Arama

Mustafa Özcan
Haziran 5, 2020
Hafter’in defteri dürüldü

Haftalar öncesinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TSK unsurlarının eğitim iş birliği ve danışmanlık hizmetlerine başlamasından sonra Libya'daki dengelerin önemli oranda değiştiğine parmak basmıştı. Bunun cephedeki akisleri, teyitleri gelmeye devam ediyor. "Ülkenin birliği, beraberliği, bütünlüğü için çalışan ulusal mutabakat hükümeti unsurları büyük başarılar sağladı" demişti. Türkiye'nin askeri desteğinden sonra başkenti Savunan meşru birlikler destanlar yazmaya ve harikalar göstermeye başlamışlardır. Hafter güçlerine de nal toplamak kalmıştı.

Hulusi Akar'ın bu sözlerine eşlik eden sahadaki askeri başarılar da başta BAE ve Suudi Arabistan yönetimlerini ve medyasını çok rahatsız etmiş ve hop oturup hop kalkmalarına neden olmuştur. Kıskançlık nöbetlerine girdikleri de söylenebilir. Bugün itibarıyla Türkiye'nin yardımlarının meyvesi devşirilmiştir. Meşru Vifak Hükümeti Başbakanı Fayiz Serrac 3 Haziran (2020) tarihinde Türkiye'ye gelirken dengeleri tutmak için Başbakan Yardımcısı Ahmet Muaytik de Moskova'ya gitmiştir. Başbakan Yardımcısı Ahmet Muaytik da Hulusi Akar gibi Türk yetkilileri doğrulayan açıklamalar yapmıştır. Türkiye'nin Hafter saldırılarına karşı başından beri meşru Libya hükümetinin yanında durduğunu ve Ankara ile yapılan Ulusal Mutabakat Anlaşması'nın alandaki birçok dengeyi değiştirdiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürmüştür: "Libya'daki Rus varlığı ve Batı'daki Hafter'in yakın zamanda ülkenin kontrolünü ele alacağı inancı Hafter'e alanda önemli üstünlük ve kazanımlar sağladı. Ancak Türkiye ile yapılan anlaşma ve iş birliği alandaki dengeleri değiştirdi. Şu an güçlerimiz Trablus'u savunacak teknolojiye sahip. Ayrıca Rus Wagner savaşçılarının son zamanlarda aldığı zayiat nedeniyle çekilmeye başlaması Hafter'i çok zor duruma soktu. İlerleyen zamanlarda Tarhuna ve çevresini de kaybederse Hafter'in toparlanması daha da zorlaşacaktır."

Başkentin idari bölgesini Hafter güçlerinden temizleyen meşru güçlerin yeni hedefi Tarhuna şehridir.

Vifak Hükümetinin Türkiye ile hem savunma hem de Akdeniz'de su sınırını çizme anlaşması yerinde olmuştur. Vifak Hükümeti Türkiye ile anlaşmaya varmadan 6 ülke ismi vererek bunlardan Hafter saldırganlığına karşı yardım istemiş ama içlerinden tek bir ülke yani Türkiye bu çağrılara karşılık vermiştir. Böylece kimsenin Fayiz Serrac hükümetine söyleyeceği bir sözü kalmamıştır. Günah Serrac hükümetinden gitmiştir. Ama yine de Hafter ve arkasındakiler cazgırlıktan hiç vazgeçmemişlerdir. 3 Haziran (2020) tarihinde Vifak Hükümeti Başbakanı Serrac Ankara'yı ziyaret ederek bu başarılara zemin hazırlayan katkılardan dolayı başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Türk yetkililere şükranlarını sunmuştur. Daha önce de meşru hükümetin müftüsü olan Sadik Giryani de hem Katar hem de Türkiye'ye katkılarından dolayı teşekkür etmiştir.

Devran nasıl ters döndü?

Yabancı ülkelerin destek ve özendirmesi ile birlikte Hafter güçleri 4 Nisan 2019 tarihinden itibaren başkent Trablus ve civarını ele geçirmek için kapsamlı askeri bir taarruz başlatmıştı. Ama sonunu getiremedi. Bu taarruzdan sonra başkent Trablus'u ele geçirmeye ramak kalmış ve Hafter güçleri şehrin varoşlarına kadar sızmışlardı. Başkentin düşmesi an meselesiydi. Wagner güçleriyle birlikte Sudanlı Cancevitler ve devletçi selefi anlayış ve gruplarını temsilen Medahile veya Medhaliler de Hafter güçlerinin imdadına gelmişler ve saflarında çarpışmışlardı. Bununla birlikte Türkiye'nin tam zamanında gelen askeri yardım ve katkıları çatışmaların seyrini değiştirmiş ve Hafter güçleri gerilemeye başlamıştır. Bu gerileme son günlerde tam bir bozguna dönüşmüştür. Özellikle de Trablus'un 140 km güneyinde Vattiye Üssünün meşru hükümet güçleri tarafından ele geçirilmesi savaşın seyrinde dönüm noktası olmuştur. Nisan ve Mayıs ayında peş peşe gelen bozgunları gizlemeye çalışan Hafter, Sözcüsü Ahmet Mismari aracılığıyla yeni askeri düzene geçtiklerini veya taktik olarak geri çekildiklerini duyuruyordu. Güya sivil halkın kayıplarını düşünerek ve gözeterek geri çekilmişlerdi. Bozgunlarını düzenli ricat diye kılıf bulmaya çalışıyorlardı. Ama artık mızrak çuvala sığmaz hale gelmişti. Sadece askeri olarak yenilmekle kalmadılar aynı zamanda cephe gerisi yalanları ile de itibardan düştüler. Hem siyasi hem de askeri alanda oyun kuramaz hale geldiler. Hafter'in askeri sözcüsü Ahmet Mismari Nasır'ın propaganda spikeri Ahmet Said ile Saddam Hüseyin'in askeri bozgun sözcüsü Muhammed Sahaf'in yeni nüshasından başka bir şey değil. Ahmet Said ile Muhammed sahaf gırtlaklarını ve hançerelerini yırtarcasına zafer sözcülüğü yapsalar da sonuçta hezimetin ve yenilgin en sözcüleri oldukları anlaşılmıştır. Kendileri zararsız insanlar olabilirler lakin yalan sözcülüğüne alet olmuşlar, edilmişlerdir. Ahmet Mismari de palavra sözcüsü olarak tarihe geçecektir.

Askeri bozgunun bir de siyasi ayağı var. Ayaklar birbirini izliyor. Hafter devre dışı kalabilir. BAE ile Rusya Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi'yi yerine ikame edebilirler. Ya da ülkenin ikiye bölünmesini planlayabilirler. Tobruk Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih de kabilesine arkasına sığınarak Hafter ile yollarını ayırmıştır. Bütün bu bozgunlar 'paralı komutan' Hafter'in siyasi kariyerinin sonunu getirmiş görünüyor. Libya'da çözülme psikolojik olarak Şam cephesini de etkileyecek ve Esat'ın cephesini zayıflatacaktır.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN