaramadı.

Bu arada bir kez daha İran-Irak savaşını yeniden değerlendirdiğimizde karşımıza en büyük kusurlu ülkenin İran olduğu gerçeği çıkmaktadır. İsrail ordusu, 2023'ün son günlerinde 30 yıldır İran'ın Suriye'deki operasyonlarını yürüten general Rıza Musevi'yi Şam'da öldürmesinin ardından 20 Ocak 2024 günü bir kez daha saldırdı. Ondan önce de IŞİD-İsrail hattında Kirman'da Kasım Süleymani'nin mezarı başında bir kanlı karnaval yaşanmıştır.

İsrail cumartesi günü İran'ın Şam'daki istihbarat karargahını vurdu ve ondan fazla üst düzey istihbaratçısını öldürdü. Hapishanesiyle de ünlü Mezze mahallesindeki bir binadan dumanlar yükselirken, Suriye resmi medyası detay vermeden İsrail'in hava saldırısı düzenlediğini duyurdu. Yerel kaynaklar, saldırının İran Devrim Muhafızları komutanlarının toplantısı esnasında gerçekleştiği bilgisini verdi. Al Jazeera'ya bilgi veren kaynaklar, füze saldırısında Devrim Muhafızları'nın istihbarat biriminin hedef alındığını söyledi. Devrim Muhafızları, Mezze'deki saldırıda ölenlerin isimlerini Hüccetullah (Sadık) Ümidzade, Ali Ağazade, Hüseyin Muhammedi ve Said Kerimi olarak duyurdu. Yetkililerin Suriye ordusuna danışmanlık yaptığını savunan Devrim Muhafızları, füze saldırısının ayrıca Suriye ordusundan bazı komutanların da ölümüne yol açtığını ekledi. Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise, olay günü akşam saatlerine doğru yaptığı açıklamada ölü sayısının 10'a yükseldiğini aktardı.

Olayın akabinde İran yine saçma açıklamalarından birini yaptı ve uygun bir zaman ve mekanda karşılık vereceklerini duyurdu. Saldırı Sünni dünyadan gelseydi hemen karşılığını verirdi. Hatta İsrail saldırılarından sonra da itiyat haline getirdiği gibi Sünni dünyayı cezalandırıyor. İsrail vuruyor ceremesini İslam dünyasından çıkartıyor!

İsrail önden Suriye rejimi arkadan vuruyor!

İranlı yetkili Musaddık Musaddık Pur, İsrail'in Kudüs Güçleri istihbarat komutanlığını Suriye muhaberatıyla işbirliği halinde vurduğunu ileri sürdü. İmad Muğniye cinayeti için de öyle demişlerdi. Bunların birbirlerine karşı da sadakatleri yok. Birbirlerini de arkadan hançerliyorlar. Herhalde söz konusu Rusya olsaydı buna tevessül etmezlerdi. İran'ın geleneğinde ihanet ve İslam dünyasını arkadan hançerlemek var. İran, Hindistan ve Batı ile birlikte Pakistan'a karşı sol eğilimli Belucistan Kurtuluş Ordusu'nu destekliyor. Pakistan'a karşı Batı namına vekalet savaşı yürütüyor!

Burada kazandığı kredisini belli ki Suriye'de ve sair yerlerde harcamak, kullanmak istiyor. Yine içeride Kürtlere göz açtırmazken sol eğilimli ve Marksist kökenli PKK'yı çeşitli vesilelerle desteklemektedir. Bunlarda ihanet ve nifak damarı kökleşmiş ve bir gelenek halini almıştır.

İran Cumhurbaşkanı Danışmanı Ali Yunusi'nin İsrail medyasında yer alan açıklaması da içlerinde büyüttükleri düşmanı açık ediyor: "İran'ın fiilleri İran halkını Vehhabiler ve OSMANLI idaresine karşı korumak için tasarlanmıştır." Vehhabiler burada kamuflaj. Amaç Osmanlı anlayışı ve coğrafyasıdır. Pakistan Doğu'daki Osmanlı'dır. Osmanlı ruhunu temsil etmektedir. Bu nedenle de İran'ın hedef tahtasındadır. İsrail yerine Pakistan'ı vurmaları beyhude değildir. Tarihten gelen bir alışkanlığın anlık refleksidir.

Tarihten çarpıcı bir örnek: Hicri 699 senesinde Moğol ordusu ile Memlüklü ordusu karşı karşıya gelir. Karşılaşma Haznedar (Hazendar)mevkiinde gerçekleşir. Mısır ordusu 20 bin kişiden ibarettir. Moğollar ise 100 bin kişilik bir kalabalık ordu teçhiz etmişler yani hazırlamışlardır. Cepheye öyle çıkarlar. Sayı üstünlüğü açık ara Moğollar lehindedir. Bu sayısal üstünlük karşısında tutunamayan Memlüklü ordusu dağılır ve geri çekilir. Ricat hattında ise yol kesen Şii yağmacılar vardır ve firar halinde bozgun yaşayan orduyu çembere alırlar. Arkadan saldırırlar. Cezin ve Cebel-i Amil Şiileri ordunun kalanını da kılıçtan geçirir ya da esir alırlar. Yanlarındaki malzemelere el koyarlar. Yağma ve talan yaparlar. En iyi meziyetleri budur.

Şii yağmacılar İslam ordusunun esirlerini kurdukları bir panayırda görücüye çıkartır yani pazarlarlar. Kıbrıs'ta varlıklarını sürdürebilen Haçlı kalıntılarına peşkeş çekerler. Esirleri 20 gün boyunca teşhir eder ve pazarlarlar. Sonrasında Memlüklü ordusu intikam için Şii kalelerini yerle bir eder. Tarih tekerrürden ibarettir.

İran, devrimden bu yana kırk kusür yıldır İslam alemini felaketten felakete sürüklemiştir. Kanamalı bir hasta haline getirmiştir. Fitneleri dur durak bilmiyor. Onun bu hali anlaşılmadıkça iç kanama devam edecektir. Bu nedenle İran'ın anlaşması İsrail'in bilinmesi kadar önemlidir.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN