Arama

Mustafa Özcan
Mayıs 8, 2022
Putinizm dar geçitte, kritik eşikte
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Her yıl 9 Mayıs tarihi Rusya'da İkinci Dünya Savaşı'nın bitiş tarihi ve SSCB'nin Naziler üzerinde zafer elde etme tarihi olarak kutlanıyor. Bu münasebet, her yıl muhteşem törenlerle tekrarlanıyor. Bu yıl kutlamalar, Ukrayna meselesinin gölgesinde kaldı, kritik bir havada kutlanıyor. Beklenen zafer henüz gelmedi. Ukrayna Putin'in bataklığına döndü. Bu yıl ki zafer kutlamaları bu nedenle biraz sönük ve buruk geçecek. Putin bu yıl ki zafer gününü stres içinde kutlayacak. Ya da coşku eşlik edecekse de bu ortamda bir kandırma havası hakim olacaktır. Nedeni ise hala Ukrayna seferinin sonuçlarının belli olmaması. Batılıların savaş araç gereçleriyle Ukrayna ordusunu donatmaları, ikmal yollarını tutmaları ve Rusya'ya ekonomik ambargo uygulamaları askeri harekatın seyrini olumsuz etkiledi. Bu yüzden harekat planlandığı gibi gitmedi.

Hesapta olmayan hususlar veya yanlış hesaplar nedeniyle Putin, Ukrayna savaşıyla ilgili planlarını revize etti ve hedefleri küçülttü. Belki amaçlarından ilki Zelensky'nin devrilmesi idi. Hatta orduya bu yönde çağrıda bulunmuşlardı. İkincisi de, Ukrayna'nın bir bütün olarak ele geçirilmesiydi. Ardından burada Moskova yanlısı bir rejim kurulmasıydı. Harekat iki ayını arkada bırakmasına rağmen çok kayda değer bir gelişme yok. Mariupol şehrinin ele geçirildiğini ilan etmeleri belki de bu süreçte tek teselli kaynakları olacaktır. İkincisi de bazılarına göre Putin, savaş durumu ilan edebilir ve genel bir seferberlik başlatabilir. Ukrayna Savaşı Rusya'nın uluslararası ilişkilerini de olumsuz yönde etkiliyor. Batı ile ilişkiler geriliyor ve genelde daha da kötüleşiyor. Bu süreçte Batı içinde İngiltere'nin rolü daha fazla öne çıkıyor. Sanki Rusya-İngiltere ilişkileri başa dönüyor ya da Soğuk Savaşın da gerisine düşüyor. Lavrov gibilerinin açıklamaları İsrail ile ilişkileri de geriletebilir. Rusya kazanma umuduyla kaybediyor.

İngiltere-Rusya ilişkileri bir yönüyle 1850'lerdeki Kırım Savaşı pozisyonuna veya Great Game olarak da bilinen "Büyük Oyun"sahnesine geriliyor ya da bunların yeni fasıllarını hatırlatıyor. Obama döneminden beri ABD geriden itme siyaseti güdüyor. Çok fazla öne çıkmak istemiyor bu da İngiltere'nin hayallerini süslüyor. ABD'nin baskın gücünün ve baskısının gerilemesi Ortadoğu'da müstebit rejimlerin, İngiltere ve Fransa'nın bir adım daha öne çıkmasını sağladı. Büyük Oyun sırasında yerkürede nüfuzunu ve topraklarını genişleten en önemli iki ülkeden birisi İngiltere diğeri de Rusya idi. Bir üçüncüsünü katmak gerekirse kıta dışında veya kıtalar arası pozisyonda Fransa'yı saymak gerekir. Prusya veya Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi ülkeler ise daha ziyade Avrupa içinde mevzileniyor ve ana kıtada yayılmacılık politikası izliyorlardı.

Son sıralarda İngiltere ile Rusya arasında rekabetin kızışması üzerine İngiltere Rusya'yı aşağılamaya Rusya da İngiltere'yi tehdit etmeye ve kışkırtmaya başladı. Bu baptan olmak üzere kimi Ruslar veya Kremlin'e yakın isimler Jirinovski'nin Boğaz'a nükleer silah atma tehdidinde olduğu gibi İngiltere'yi nükleer silahlarla dövme ve sulara gömme tehdidinde bulunuyorlar. Kimileri bunu daha da genişleterek Putin'in Berlin, Paris ve Londra'yı vurabileceğini ve ortadan kaldırabileceğini söylüyor. Atılacak nükleer başlıkların tsunami etkisiyle İngiltere'yi denize gömeceğini ileri sürüyorlar. Tehdit çok ama somut bir adım yok. Kudüs Gücünün yeni komutanı İsmail Kaani de benzeri bir tehdidi İsrail'e savurdu. İranlı komutanlar her mevsimde İsrail'i haritadan siliyorlar! 14 Nisan tarihli (2022) açıklamasında İsmail Kaani İsrail'in hedeflerine vurması halinde onun yerini bildiklerini ve yerin dibine batıracaklarını söyledi (https://earthiq.news/archives/64608 ).

Eskiler bu gibi durumlarda 'tehdit çok ama ika yok' derlerdi. Tehdit ediyorlar ama zarar vermiyorlar ve sözlerini hayata geçirmiyorlar. Sözleri tehdit ve blöf düzeyinde kalıyor. Buna mukabil Kafkas kökenli ya da bileşenleri arasında Kafkas kökeni de bulunan Johnson Ukrayna halkının Putin efsanesini sildiğini ya da yerle bir ettiğini söylemiştir. Bu da İngiltere'nin Rusya'ya dolaylı cevabı olmuştur. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, video konferansla Ukrayna Parlamentosuna hitaben yaptığı konuşmada, işlenen savaş suçlarının Rus güçlerinin Buça, İrpin ve Hostomel'de olduğu gibi geri çekilmek zorunda kaldıkları yerlerde ortaya çıktığını dile getirdi. Kiev'in günler içinde düşeceğine inananlar olduğunu ve Ukrayna idaresine sürgünde bir hükümet kurması için teklif götürüldüğünü anlatan Johnson, buna rağmen Ukrayna halkı ve ordusunun işgale karşı efsanevi bir direniş gösterdiğini kaydetti. Ukrayna'nın Kiev'e kadar gelen Rus ordusunu püskürttüğünü söyleyen Johnson, "Putin'in yenilmezlik efsanesini yıktınız, askeri tarihiniz ve ülkenizin tarihindeki en görkemli kısımlardan birini yazdınız." diye konuştu.

İngiliz Başbakan, Ukraynalıların Rus ordusunu Kiev kapılarından döndürerek sadece 21. Yüzyılın en büyük silahlı muvaffakiyetini yazmadığını, aynı vakitte "Putin'in tarihi aptallığını, sırf bir otokratın yapabileceği devasa yanılgıyı ifşa ettiğini" de söyledi. Aynı paralelde bir zamanlar Churchill'e özenen ve 11 Eylül'ün rüzgarıyla cetvelle harita çizme arzusuna kapılan George W.Bush da Johnson gibi konuşmuş ve Zelensky'yi Hitler'e değil onun baş hasmı Churchill'e benzetmiştir. Bununla birlikte kendisinin neye benzediğini söylemeyi unutmuştur. Kendisi mefhumu muhalifiyle Putin'i Hitler'e benzetse de kendisi de Bağdat'ta Putin'e çığır açanlardan birisi olmuştur. Bush'un yanlış hesabı Bağdat'tan dönerken Putin'in yanlış hesabı da Kiev'den dönmüştür. Bush, Putin'in Amerikan versiyonudur. Video bağlantısıyla Zelenky ile görüşen Bush 'Vladimir Zelensky, zamanımızın Winston Churchill'idir' demiştir.

Bana göre bunların tamamı anakronik benzetmelerdir. Olayların grift yapısını anlamak için teke tek değil çok parçalı ve mürekkep yani karma benzetmelere ihtiyaç bulunuyor. Dolayısıyla Bush ve Putin'de herkesten bir parça benzerlik bulunmaktadır. Benzerlikler asli kimliklerini bozmuyor. Bush video bağlantıdan sonra "Zamanımızın Winston Churchill'i Başkan Zelensky ile birkaç dakika konuşmaktan onur duydum." ifadesini kullandı. Açıklamasında Bush, "Başkan Zelensky, Putin'in barbarlığına ve haydutluğuna karşı mücadelelerinde tereddüt etmeyeceklerine dair bana güvence verdi. Amerikalılar, cesaretlerinden ve dayanıklılıklarından ilham alıyor." demiştir.

Putin ve Putinizm kritik bir eşikten geçiyor. Ukrayna Putin veya Putinizmin sınandığı son yer ve sonun başlangıcı olabilir. Efsane Ukrayna'da yıkılabilir. Bilindiği gibi İsrail ve ordusu da 1967 yılında ve öncesinde kazandığı yenilmezlik payesini ve efsanesini 1973 harbinde kaybetmiştir. Efsane 1973 savaşıyla birlikte yıkılmıştır. Filistinlilerin direnciyle birlikte efsane bir daha toparlanamadı. Aşındı, iyice soldu. Ukrayna'da da efsanenin bittiğine şahit olabiliriz. Denildiği gibi çekirge bir zıplar iki zıplar üçüncüsünde yere çakılır. Çevresine sarkmasıyla ve yayılmacılık ideolojisiyle birlikte asıl Putin Hitler'e benzemektedir. Yayılan Zelensky değil Putin'dir. Putin tam da Almanların' lebensraum' yani mücavir alanlara sarkma politikasını uyguluyor. Üzerine oturan bu tanımı beğenir ya da beğenmez, kendisinin bileceği iştir. Ziya Paşa'nın dediği gibi "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde." Ziya Paşa'ya göre Putin akılsızın teki olmalıdır. Şiddet eğilimli adamlarda ince zeka aranmaz aranırsa da bulunmaz! George W. Bush da öyleydi ve geri zekalı bir moron olarak tarihe geçmiştir. Tunus devrik diktatörü Zeynelabidin Bin Ali de eşi tarafından embesil olarak nitelendirilmişti.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN