Arama

Mustafa Özcan
Şubat 18, 2019
Çift koldan saldırı!

Katliamcı ikiz kardeşleri Beşşar Esat ile Mısır'daki simetrisi Abdulfettah Sisi son konuşmalarında Türkiye'yi hedef tahtasına oturttular. Beşşar geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğansiyasal İslam'ın temsilcisi olarak görür ya da Müslüman Kardeşlerle birlikte anardı. Son konuşmasında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı 'Amerikalılar nezdinde küçük bir gündelikçi' ifadesiyle tasvir ediyor. Belli ki Türkler nezdinde fellah olarak çalışan gündelikçi atalarını hatırlamış! Elbette kem söz sahibine aittir ve onun ötesinde dedikleri gibi dinime dahleden bari Müslüman olsa! Nitekim sosyal medya hesaplarında sözgelimi Yasir Zeatire Esat'ın çifte kukla olduğunu, bir taraftan Ali Hamaney'e diğer taraftan Putin'e hizmet ettiğini hatırlatmış. Şimdi onlar nezdinde çifte siyasi fellah! Bir taraftan Hamaney'in vasalı diğer taraftan da Putin'in protégé yani koruması ve onun da ötesinde Afganistan'da Necibullah misali bir kukla (puppet/dumya).

Esat mahalli idareler toplantısında yaptığı konuşmasında önce dört cephede savaş verdiklerini anlatıyor. Askeri cephede savaş, kuşatma savaşı, sosyal medya ile savaş ve yolsuzlukla savaş. Sadece yolsuzluklarla savaşta kasıtsız bir biçimde sorumlulukları veya kusurları olduğunu kabul ediyor. Konuşmasında terör illetinden dolayı ülkeyi terk edenleri ülkeye geri davet ediyor. Hâlbuki terör illeti rejimin ifrazatından biri olduğu gibi aynı zamanda 2011 yılından itibaren ülkeyi terk edenlerin çoğunluğu varil bombaları yani rejimin terörü nedeniyle ülkelerini terk ettiler. Elbette halkın bir kısmı da iki ateş arasında kaldığı için ülkeyi terk etti. Elbette Esat'ı ve rejimini sevenler geriye dönebilirler. Dönmeleri de gerekir. Rusya'nın da desteğiyle Lübnan ve Ürdün'deki mültecilerden bir kısmını geri getirmek, kazanmak istiyor. Bununla birlikte Türkiye barındırdığı mülteci veya göçmenleri kendi güvencesinde güvenli bölgeye döndürmek ve orada iskân etmek istiyor. Bu vesile ile eski ortağı PYD/YPG mensuplarına da seslenen Esat onları rejimin haziresine ve çatısı altına davet ediyor. Birilerinin pazarlık veya takas aracı ve vesilesi olacaklarına vatanın böğrüne dönmelerini salık veriyor. Ve 'sizi ancak Suriye Arap Ordusu koruyabilir' diyor. Suriye Arap Ordusu ise İran ile Rusya'nın himayesinde. Esat Suriye üzerine komplo kuranların üç yol denediklerini söylüyor. Önce teröristlere dayandılar. Ardından işbirlikçilere dayandılar. Şimdi de ifadesine göre, iki seçenek boş çıkınca kuzey bölgesinde işbirlikçi Türkiye'nin rolünü canlandırmak ve aktif hale getirmek istiyorlar.

Bütün bu düşük ve kem sözlerine mukabil ülkenin yarısı özellikle Akdeniz havzası ve kıyıları Rusların diğer iç bölgeler ise İran eksenli Şiilerin eline geçmiş durumda. Kendini hala ülkenin patronu sanan Esat dost ve müttefik olarak saydığı bu unsurlara ülkeyi kurtarmadaki rollerinden dolayı teşekkür ediyor.

Varil bombacısı kimyasal Esat 2011 yılından önceki gibi esip gürlüyor ama ülkenin yönetimi çoktan yaban ellere geçti.

Münih Güvenlik Konferansı'nda konuşan kafadarı Sisi de merd-i kıptinin şecaat arz ederken sirkatini ve hırsızlığını söylemesi gibi yine İslam ve Müslümanlara saldırı üzerinden Batılılardan puan topladı. Onlardan ülkelerindeki camileri gözlemelerini ve gözetlemelerini istedi. Gözlerini camilerin üzerinden ayırmamalarını tavsiye etti. Ne olur ne olmaz bu dincilerden her şey beklenir mealinde konuşan Sisi, Avrupalıları İslami kesimlere karşı uyanık olmaya davet ediyor. Zaten bu işi ülkesinde vekâleten kendisi yükleniyor. Keşke Şevki Allam gibi bir istihbaratçı bakanı (vakıflar bakanı) Batılılara ödünç verebilse de bu gözetleme işini batılılar namına o deruhte etse. Daha önce de bir milyar Müslümanın dünyanın geri kalanına düşman olduğunu söylemişti. Bunun için Doğu Türkistanlı Ezher talebelerini de Çin makamlarına teslim etmişti. Adamlarda efendilerine hizmet sınırsız…

Daha önce de Ezher Şeyhi Muhammed Seyyid Tantavi, Sisi gibi Batılılara hizmette sınır tanımamış ve içişleri bakanı iken Kahire'ye gelen Sarkozy'nin huzurunda Fransa'nın başörtüsünü yasaklayabileceğini zira bunun bir egemenlik hakkı olduğunu söyleyivermişti. Böylece tabii hakları ve kısıtlanmasını egemenlik hakkına bağlayıvermişti. Sarkozy, Tantavi'den Batılılar da Sisi'den daha iyisini mi bulacaklar! Eserleriyle övünebilirler.

Bu arada Sisi anayasanın ilgili maddelerini değiştirerek 2034 yılına kadar iktidarda kalmanın önünü açtı. Böylece Nasır, Sedat ve Mübarek'e fark atmış oldu. Acaba bu yolla çizmeyi aşmadı mı? Nitekim Mürsi'nin devrilme sürecine ve tertiplerine tanıklık eden ABD'nin eski Kahire Büyükelçisi Anne W. Patterson da askerlerin Mürsi'yi devirdikleri gibi Sisi'yi de devirebileceklerini söyledi. Mehmet Ali Paşa ile Nasır kopyası olmaya özenen Sisi'nin kurumlara yük haline geldiği söylenebilir. Bazı batılı gazeteler de kendisini kadim Mısır firavunlarıyla birlikte anıyor ve mukayese ediyorlar.

Münih Güvenlik Konferansı'nda Türkiye'ye de sataşmadan duramadı. Ermeni lobiciliği yaparak Türkiye ile Macron arasındaki tartışmada pozisyon aldı ve ihsas-ı reyde bulundu. Yüz yıl önce Ermeni katliamları sırasında ülkesinin katliamlardan kaçan Ermenilere kucak açtığını ileri sürdü.

Öncelikli olarak, o dönemde Mısır da Suriye, Lübnan gibi Osmanlı toprağı ve hilafet yurdunun bir parçasıydı. Dolayısıyla Mısırlıların Ermenilere kucak açması diye bir husus sadece Sisi'nin çarpık zihninde var. Osmanlı yine tehcir edilen Ermenileri kendi toprağında ağırlamıştır. Bununla birlikte Mısır rejimleri Nasır'dan beri bazen Ermenilerin bazen de PKK'lıların sözcülüğünü yapmaktadırlar. Bunda da şaşılacak bir durum yoktur. El Muhtar el İslami dergisinin yayıncısı Hüseyin Aşur Bey'in dediği gibi Mısır'da fazla Ermeni bulunmasa bile Ermeni lobilerinin en güçlü olduğu ülkelerden birisidir. Bunu yönetici takımına borçludur. Bu Ermeni sevgisinden ziyade müteakip Mısır yöneticilerinin Türk nefretinden kaynaklanmaktadır.

Esat gibi Sisi'nin de geçmişin her karesinde karşılaştığı Türk figüründen komplekse hatta nefrete kapılması kimyasıyla ilgilidir.

Belli ki ortak duygu ve hislere sahip değiliz. Camileri Batılılara gammazlayan, şikâyet eden adamlardan başka ne beklenir?

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN